1989 yılında Sovyet kontrolündeki eski Doğu Almanya’da patlak veren halk hareketi Berlin Duvarı’nı devirerek Doğu Avrupa’daki Komünizmin sonunu getirmişti.
Duvarın devrilmesinden 11 ay sonra iki Alman halkı, Berlin’deki parlamento önünde bu kez birleşmeyi kutlamıştı. ABD Başkanı Barack Obama, 20’inci yıl mesajında, Berlin Duvarı’nı devirerek yapay bölünmeye son veren Alman halkının cesaretini ve kararlılığını övdü.
“Bana Alman Müslümanlar “Bizim Cumhurbaşkanımızsınız” diye yazdıklarında, en içten bir şekilde evet diye cevap veriyorum; elbette sizin Cumhurbaşkanınızım! Ben inançlı ve tutkulu bir biçimde Almanya’da yaşayan herkesin Cumhurbaşkanıyım. Biz birleşik bir halkız. Hırıstiyanlık ve Yahudilik Almanya’ya aittir. Bu bizim tarihimizdir. Ama artık İslam da Almanya’ya aittir.” Bild Gazetesi’nin yaptığı bir ankete katılanların yüzde 70’i cumhurbaşkanının bu konuşmasını desteklemediğini belirtti.
Türkiye ile ucu açık müzakere
Wulff, Alman ARD Televizyonu’nda verdiği demecinde AB’ye üyelik müzakereleri sürecinde Türkiye’ye karşı “ucu açık” ve “adil” bir yaklaşım sergilenmesini istedi. Wulff, Türkiye’de anayasa referandumu gibi olumlu gelişmeler yaşandığını belirterek, bu ülkedeki birçok gelişmenin dikkat çekici olduğunun altını çizdi.
Büyük görevler düşüyor
Fakat buna rağmen ifade ve seyahat özgürlüğünün yokluğu, siyasi baskılar, kötü ekonomi ve artan kıtlıklar gerekli sonucu beraberinde getirmiştir. Devlet gücü kamusal yaşam üzerindeki kontrolü adım adım kaybetmiştir. Gittikçe daha fazla insan kaderlerini cesurca ellerine almıştır. Sosyalist Birlik Partisi’nin diktatörlüğünün ve duvarın yıkılmasını onlara ve barışçıl devrimlerine borçluyuz.
18 Mart 1990 tarihinde yapılan ilk hür parlamento seçimi Almanya’nın birleşmesi lehinde belirgin bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Başbakan Helmut Kohl ile Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher’in bu yolu büyük bir ustalıkla açmaları, Mihail Gorbaçov’un Alman milletinin kendi kaderini tayin etme hakkına saygı göstermesi ve özellikle de birlik lehine konuşan ABD Başkanı George Bush sayesinde bu dilek gerçekleşmiştir.
Bugün, 20 yıl sonra karşımıza çıkan büyük görevler karşısında gözlerimizi kapatmıyoruz. Fakat bu, Almanya’nın birleşmesinin getirdiği tarihi şansı azaltmıyor. Ülkemizin geçmişini gözönünde bulunduran herkes biliyor ki, değerlerden oluşan sağlam bir temel üzerinde kurulu, tüm komşularıyla dostane ilişkileri olan özgür, demokratik bir Almanya’da yaşayabilmekten mutluluk duymak için birçok nedenimiz vardır.
Bu barışçıl devrim sayesinde 3 Ekim 1990 tarihinde iki Almanya’nın birleşmesiyle biz Almanlar için 40 yıllık bölünmüşlük sonucunda birleşmiş Almanya rüyası gerçek olmuştur.
Birleşmeden beri Almanya derinden değişmiştir. Almanya’daki 2006 Futbol Dünya Kupası sırasında yaşanan heyecan ve 2010 Eurovision Şarkı Yarışması’nda genç şarkıcı Lena’nın zaferi daha modern, dünyaya daha açık, daha yaratıcı ve çok yönlü olan bu yeni Almanya’nın simgeleridir.
Almanya’da sayıları 3 milyonu aşan Türk asıllı hemşehrimiz bu çeşitliliğe katkıda bulunmaktadır. Almanya ve Türkiye arasında toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda çok özel ilişkiler mevcuttur, zira her yıl 4 milyondan fazla Alman turist Türkiye’ye geliyor ve 70 bini aşkın Alman Türkiye’de yaşıyor. Almanya Türkiye’nin en önemli ticaret ortağıdır ve Türkiye’de Alman iştiraklı şirketlerin sayısı
4 bini aşmıştır.
Özellikle insani düzeydeki bu çok yönlü ilişkilerin yarattığı potansiyel, Alman ve Türk halklarının daha da yakınlaşmasını ve birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlayacaktır.
Türkiye ile Almanya arasındaki bu eşsiz partnerliği derinleştirmek amacıyla Alman Büyükelçiliği olarak Ernst Reuter Girişimi çerçevesinde “Türkiye ve Almanya-Biz Birlikteyiz” adlı kampanyayı başlatmış bulunuyoruz.
Bu nedenle Almanya’nın yeniden birleşmesinin 20. yıldönümünü birlikte kutlayalım.