Babacan, toplantının 2-3 hafta sonra Seul'de yapılacak zirve öncesi son bakanlar toplantısı olması yönüyle önem taşıdığına vurgu yaparak, toplantıda özellikle küresel ekonomideki dengesizliklerin masaya yatırılacağını söyledi.
Finans sektörünün de yine önemli gündem maddelerinden birini oluşturacağını belirten Babacan, ''Finans sektöründe denetim, gözetim, regülasyon, düzenleme bunların hepsi konuşulacak ama finans sektörüyle ilgili en önemli gündem maddesi; büyük finans kuruluşlarıyla ilgili yapılması gereken ilave düzenlemeler'' dedi.
Babacan, başta IMF olmak üzere uluslararası kuruluşların yönetim ve hisse yapısının da ele alınacağını ifade etti.
''KÜRESEL DENGESİZLİKLER KONUSUNDA ORTAK TUTUM GEREKLİ''
Babacan, soru üzerine ''ülke ekonomileri arasındaki dengesizlikler'' ile ilgili şunları kaydetti:
''Bakıyorsunuz ciddi ölçüde fazla veren, rezerv biriktiren ülkeler var, para birimleri oldukça değerli olanlar var, öte tarafta para birimleri belki nispeten düşük, rezervleri düşük ülkeler var, cari fazla veren ülkeler var, cari açık veren ülkeler var.
Ben G20 toplantılarına 2002'den bu yana katılıyorum, 2002'den itibaren biz sürekli küresel dengesizlikleri konuştuk.
O günden bu güne baktığımızda bir kriz geldi, geçiyor ya da kriz atlatılmaya çalışılıyor, fakat hala bu küresel dengesizlikler konusunda bir ortak hareket, ortak tutum, ülkelerin işbirliğiyle 'bu dengesizlikleri nasıl düzeltiriz' çabasını pek göremiyoruz. Her ülke kendi ulusal çıkarı perspektifinde buna bakıyor. Fakat, her ülke tek tek sadece ulusal çıkarını düşünürse, o şekilde hareket ederse bunları alt alta yazıp topladığınızda dünyanın hayrına bir tablo oluşmuyor, tam tersine dengesizliklerin daha fazla büyüdüğü, dünyanın bir bakıma yeni krizlere gebe hale getirildiği bir tablo.
Dünyanın uzun vadeli finansal istikrarını, ekonomik istikrarını sağlayacak tutumlar mutlaka sağlanmalı.''
''KUR SAVAŞLARI''
''Bu noktada kurlar gündeme geliyor değil mi?'' sorusuna karşılık Babacan, ''kurların bunun bir parçasını oluşturduğunu, özellikle kurları serbest piyasada belirlenmeyen ülkelerin daha çok tartışıldığını, eleştiri konusu olduğunu'' söyledi.
Türkiye'nin ''kur savaşları'' olarak nitelendirilen bu süreçte nasıl bir pozisyon aldığı sorusu üzerine de Babacan, ''Türkiye'nin bu konudaki politikası baştan beri çok açık. Türkiye, serbest kur rejimi ve serbest sermaye hareketlerine benimsemiş bir ülke'' dedi.
Bu iki ana çerçevede bir değişiklik olmayacağını vurgulayan Babacan, bunun ''akşamdan-sabaha'' değişebilecek bir politika olmadığını, 8 yıllık başarılı süreçte de belirleyici rol oynadığını kaydetti. Babacan, ''Bu ikisini beraber doğru olarak uyguladığımızda Türkiye açısından korkacak bir şey yok, yeter ki bunun kendi iç bütünlüğüne zarar vermeyelim, attığımız adımlar tutarlı olsun'' dedi.
''PROBLEM, DAHA ÇOK BAŞKA PARA BİRİMLERİNİN DEĞERİYLE İLGİLİ''
Babacan, serbest kur rejimi ve serbest sermaye hareketlerinin geniş bir çerçeve oluşturduğunu, Merkez Bankası, BDDK gibi ilgili kurumların bu çerçevede yapabilecekleri bulunduğunu ifade ederek, kurumların, ''gerektiği zaman gerekli adımları attığını'' söyledi.
Konuya uzun vadeli bakmak, uzun vadeli istikrarı gözetmek gerektiğini yineleyen Babacan, ''Günlerdir TL'nin değeri tartışılıyor ama problem bizim para birimimizden çok, başka para birimlerinin değeriyle ilgili'' diye konuştu.
Babacan, Türkiye'nin uluslararası çevrelerde, uyguladığı politikalarla ilgili fazla eleştiri almadığını, çünkü ''doğruları'' yaptığını, ısrarla doğru çerçeveleri uygulamaya devam ettiğini söyledi.
''...ATTIKLARI ADIMLAR DA İŞE YARAMIYOR''
Değerli TL konusunda ihracatçıların sıkıntılarına işaret edilerek, ''Türkiye'nin de bu süreçte, bir noktada kendini koruyacak adımları olacak mı?'' sorusuna Babacan, ''Serbest kur rejimi ve serbest sermaye hareketlerini beraber çerçeve olarak düşündüğünüzde bu aslında içerden ve dışardan gelecek dalgalanmalara karşı Türkiye'yi koruyan en önemli mekanizmadır'' karşılığını verdi.
Bir çok ülkenin baskı altıda olduğunu ve ''sırf boş durmayıp bir şey yapma adına hareket ettiğini'' de dile getiren Babacan, ''Attıkları adımlar da hiçbir işe yaramıyor sonuçta. Mesela Brezilya tuttu (yabancı yatırımcıların tahvil alışına) vergi koydu, hiçbir işe yaramıyor, yüzde 2 dedi işe yaramadı, yüzde 4 dedi işe yaramadı, şimdi yüzde 6 yapıyorlar. Sonu yok ki bu işin'' dedi.
''SERMAYE HAREKETLERİNE VERGİ GELMEYECEK''
Türkiye'de de bir dönem sıcak paraya vergi getirilmesinin tartışıldığının anımsatılması üzerine Babacan, ''Hayır. Serbest sermaye hareketinden kastım o zaten, olmayacak da. Yapan ülkeler sonuç alamıyorlar. Çünkü; ne yapıyor bazı ülkeler yabancı sermaye diyorlar, fakat yabancı sermayenin yerli sermaye kılığına girmesi, yerli sermayenin de yabancı sermaye kılığına girmesi çok kolay. Dünyada bu işi yapanlar, bu işi çok farklı şekilde formüle edebiliyorlar. Yabancısı, yerlisi artık bu işi ayırt etmek çok zor'' dedi.
Türkiye olarak başarının arkasındaki ''temel faktörleri'' korumak konusunda kararlı olduklarını, kafalarının çok net olduğunu söyledi.
''G20'den bu konuda uluslararası bir düzenleme çıkar mı?'' sorusuna karşılık Babacan, temenni ve beklentilerin dile getirileceğini ifade ederek, ''Bu konuda öyle tam bir mutabakat, tam bir uzlaşma, bugün en azından Bakanlar Toplantısından beklememek lazım'' dedi.
BÜYÜK BANKALAR
Finans sektörü hakkındaki soru üzerine de Babacan, finans sektörü ile ilgili regülasyonların toplantıda görüşüleceğini, bu çerçevede ''sistem açısından önemli finans kuruluşları'' yani büyük bankaların öne çıktığını söyledi.
Babacan, şöyle konuştu:
''Bununla ilgili küresel, bütün ülkeler için geçerli bir bakış açısı uygulanmaya başlanıyor. Ülkelerin artık tek tek kendi planlarını oluşturmaları bekleniyor. Bir, kendi ülkesi içinde önemli olan kuruluşlar, bir de dünya yani küresel finans sistemini etkileyebilecek kadar büyük kuruluşlar olarak ikiye ayırmak gerekiyor.
Her ülkenin kendi içinde ne tür çalışmalar yaptığının artık ortaya konması gerekecek. Bizim de Türkiye'de üzerinde çalıştığımız konular bunlar, daha önce de dillendirdik, kurumlarımız kafa yoruyorlar, bizim de artık belli bir süre içinde bununla ilgili kararlarımızı verip uygulamamıza başlamamız gerekiyor.''