Anma törenine Başbakan Erdoğan ve Adnan Menderes'in oğlu Aydın Menderes'in yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da katıldı. Anıt Mezara çelenk konulması ve dualar edilmesinin ardından Kuran'ı Kerim okundu.
Törene tekerlekli sandalyeyle katılan Aydın Menderes konuşmasında, "Bir Fatiha okumak için buraya buyurmuş bulunan, 3 merhumu unutmamış bulunan dostlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bir film şeridi gibi geride bıraktığımız 49 yıl geçiyor gözümün önünden. Bu zamanın boşa geçmediğini, hizmetlerin ve muhabbetlerin ebediyen kalıcı olduğunu görmüş olmaktan dolayı büyük bir bahtiyarlık yaşıyorum. Bir evladın babasını kaybetmesinin acısını kolay kolay hiçbir şey telafi edemez ama ona gösterilen bir bağlılık, herhalde onun öbür dünyasının da aydınlık olduğunun bir işaretidir. 49 yıldır, radyoda babamın idam haberini işittiğim andan itibaren buna inandım" dedi.
Aydın Menderes, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "İstanbul'un sinesinde kısa bir mesafede bir mekanda nasıl bir tarihi tablo oluşmuş. Bu tablo dünya döndükçe milletin muhafazasında kalıcı olacaktır. Burada şehitlerimiz birlikte yatıyorlar. Az ileride, 1990 yılında onların naaşlarını İmralı'dan alıp cumhurbaşkanlığında bizzat seçtiği şu anıt mezara definlerini sağlamış bulunan, Allah rahmet eylesin Turgut Özal yatıyor. İşte üç isim ve üç resim. Menderes, Özal ve Erdoğan isimleri ilelebet milletin kalbinde ve gönlünde bir arada yer alacaktır" diye konuştu.
Daha sonra kürsüye gelen Başbakan Erdoğan, Adnan Menderes'in, Türk demokrasisinin sembol ismi olduğunu söyledi. Erdoğan, "Merhum Menderes'in hayatı kadar, ölümü de siyasi tarihimize kazınmıştır. Aziz milletimizin 'yeter söz milletindir' haykırışı, Demokrat Parti ile birlikte horlanan, dışlanan, küçümsenen milyonları da iktidara taşımıştır. Sessiz kalabalıklar, sahipsiz kitleler Menderes hareketiyle milli egemenliği hissetmiş, yönetimde söz sahibi olmuştur. Bundan tam 49 sene önce bir 17 Eylül gününün öğle saatlerinde İmralı Adası'nda kurulan dar ağacında hayatı sona eren rahmetli Menderes, çok doğru bir ifadeyle demokrasi şehididir" ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan gibi Menderes'in de hüzne boğan bir sonla bu dünyaya veda ederken, milletin gönlündeki ebedi yerini aldıklarını belirten Erdoğan, Menderes ve arkadaşlarının, bu ülkeye, bu millete yaptıkları hizmetin bedeli olarak son nefeslerini verdiklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, "Bizim inancımız Allah için ülkesine, milletine hizmet yolunda ölenleri, öldürülenleri şehit olarak kabul eder. Menderes'in, Zorlu'nun, Polatkan'ın şahadeti, onlar ve aileleri için bir utanç değil, büyük bir gurur kaynağıdır. Türk milleti onlarca yıldır bu aziz insanları hürmetle, şükranla, hayır dualarıyla anmaktadır. Onları idama gönderenler ise, hiçbir dönemde bu cinayetin vebalinden, bu utançtan kurtulamamışlardır. Türk milleti, kendi iradesiyle göreve getirdiği bu masum insanların katledilmesini her zaman lanetle anmıştır" açıklamasında bulundu.
Pazar günü gerçekleşen halk oylamasında ortaya çıkan iradenin, bir kez daha darbeci anlayışa, vesayetçi anlayışa gereken cevabı haykırdığının altını çizen Başbakan Erdoğan, bir daha böyle acılar yaşanmaması temennisinde bulundu. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tesellimiz ise yarım asırdır dinmeyen bu acının, boşa gitmemiş olmasıdır. Menderes ve arkadaşlarının yaktıkları demokrasi meşalesi elden ele her geçen gün daha yükseğe taşınmış ve nihayet bugün bizlere kadar ulaşmıştır. Menderes'in ortaya koyduğu irade ve kararlılık, başlattığı demokrasi ve kalkınma mücadelesi, merhumun manevi mirası olarak milletimizce daima sahiplenilmiştir. Merhum Menderes'in idamından hemen önce verdiği 'Ele ele vererek Adnan Menderes'in ruhu sizi ebediyete kadar takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir' mesajı bu bakımdan çok manidardır. Rahmetli Menderes'in ruhu, onun başlattığı demokrasi mücadelesi bu toprakların öz evlatlarını birinci sınıf vatandaş yapma kararlılığı bugüne kadar gelmiştir. Milletle birlikte, milletin istediği istikamette yürüyen herkes, Menderes'in belirttiği gibi her fırsatta milletin değerlerinin, tarihinin düşmanlarına tokat üstüne tokat vurmaktadır. Menderes'i idam etmekle milletin kendi iradesine sahip çıkma mücadelesinin önünü kesebileceğini zannedenler, yaşadıklarından ders almadılar. Yıllar önce Menderes'in haykırdığı 'yeter söz milletindir' şiarını bugün de kararlılıkla sürdürüyoruz. Merhumun milletle kurduğu gönül köprüsünü başka t llah rahmet eylesin Turgut Özal ürlü yıkamayacaklarını görenler, fani bedenini ortadan kaldırarak amaçlarına ulaşacaklarını sandılar."
Menderes'in temellerini attığı Türkiye demokrasisinin, atlattığı badirelere rağmen dimdik ayakta olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bizi buraya getiren irade böyle emrettiği için bu kararları aldık diyecek kadar çaresizliklerini ifade ettiler. Vicdanlarının sesini susturmaya çalıştılar. Ebediyete kadar onun ruhu tarafından takip edilmekten kurtulamadılar. Biz buradayız. Gittiğimiz her yerde Menderes ismini andığımızda, yıkılmaya çalışılan gönül köprüsünün daha da güçlendiğine şahit oluyoruz. Bu süreçte daha sonra da kayıplar verildi, acılar yaşandı. Kirli oyunlara maruz bırakıldık. Her badireyi aştık, her oyunu bozduk. Milli iradeyi küçümseyenlere, vesayet altına almaya çalışanlara, ülkemizin değişim azmini kırmak isteyenlere gereken cevabı millet olarak verdik. Milletimizin rotasından sapmadık. Türkiye'nin aydınlık yarınlarının temel taşlarını inançla, sabırla ve hayranlık veren bir öngörüyle oluşturan rahmetli Özal'ı da şükranla yad etmek istiyorum. Bu millet ne Menderes'i ve arkadaşlarını dar ağacına gönderenleri, ne Özal'a dünyayı dar edenleri hayırla yad etmiyor ama onların kimler olduğunu da asla unutmuyor. Milletimizin Menderes ve Özal gibi kendisine hizmet edenleri asırlar boyunca gönlünde baş tacı edeceğine inanıyorum" dedi.
Başbakan Erdoğan sözlerini, Necip Fazıl Kısakürek'in "O Zeybek" şiiriyle bitirdi. Erdoğan ve beraberindekiler daha sonra merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kabrini ziyaret etti.