"Hep kavga ettik, konuşamadık, birbirimize sevgimizi anlatamadık" diyen Kılıç, şunları söyledi:
"Bugün o kötü günler geride kaldı, bunun sevincini yaşıyoruz. Öğrenciler bugünlerin tadını çıkarmalıdır. Üniversitede konuşamayacaksak, hiçbir yerde konuşamayız. Hiçbir yerde konuşulamayan şeyler üniversitede konuşulur, burada paylaşılır. Bilimsel özerklik bunun için var. Üniversiteler ifade ve düşünce özgürlüğü, hatta gösteri ve yürüyüş hakkının yoğun olarak kullanıldığı mekanlar olarak tanınır.
Biz, yürüyüşü ve gösteri hakkımızı buralarda öğrendik. Bugün bu kuşak, yürüyüş ve gösteri hakkını çok kullanmasına rağmen bu ülkeyi yönetmeye devam ediyor. Özgürlükleri burada yaşayamıyorsak, üniversitelerin bu ülkeye katacağı hiçbir şey yoktur. Bu özgürlük alanının genişletilmesi yolunda gerekli her türlü gayretin, yasama, yürütme hem de yargıya düşen bir görev olduğunu ifade etmek isterim."
"Bu devlet derin devletten çok çekti"
Kılıç, gerek üniversitelerde gerek devletin diğer işlerinde özgürlüklere karşı çıkmanın, özgürlüklerle kavga etmenin ve savaşmanın kimseye bir şey kazandırmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Tam tersine bunlarla iyi geçinemeyenler, bunlarla kavga edenler, toplumun dışında kalmaya ve artık hiçbir anlam ifade etmeme gibi bir sonuçla karşı karşıya kalıyorlar. Özgürlüklerle, demokrasiyle ve hukuk devletiyle kavga etmeyelim. Bunların derinleştirilmesi ve geliştirilmesi konusunda ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Derin devletten bu devlet çok çekti ama derin demokrasiden, derin özgürlüklerden, derin hukuk devletinden hiçbir şey çekmedi. Bu ülke daha ileriye, daha güzele gitme konusunda bu erdemleri kullanmak zorundadır. Toplum, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok hukuk isteğiyle bugün ortaya çıkmıştır. Bunu karşılamayanlar, her zaman kaybetmeye mahkumdur. Üniversitemizin, demokrasimizin, devletimizin bağışıklık sisteminin güçlenmesini istiyorsak, daha çok demokrasi ve özgürlük taleplerine kulak vermek zorundayız."