Peker, Türkiye'de et fiyatların maliyetlere göre düşük kalması nedeniyle besicilerin sayısının azaldığını, bunun da hayvan varlığının giderek azalmasına, son dönemde de arzın iç talebi karşılamaması nedeniyle et ithalatının başladığını vurguladı.

 

Et ithalatının bu gibi durumlarda tek çözüm olduğunu ancak bir tarım ülkesi olan ve Avrupa'ya tarım ürünü ihracatında büyük bir potansiyel barındıran Türkiye'nin, hayvancılığı yeniden ayağa kaldırmasının şart olduğunu anlatan Peker, bunun için bir an önce en iyi politikanın belirlenip uygulamaya konulması gerektiğinin altını çizdi.

 

Doç. Doç. Peker, dünyanın pek çok yerinde başarısı ispatlanmış hayvancılık işletmecilik modelleri bulunduğunu, bu modellerin rahatlıkla Türkiye'de uygulanabileceğini, bu konuyla ilgili çalışmalarını, Şanlıurfa'da 23-25 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek Tarım Ekonomisi Kongresi'nde sunacağını anlattı.

 

SÜ Bölgesel Gelişme Merkezinde yaptıkları çalışmalarda, Türkiye için en uygun hayvancılık modelinin ABD'de uygulanmakta olan Bölgesel Hayvancılık Sistemi olduğunu ortaya koyduklarını dile getiren Peker, şunları kaydetti:

 

''ABD'de 1940'lı yıllarda çok büyük bir et krizi yaşanmış, et fiyatları bugün Türkiye'de olduğu gibi artmıştı. Dönemin ABD Hükümeti, Bölgesel Hayvancılık Sistemi olarak bilinen, devletin de içinde belli oranlarda yer aldığı hayvancılık sistemini uygulamaya koydu. ABD, Türkiye'nin yaşadığı gibi bir et krizini fırsata dönüştürüp, bugünkü ABD merkezli uluslararası güce sahip gıda firmalarının doğmasını sağlamıştı. Türkiye, AB ile tam üyelik müzakerelerini yürüten, şimdiden onun parçası olarak kabul edilen bir ülke ancak, ABD'nin hayvancılık sistemi AB'nin en az 20 yıl ötesinde... Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, ABD'de uygulanan Bölgesel Hayvancılık Sistemi'ne ülkemiz için bugün başlarsa, 2 yıl içinde sorun kalıcı şekilde çözülür, yeniden et ihraç eden ülke durumuna gelebiliriz.''

 

 

Doç. Dr. Peker, kriz dönemlerinin, hayvancılık sisteminin çok daha iyi hale getirilebilmesi için bir fırsat olduğunu belirterek, ''Et krizini fırsata dönüştürebiliriz, bu elimizde'' dedi.

 

Söz konusu ABD sistemi hakkında da bazı ayrıntılar veren Peker, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

''Bu sistemde hayvancılık organizasyonları, devlet, üretici ve nakliyeciler gibi ilgili tüm aktörler bulunuyor. Bu şekilde devletin bizzat katılımıyla örgütlenen, birbiriyle eş güdüm ve otokontrol içinde çalışan bu özel teşebbüs organizasyonlarında herkes kar ediyor, herkes mutlu oluyor. Bu sistem sayesinde ulusal hayvancılık, et ve süt üretim maliyetini azaltarak, dış pazarda rekabetçi bir yapıya sahip oluyor. Bölgelerde oluşturulan zincir, 'O' harfi şeklinde kendini tamamlıyor ve sürdürülebilir bir sistemi oluşturuyor. Ancak bu ABD modeli tam anlamıyla oturtulmalı, üretimde tam bir döngü sağlanamazsa sistem bir süre sonra yeniden tıkanır.''