"Önce kadınların kendi dayanışmasını sağlamak gerekir."
"Bir başı örtülü bayan, kalkıp başı açık olan bayan için 'Ben senin haklarını savunacağım' diyor, başını örtmeyen hanım kardeşim, başı örtülü için 'Ben de senin için bu mücadeleyi vereceğim' diyemiyor"
"Üniversite eğitiminde kadınların karşı karşıya kaldığı ayırımcılık ciddi ve gelecek nesilleri de ilgilendiren bir boyuta ulaştı"
"Kadına yönelik her türlü şiddet neyse, kadının bir reklam aracı olarak kullanılması ve taciz edilmesi aynıdır"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kadınların kendi arasındaki dayanışmanın çok önemli olduğunu belirterek, "Kılık kıyafetinden dolayı eğitim özgürlüğünü kaybetmiş, bunu yaşayamayan hanımlara karşı başı örtülü olmayan bayanlar onların haklarını savunmuyor. Bir başı örtülü bayan, kalkıp başı açık olan bayan için 'ben senin haklarını savunacağım' diyor, başını örtmeyen hanım kardeşim, başı örtülü için 'Ben de senin için bu mücadeleyi vereceğim' diyemiyor" dedi. Kadının bir reklam aracı olarak kullanılmasına da şiddetle karşı çıktıklarını ifade eden Erdoğan, "Kadına yönelik her türlü şiddet neyse, kadının bir reklam aracı olarak kullanılması ve taciz edilmesi aynıdır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Conrad Otel'de düzenlenen Küresel Eylem İçin Parlamenterler 32. Yıllık Forumu açılış toplantısına katıldı. Kadının güçlendirilmesi konusunun tartışıldığı forumda konuşan Erdoğan, "Birbirinden farklı kültürlerin, farklı inançların, farklı renklerin ortak bir sorun etrafında kenetlendiğini, tam bir dayanışma sergilediğini görmek, geleceğe ilişkin umutlarımızı daha da çoğaltıyor. Küresel ölçekteki bu dayanışmaya, bu umut verici işbirliğine ön ayak olan herkesi kutluyorum" dedi.
Erdoğan, Pakistan'da yaşanan sel felaketine de değinerek, benzer olaylardan en çok çocuk ve kadınların etkilendiğini söyledi. Pakistan'da gözyaşları kurumuş kadınlar gördüğünü belirten Başbakan Erdoğan, "Bütün dünya çocuklarının böyle ortamda yaşadığını zannederek oyun oynayan çocuklar gördüm. Erkekler felakete ve acılarına daha fazla direnç gösteriyor. Kadınlar, tüm kayıpların yükünü, evlat acısını, eşini kaybetmenin sızısını, geleceğin getireceği belirsizliği omuzlarında taşıyorlar. Irak'a gittim, benzer bir manzarayla karşılaştım. Milyonlarca kadının on yıllardır süren savaşlarda eşlerini ve çocuklarını kaybettiklerini, dul kaldıklarını gördüm. Bosna Hersek'te savaşın doğrudan hedef aldığı, onurlarıyla oynanmış kadınlar gördüm. Afgan kadınlarının, Sudanlı kadınların, Karabağlı kadınların hep aynı kaderi paylaştıklarını gördüm. Orantısız, insafsız saldırılarda Filistinli kadınların yeryüzünden silinip gittiklerini gördüm. Evinde yemek pişirirken ölen, çarşıda pazarda toplu halde katledilen, başına ölüm yağan kadınlar gördüm. Şerefiyle, izzetiyle oynanarak bir kere değil, bin kere ölümü hisseden kadınlar gördük" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, kadınların sorunlarının çözümünü erkeklerden beklemeden, kendilerinin süreçlere el koyması gerektiğini söyledi. Batıda kadın hakları tartışma konusu dahi edilmezken, Türkiye'de kadınların 1847 yılında özel haklar elde ettiğini hatırlatan Erdoğan, "1843 yılından itibaren kadınlar resmi olarak çalışma hayatında yer almaya başladı. Tıp fakültelerinde okuyarak ebe, hemşire, doktor olma hakkını kazanmışlardır. Modern cumhuriyetle birlikte kadınların siyasal, sosyal ve ekonomik alanda daha
aktif yer almaları teşvik edilmiş, 1934 yılında batıda örneği yokken kadınlarımız seçme ve seçilme haklarına kavuşmuştur. Hükümet olarak bu hakları daha ileriye taşımak için kararlı adımlar attık, atıyoruz. AK Parti'de kadınlarımız her zaman aktif ve öncü rol oynamışlardır. TCK'yı değiştirerek, kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik genelge çıkararak şiddet olaylarının önüne büyük ölçüde geçtik" açıklamasında bulundu.
Başbakan Erdoğan, kadınların kendi aralarındaki dayanışmanın da çok önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Kadınların kendi arasındaki eşitlik veya eşitsizlikte de dayanışmalarını çok önemsiyorum. Eğer kadınlar kendi aralarında eşitlik veya eşitsizliği halledemiyorlarsa, kadın-erkek arasındaki eşitlik veya eşitsizliğin ne anlamı var. Fakat bu unutturuluyor, gündeme getirilmiyor. Bunu, ileri demokrasi, özgürlükler ve ekonomik bağımsızlık konusunda söylüyorum. Kadınların toplumsal hayatın aktif parçası haline gelmesi için eğitim konusu başta geliyor. Eğitimde kadınlarımızın herhangi bir ayrılığa maruz
kalmaması, kılık kıyafetine, sosyal statüsüne bakılarak eğitim hakkından mahrum bırakılmaması lazım. Bazı televizyon kanallarında bayanların tartışmalarını görüyorum. Orada kadın-erkek fırsat eşitliği, haklar noktasındaki eşitlik konuşulurken, kılık kıyafetinden dolayı eğitim özgürlüğünü kaybetmiş, bunu yaşayamayan hanımlara karşı başı örtülü olmayan bayanlar onların haklarını savunmuyor. O noktada kalkıp bir mücadele vermiyor. Şimdi bu adil bir yaklaşım tarzı mı, önce buradan işe başlamamız gerekir."
Öncelikle kadınların kendi dayanışmasını sağlamak gerektiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, "Bir başı örtülü bayan, kalkıp başı açık olan bayan için 'Ben senin haklarını savunacağım' diyor, 'Seni mahalle baskısından kurtarmak için her türlü mücadeleyi vereceğim' diyor. Başını örtmeyen hanım kardeşim, başı örtülü için 'Ben de senin için bu mücadeleyi vereceğim' diyemiyor. İşte sıkıntı burada" diye konuştu.
Erdoğan, üniversite eğitiminde kadınların karşı karşıya kaldığı ayırımcılığın, ciddi ve gelecek nesilleri de ilgilendiren bir boyuta ulaştığını söyledi. Kadınları, genç kızları kılık kıyafetine göre, inancına, aile yapısına göre üniversite eğitiminden mahrum bırakmanın, üniversitenin özgürlükçü niteliğini aşındıran, ilkel ve gerici bir tutum olduğuna dikkat çeken Başbakan Erdoğan, kılık kıyafetlerinden, inançlarından ya da geldikleri ülkelere bakarak kadınları çeşitli hizmetlere almaktan mahrum bırakmanın da demokrasi ve insan haklarının özüyle çeliştiğini belirtti.
Erdoğan, kadının bir reklam aracı olarak kullanılmasına da şiddetle karşı çıktıklarını ifade ederek, "Bütün kadınlarımızın buna engel olması gerekiyor. Kadına yönelik her türlü şiddet neyse, kadının bir reklam aracı olarak kullanılması ve taciz edilmesi aynıdır. Sorun, bir insanlık, bir vicdan sorunu. Sorun, en az kadınlar kadar erkeklerin de sorunu. Sorunun asıl sahibi olan kadınlar, güç birliği yaptıkça, işbirliği yaptıkça sorunlarını daha kısa bir zamanda cesaretle dile getirdikçe eminim ki çözümün karşısındaki her türlü direnç de eriyip gidecektir" açıklamasında bulundu.