Başörtüsü sorunu:
Başörtülü bir öğrencinin, "Baş örtüsü sorunu var ve hala çözülemiyor. Size 'nasıl çözebilirsiniz' diye soru yöneltiliyor. Siz hala hiçbir çözüm getiremediniz. Siz hiçbir şey yapmıyorsunuz. Ben başörtümü şu kapıdan girerken çıkarmak zorunda kalıyorum. Sorunu nasıl çözeceğinizi ne zaman açıklayacaksınız? Gerçekten samimiyseniz burada ne yapacağınızı açıklayın" diye konuşması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Başörtüsü, türban, ne derseniz deyin adına, sorun var. Biz bu sorunu çözeceğiz. Bu sorunu çözmenin yolu iktidarıyla muhalefetiyle bir masaya oturmaktan geçiyor. Sayın Başbakan'a çağrı yaptık. Niye 2011'e erteliyor anayasa değişikliklerini? Gelsin oturalım konuşalım. Kendisine söyledim, 'hayır' diyor,'sadece onu getirelim' diyor. Bizim de önceliğimiz var. Sayın Başbakan'ın önceliği var da bizim yok mu?Ben size şu soruyu sormak isterim, siz Meclis'te ihaleye fesat karıştıran vekil ister misiniz? Siz Meclis'te naylon fatura düzenleyen vekil ister minisiz? Ben istemiyorum. O zaman oturalım, varsa sorunlar çözelim.
Akil adamız, aklı başında insanız. Sorun varsa oturalım çözelim. Ama Sayın Başbakan bunları çözmekten yana değil. Onun kafasında bir şey var. 'Bunu çözelim benim kafamda başka sorun yok' diyor. Ama benim kafamda bir sorun var. Olay sadece baş örtüsü sorunu değil. Peki başı açıkların sorunu yok mu? Onların da sorunu var. Sorunu çözeceğiz. Ama oturup bir masanın etrafında sağlıklı tartışacağız, adam gibi konuşacağız. Ama eğer yok 'sadece benim penceremden bak, sadece benim sorunumuçöz, başka diğer sorunlar bizi ilgilendirmiyor' derseniz bu olmaz. O zaman siz kendinizi onlara teslim etmiş olursunuz. Biz niye gidip kendimizi birilerine teslim edeceğiz? Ama siz oy verin CHP iktidar olsun, sizin sorununuzu nasıl çözeceğiz göreceksiniz. Biz çözeriz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın."
YÖK'e eleştiriler:
Kılıçdaroğlu, YÖK tarafından üniversitelerde sivil polislerin görevlendirilmek istendiğini söyleyen bir öğrenciye karşılık, "YÖK Başkanı'nın yaptığı vahim bir açıklama var, 'üniversitelere sivil polis getireceğim' demiş. Hangi akılla bunu söylüyor. Özgürlüğün olduğu yerde kısıtlamalar olmamalı. Birbirimize sevgi ve saygı içinde düşüncelerimizi söyleyeceğiz. Sivil polisleri üniversiteye sokarlarsa çatışma ortamı doğar. İnsanlar 'telefonla konuşurken dinleniyorum' diye tedirgin olurken şimdi yan yana da mı gelmeyecekler. Üniversiteler insanların düşüncelerini özgürce söyledikleri yerlerdir. Üniversitelerde bu ortamı yaratmak doğru olmaz" dedi.
Öğretmen atamaları:
"Yaklaşık 300 binden fazla öğretmenin atama beklemesini nasıl değerlendiriyorsunuz" diye soran öğrenciye Kılıçdaroğlu, şöyle yanıt verdi:
"Miting meydanlarında 'atanamayan öğretmenlerin tamamını atayacağız' diye söz verdik. Ama bir şey daha söyledik öğretmenlerle ilgili. Eğer kadro fazlası öğretmen oluşacaksa YÖK'e bu anlamda kısıtlama getireceğiz. Maalesef ülkenin temel ihtiyaçlarını giderme konusunda bir plan yok. Defalarca ilgili kurumlara 'gelecek dönemde hangi alanda ne kadar öğrenciye ihtiyacımız var' diye sordum. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Boğaziçi Üniversitesi ısrarım üzerine ortaklaşa bir çalışma başlattı. Her ülke geleceğini planlamalıdır. Atama bekleyen300 bin öğretmen bu kadar olan ihtiyacı karşılıyor. Emekli olacak öğretmenlerinyerine gelecekte yenilerinin atanmasında da planlama yapıp ona göre kontenjan belirlemeliyiz. Sözleşmeli, ücretli, kadrolu gibi çeşitli şekilde çalıştırılan öğretmenler var. Biz iktidara geldiğimizde sadece kadrolu öğretmenler olacak."
Referandum:
Güçlü'nün "Neden referandumda oy kullanamadınız?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olduğu seçimler sırasında kaydını Ankara'dan İstanbul'a aldırdığını, seçimlerin ardından da Ankara'ya döndüğünü kaydetti.
Referandumdan önce İstanbul'da belediye seçimleri süresince konakladığıeve polislerin görevlendirilerek gönderildiğini, bunun sadece kendisine özel olarak gerçekleştirildiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Orada oturmadığıma dair tutanak tutuluyor. Referandum süresince yurdu gezdim ve oy kullanamama konusu hiç aklıma gelmedi. Çünkü 'milletvekilleri istedikleri sandıkta oy kullanır' diye bir yasa var. Ancak benim kütüğüm tamamen kaldırılmış. Yani ben görünmüyorum hiçbir yerde. Bu gelişmelerden de haberim yok. Yapılan bu işler ne kadar yanlış. Demokrasinin geldiği nokta bu. Karşımaiktidarın kullanabileceği bir şey çıkıyor" dedi.
CHP lideri sözlerine, "İktidar sırf bu iş için kamu görevlisini görevlendiriyor. Benim dışımda hangi vatandaşın evine polis gönderildi? Bu benim karşıma, çalışmalarımın en yoğun olduğu dönemde çıktı. Bunun benim açımdan ne kadar rahatsız edici olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur. Utanması gereken ben değil iktidardır. Bu, demokrasi utancıdır.Referandum süresince böyle bir oyunun oynanacağı kimsenin aklına gelmedi açıkçası" diye devam etti.
Genel af:
Kılıçdaroğlu, bir öğrencinin referandum mitingleri sırasında genel affa ilişkin söylediği sözlere açıklık getirmesini istemesi üzerine, "Bir genel af söyledim, ama nasıl? Siyasete girerken her zaman doğruları söyleyeceğime söz verdim. 'Terör bitecek mi' diye soruldu? 'Evet' dedik. İktidara geldiğimizde çözeceğiz. Elbette bir sorun muhalefette çözülmez, iktidarda çözülür. Biz engel değiliz. Şunu söyledim, 'Eğer bir toplumsal uzlaşma sağlanır,terör örgütü silah bırakır, bir toplumsal uzlaşma olarak bir af gündeme gelirse bunu yapabiliriz' dedim. Devletin temel işlevi barışı sağlamaktır. Silahın olduğuyerde insanlar bir araya gelmez. Bir yerde barış olacaksa terör örgütü silah bırakacaksa koşulsuz teslim olacaklarsa toplumsal barış ve uzlaşma sağlanacaksa biz de buna destek oluruz. Biz durup dururken genel affı ağzımıza almadık. Bunuda her yerde söyledim" şekllinde konuştu.