'Türkiye'yi oyalamıyorlar sen AB'yi oyalıyorsun'

5 Ekim 2010 Salı  15:35

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, muhalefeti değil iktidarı hedeflediklerini belirtti.
 
Kılıçdaroğlu ayrıca Başbakan’ın konuşmasında kullandığı dilin Cumhurbaşkanı'nı bile rahatsız ettiğini söyledi.
 
Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
 
ÜSLUBU BAŞBAKAN’A YAKIŞIYOR 

"Başbakan medyadaki adıyla bir balkon konuşması yaptı. Güzel şeylerden söz ederken yine tehditlerden vazgeçmedi. Kışkırtıcılar, kendini bilmezler, basiretsizler, kirli oyunlar tezgahlayanlar dedi. Bu üslubu Başbakan ne derse desin biz kullanmayacağız O üslup Başbakan’ın şahsiyetine yakışıyor.
Onunla özdeşleşmiş durumda. Kullandığı dil artık Sayın Gül’ü bile rahatsız eder duruma gelmiştir. Bu dili öfke ile kullanmak halka en büyük saygısızlıktır Saygının Recep Bey’in defterinde olduğunu da sanmıyorum. Biz hiçbir vatandaşımızı ötekileştirmeden, onların desteğini alacağız."
 
DEMOKRASİ ASKIDA 

"AB yetkililerine sordum: Siz hiç referandum sürecinde üniversitelerin görüş beyan ettiğinizi duydunuz mu? ‘Hayır’ dediler. ‘Sizin ülkenizde olsaydı konuşurlar mıydı?’ Diye sordum. ‘Evet’ dediler. Burada bir sorun yok mu? Madem reform diyorsunuz neden bu sorunun üstünde durmadınız. 12 Eylül yasalarının getirdiği nokta suskun bir üniversite yaratmaktı. Bir ülkenin üniversite gençliği susmuşsa o ülkede demokrasi askıda demektir."
 
YÖK KALKACAK 

"Önce YÖK’ü kaldıracağız. Sayın Başbakan YÖK’ü kaldırmaktan söz ediyordu. Şimdi hiç söz ediyor mu? Onun amacı özerk olmayan, bana itaat eden bir üniversiteyi nasıl yaratırımdı. Onu da yarattı. Bununla da gurur duyabilir. Üniversiteler sessiz. 2009’da 207 bin öğrenci yurtlara yerleşmek için başvuruyor. 98 bin öğrenci yerleşiyor. Bu rakamlar Kredi Yurtlar Kurumu’nun resmi internet sitesinde var. 2010’da 256 bin öğrenci başvuruyor, 69 bin öğrenci yerleştiriliyor. Bir anne-baba sevinir, çocuğum üniversite kazandı diye.
Ama sevinçleri 1 hafta sürer. 1 hafta sonra aynı anne-baba kuşku içinde. Çocuğumuz nerde kalacak diye? Üniversite sayısın arttı diyorlar. Üniversitenin arttığı oranda yurtlar attı mı? Yurt yapmak çok mu zor. Devletin bütçesinde para mı yok. Elbette var. Ama amaç öğrencileri üniversitelere kazandırmak değil. Amaç, belli karanlık tutsaklara etmek. Referandum sonrası sayın Başbakan yine konuşmasında herkesi kucaklayacağız dedi. Bu konuşmasını yaparken döndü ve Burhan Kuzu’ya dedi: Hazırsın değil mi çalışmalara. Kuzu AKP milletvekili ve aynı TBMM Anayasa Komisyonu üyesi. Söyleyen Başbakan. Kime söylüyor? AKP’li vekil Kuzu’ya."
 
"NİÇİN KAÇIYORSUN?"

"Başbakan Referandum akşamı anayasa değişikliği için Burhan Kuzu'ya talimat verdi. Başbakan'ın referandum sonrası söyledikleri bugünkülerle birbirini tutmuyor. Niçin kaçıyorsun? Gel meydana anayasayı değiştirelim. Başbakan'ın son sözünden sonra meclis başkanı bile çark etti."
 
DİYARBAKIRLI KARDEŞLERİM DİNLESİN

Referandumda pek çok şey tartışıldı. Benim içime sinmeyen ise şu. Tüm Diyarbakırlı kardeşlerim dinlesin.
Hangi demokraside Başbakan gelip 'O cezaevini yıkacağım, yerine daha güzelini yapacağım' der? CHP Genel Başkanı olarak oraya gitseydim, aynı şeyleri söylesem ne olurdu, ne ABD kalırdı ne AB, ne Diyarbakır kalırdı ne İstanbul. Ne gazeteler kalır, ne televizyonlar, yer gök inlerdi. AK Partililer derdi ki, 'yahu adama bak böyle şey söylenir mi...'
 
SEN AB'Yİ OYALIYORSUN

"Avrupa'da bizi şöyle tanıyorlar. CHP statükocu bir parti, değişimlere karşı bir parti hemen itiraz eder. Biz gittik onlara şunu söyledik, biz neye itiraz ettik, hangi reforma itiraz ettik? Demokrasiden, siyasetteki kirliliğin arınmasından yanayız. Biz değişimden yanayız. AB'nin Türkiye'ye çifte standart uygulamasına karşı olduğumuzu Avrupa gezimde söyledim.
Gelip bize diyorlarki AK Parti birşey yapmak istiyor CHP engel oluyor. Biz çağdaşlaşmadan, uygarlaşmadan, özgürlükten yanayız dedik. Oradaki tabloyu değiştirdik. Başbakan Bulgaristan'a giderken bir şey söyledi. 'Türkiye sürekli oyalanıyor önüne sürekli engeller çıkartılıyor' dedi. Peki sayın Başbakan nelerin altına imza attığını bilmiyor mu? Onlar oyalamıyorlar, altına imza attığın sözleri yerine getirmeni bekliyorlar. Türkiye'yi oyalamıyorlar sen AB'yi oyalıyorsun."
 
ORTAÇAĞ HUKUKU İSTİYORLAR

"Başbakan Marmara Üniversitesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, 'Farklı inanç gruplarının kendi yargılamasını yapmasının mirasçılarıyız, inşallah gelecekte yine böyle öncü bir rol üstleneceğiz' dedi. Bu, 'Her inanç grubu kendi mahkemesinde yargılansın, her inanç grubu kendi kararını versin ve uysun' demek. İşte bu onların gizli gündemi. Herkes kendi yargısını oluşturacaksa o zaman neden orada oturuyorsunuz Başbakan. Onlar demokrat falan değil, onlar hukukun üstünlüğüne inanmıyorlar. Çağdaş hukuk yerine Ortaçağ hukuku gelsin istiyorlar.
 
Kapitülasyonlar nedeniyle onlar başına iş açıyor ve başbakan bunu bir üniversite çatısı altında söylüyor ve bunu eleştiren bir medya kurumu yok. Çifte standart, baskılama, sıkıyönetim aşama aşama AK Parti iktidarıyla geldi..."
 
YASALAR UYGULANMIYOR

"Yasalar uygulanmıyor. 2011 bütçe çağrısı diyorlar, haziran sonunda bütün kamu kuruluşlarına bütçe çağrısı gitmiş olmalıydı. Şuana kadar gitmedi. Hangi ekonomiden bahsediyorsunuz siz? TESK Genel Kurulu'nda bütün esnaf ve sanatkarlara sordum, borsada kazanan var mı aranızda diye, bir tek el bile kalkmadı. Sizin durumunuz çok mu iyi? Hayır değil. Sayın Başbakan, herhangi bir yerde kamyon şoförü indirip sorsun, deponda sadece mazot mu var, yoksa yağ da yakıyor musun diye, o yağı niye yakıyorsun demesi lazım. Hayatın gerçeğini bu şekilde gözler önüne sermezseniz olmaz. Alın teri dökene, üretene sorun. Kim diyebilir ki bu izlenen ekonomi politikası doğrudur?

Hukukun üstünlüğü mü yoksa üstünlerin hukuku mu diye bi afişi vardır bunların. Siz yasayı uygulamıyorsunuz. Yasanın uygulanmaması hukukun üstünlüğü mü demektir, yoksa birilerinin üstünlüğü mü demektir? Plansız programsız giden ekonomide enflasyon yine tırmanışa geçti, önümüzdeki günlerde onu da göreceğiz.
 
Bunlar ne diyorlar? HSYK'yı değiştiriyoruz, kürsü hakimi de gelip görev yapsın, yargıçların atanmasıyla ilgilİ görüşlerini belirtsin söylemi vardı. Kimler aday? Bakan ve müsteşar zaten yasal hükümdü. Genel müdür, genel müdür yardımcısı, müfettişler aday. Ne güzel bir HSYK. Hani siz diyordunuz ki kürsü hakimi? Bunların hiçbiri kürsü hakimi değil. Yasaya karşı değil diyor, ama siz halkı aldattınız. Bu mudur sizin ahlak anlayışınız?
 
HANEFİ AVCI BİR KİTAP YAZDI HAYATI DEĞİŞTİ

Orhan Pamuk'u hepiniz tanırsınız. 'Yeni Hayat' isimli kitabında şu cümleyle başlıyor: "Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti." Kaçakçılık ve Organize Şubesi'nde görev yapmış, yılların polis memuru bir kitap yazdı ve onun da hayatı değişti. Diyorlar ki binlerce telefon yasadışı dinleniyor. Bir değil iki değil. Kitabında örnek de veriyor, bir iki örnek bu diyor ama binlercesi var böyle. 'Ben bunu Adalet Bakanı'na anlattığım zaman inanmadı, istersen TİP başkanına aç sor dedim, açtı sordu, benim dediğim doğru çıktı. Devletin demirbaş defterine kayıtlı olmayan yasadışı dinleme aletleri var' diyor. Önemli bir iddia. Devletin içinde olması gereken hiyerarşik yapı yok orada diyor. Başkaları var diyor. Çok ciddi iddialardır bunlar. Sıradan bir yurttaşın iddiası değil, gazetecinin, araştırmacının iddiası değil, hayatını bu kuruma vermiş bir polis müdürünün iddiaları. Sayın Avcı'ya ve biz bu konuyu incelemeyeceğiz diyorlar. Adalet Bakanı'na veriyor bu kez dilekçeyi. Özel hayatı gölgeleyen, hukuku alaşağı eden iddialar. Saydamlık ilkesine uygun mu? Hayır. Demokrasilerde devlet bu mu? Hayır. Olması gereken bu mu? Hayır. Onları araştırmama bir tarafa, 19.08.2010'da bu kitap piyasaya çıkıyor. 20.08.2010'da Sayın Hanefi Avcı hakkında 8 tane soruşturma açılıyor. 605 sayfalık kitabı bir gecede nasıl okudun, nasıl müfettişleri havale ettin? 8 ay önce verilmiş oysa sana, 8 ayda ne yaptın sen Sayın Bakan? Bu iddianın takip edilmesi lazım. Bakınız Sayın Avcı kanunsuz dinlemeleri tespit etmek çok kolay diyor.
 
EĞER YASADIŞI TELEFON DİNLENİYORSA ORADA DEMOKRASİ YOKTUR

Kimsenin telefonu yasadışı dinlenemez. Eğer benim telefonlarım yasadışı dinleniyorsa, orada demokrasi yoktur. Demokraside geldğimiz nokta bu. Gazetecilerle dolu salonun 4'te 3'ü telefonlarının dinlendiğini düşünüyor. Sayın Başbakan bu soruşturmayı sürdür sonuna kadar, teşhir et, yargı önüne çıkar. Bu kaygıyı senin iktidarın yarattı, muhalefet yaratmadı. 

Şimdi ne diyor? '8 yıl boyunca olduğu gibi 73 milyon vatanadaşın her bir ferdinin yaşam tarzı bizim teminatımız altındadır.' Esnaf, üniversite, sokaktaki vatandaş korkudan konuşamıyor. Korku toplumu yarattın sen Sayın Başbakan, özgürlük ortamı değil. Eğer bu korkunun kaynağı ben değilim diyorsan, bu soruşturmayı sürdürür açıklarsın. Biz de deriz ki, Başbakan her türlü soruşturmanın üzerine yüreklice gitti. Gitmezse her yerde anlatırız biz bunu. 

Hayır oyunu kullanmak zordur, yeşil kart şantajcılığı yapıyordu, darbeci diye suçluyordu. Aşama aşama sivil sıkıyönetim getirdi. Ama biz bunu el birliğiyle kıracağız. Madem ki biz yurtseveriz, batılıların imreneceği şekilde bu karanlık tabloyu mutlaka yıkacağız. Hayata bağlar bizi mücadele, bir militan gibi çalışıp CHP'yi iktidara taşıyacağız. Hukuk içinde her şeyi çözeceğiz. Görecekler telefon dinleme neymiş. Gelin 12 Eylül rejiminin getirdiği tüm düzenlemelerin üzerinden geçelim. Sayın Başbakan'ın kaçmasına gerek yok.
 



Sayfa Adresi: http://byturco.com/haber/-Turkiye-yi-oyalamiyorlar-sen-AB-yi-oyaliyorsun-/346696