Sonucun kendileri açısından beklenen bir sonuç olmadığını ifade edenKılıçdaroğlu, "Direndik, önemli sonuçlar elde ettik. Sizler çalıştınız, bizler çalıştık, gönüllü yurttaşları çalıştı, bu ülkenin aydınlık yurtsever insanları, korkmayan insanları çalıştı, hep beraber çalıştık. Elde ettiğimiz sonuç beklediğimiz değildi ama bir şeyi unutmayacağız, yüzde 58'lik sonucu il il tahlil edeceğiz. Çünkü biz haklıyız haklılığımızı il il, köy köy dolaşıp her ortamda anlatmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Güçler ayrılığı ilkesinin sağlıklı bir zemine oturması, laik, demokratik bir Türkiye istediklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Valilere, kaymakamlara, şantaja rağmen güzel bir çalışma yaptınız. Önemli olan zoru başarmaktır. Yüzde 42'lik oy bize şunu gösterdi; artıkanamuhalefet gömleği bize dar geliyor, inatla, inançla iktidara kilitlenmek zorundayız. Bizim gizli gündemimiz yok, birileri 'demokrasi, hak, özgürlük' diyor onların gizli gündemleri var. Biz haklı yolumuzda yürümeye devam edeceğiz, çünkü o yolun sonunda iktidar var. Bekleyerek zaman kaybetme lüksümüz yok. Kavga etme lüksümüz yok. Biz inançla, inatla, dirençle, iktidara kilitlenmek zorundayız. İster Hakkari'de, ister Bingöl'de ister Tunceli'de ister Edirne'de, Türkiye'ninher ilinde iktidara kilitleneceğiz. Her yerde yurttaşa 'sorunların çözümü CHP'dedir' diyeceğiz"
"Oturma lüksünüz yok"
Anamuhalefet gömleğinin kendilerine dar geldiği sözünü yineleyen Kılıçdaroğlu, il başkanlarından başkanlık makamında oturmamalarını, halkla buluşmalarını istedi.
Kılıçdaroğlu, iktidar olarak Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyinetaşımanın nasıl olacağını herkese göstermek zorunda olduklarını belirterek, şöylekonuştu:
"Birilerini sürekli yoksul kılarak, onları muhtaç kılarak, kendi arka bahçesine dönüştüren bir siyasal anlayışı halka anlatmak durumundayız, herkese anlatmak durumundayız, yola böyle çıkarsak sonuç alırız. Halkın sağduyusuna güveneceğiz. Halkla konuşurken kararlı konuşacağız. Yurttaş baktığı zaman 'evet bunlar bu sorunu çözerler' diyecek. Onun için CHPil başkanlarının il başkanlığında oturma lüksü yoktur. Kahvede oturacak, lokantada oturacak, tarlayagidecek, fabrikaya gidecek, sivil toplum örgütlerine gidecek, bize karşıduranlara gidecek ve onlara biz kendimizi anlatacağız. CHP'yi birlerinin anlattığı gibi algılamasınlar. Biz anlatacağız"
Cumhurbaşkanı Gül'ün TBMM konuşması
Kılıçdaroğlu, konuşmasında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmaya da değindi.
CHP lideri, "Yargılama sürecindeki gecikmelerin, tutukluluğu fiili bir mahkumiyet durumuna dönüştürmemesi gerektiğini" ifade ettiğini anımsatarak, "Sayın Cumhurbaşkanı eğer 'tutukluluk infaza dönüşüyor' diye bir kaygı taşıyorsa bilin ki o ülkede yargı düzenine siyasal müdahaleler vardır, bilin ki o ülkede yargı sağlıklı çalışmıyor demektir" dedi.
Gül'ün konuşmasında, "Siyasi temsilin derinleştirilmesi ve çeşitlendirilmesinin sağlanması gerekir" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bu öteden beri CHP'nin dillendirdiği konudur. Bununla milletin iradesinin parlamentoya tam yansımasını istiyoruz. İlk kez yine biz söyledik, 12 Eylül'ün ürünü olan düzeni değiştirin, yüzde 10 barajı değiştirin. Ne dedik, CHP hem çınardır, hem filizdir. Filizi verdik, bunun dillendirilmesini her tarafta yapın. Yüzde 47 oy alacaksın, parlamentoda yüzde 65 milletvekilin olacak ve 'yüzde 65 milletin iradesidir diyeceksin', yok öyle kolaycılık."
Seçim barajı
Kılıçdaroğlu, seçim barajının düşürülmesi için kanun teklifi verdiklerini ancak iktidarın bunu desteklemediğini belirterek, "Biz samimiyiz, bizim gizli gündemimiz yok. Biz dürüstüz, biz söyledik mi sözümüzde dururuz. Şimdi yan çizmeye başladılar. Ama bunu halka anlatmak hepimizin görevidir" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanı bile kaygı duyuyorsa"
Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşmasında "Yargılama sürecindeki gecikmelerin sebebi ne olursa olsun, tutukluluğu fiili bir mahkumiyet durumuna dönüştürmemesi gerekir" dediğini de anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamentodaki konuşmasında bir Sayın Cumhurbaşkanı eğer 'tutukluluk infaza dönüşüyor' diye bir kaygı taşıyorsa bilin ki o ülkede yargı düzenine siyasal müdahaleler vardır, bilin ki o ülkede yargı sağlıklı çalışmıyor demektir, bilin ki o ülkede bir Başbakan kalkmış 'Ben bu davanın savcısıyım' demiştir demektir. O nedenle üzerinde durulması gereken bir konudur."
Gözaltına alınıp tutuklanan kişilerin 2 yıl geçmesine karşın yargıç önüne çıkarılmadığını bunun da Türkiye'de "Hukukun olmadığının" göstergesi olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de 48 gazetecinin tutuklu bulunduğunu AB ziyaretinde de anlattığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, kamu vicdanındaki rahatsızlığın, sıradan yurttaştan Cumhurbaşkanı'na kadar çıktığını savundu.
"Adı konmamış sıkı yönetim"
Başbakan Erdoğan'ın eleştiriler karşısında "Yargı ne istediyse verdik" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "O zaman parlamentonun işlevi ne, bu yasaları yapan parlamento değil mi? HSYK'yı daha fazla siyasallaştırmak için bunları yapmadınız mı? Şimdi aynı kaygı olacak. Ama unutmayın, bu kez susmayacağız. Bütün Avrupa Birliği'ni ayağa kaldıracağız. Ya bu ülkeye demokrasi gelir, ya biz kavgamızı sonuna kadar götürürüz" dedi.
Anayasa değişikliği sürecinde üniversitelerin konuşmadığını, üniversitelere "fiili konuşma yasağının" uygulandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de adı konmamış bir sıkıyönetim vardır" dedi.
Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Başbakan'ın yuhalandığını, bu yuhalamayı doğru bulmadıklarını, ancak yuhalayanların görüntülerinin kameralardan tespit edilerek yargılanmaya çalışıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Nereden kaynaklanıyor bu anlayış, hangi demokraside vardır bu? Diyorum ya, adı konmamış bir sıkıyönetim uygulanıyor Türkiye'de" dedi.