13 Yılda 25 Ameliyat

7 Kasım 2010 Pazar  12:04

Organ bağışıyla yaşama yeniden tutunan hastalar, yüzlerindeki acı ifadeyi bir kenara bırakarak yeniden sağlıklarına kavuşmanın mutluluğu içinde yollarına devam ediyor. 

Organ naklinin simge çocuklarından biri haline gelen İbrahim Berk Yeriş, çeşitli sağlık sorunları nedeniyle 13 yıllık yaşamında küçük operasyonlar hariç tam 25 kez ameliyat masasına yattı. Henüz 1.5 yaşındayken ameliyathane ile tanışan Berk'e 3 kez böbrek nakledildi. Berk, 8 yaşında karaciğer nakliyle de tıp literatürüne geçti. 

Antalya'da yaşayan Şafak ve Sebahat Yeriş çiftinin oğulları İbrahim Berk'e 6 aylıkken böbrek hastalığı teşhisi kondu. Böbrek ve mesanesinde oluşan taş nedeniyle 1.5 yaşından itibaren defalarca ameliyat olan Berk'in böbrekleri 6 yaşında iflas etti. Babasının bağışladığı böbrekle bir süre yaşama tutunan Berk'in vücudu böbreği reddedince bu kez hem karaciğer hem de yeni bir böbrek nakli gerekti. 

Berk'e 8 yaşındayken de Antalya'da trafik kazasında hayatını kaybeden 6 yaşındaki Berkant Ünsel'in organları hayat verdi. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra ailesi tarafından organları bağışlanan minik Berkant'tan alınan karaciğer ve böbrek Akdeniz Üniversite Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi'nde 10 saat süren ameliyat ile küçük Berk'e nakledildi. Böylece dünyada ilk kez 6 yaşındaki bir çocuktan alınan karaciğer ve böbrek aynı anda 8 yaşındaki bir başka çocuğa nakledildi. Karaciğer nakli yapılırken aynı anda yine Berkant'tan alınan böbrek de nakledildi. 

Nakil sonrası yüzünde gülücükler açan Berk'in böbreği 5 yıl sonra yeniden iflas edince bu kez annesi Sebahat Yeriş oğluna can verdi. Neredeyse hastanelerde büyüyen Berk, AA muhabirinin ''Doktor olmak ister misin'' sorusuna gülerek, ''Operasyonlar dahil 25 ameliyat geçirdim. Bunlara katater takmalar, küçük operasyonlar dahil değil. Doktor olmayı düşünmüyorum, lazım değil. Uçak mühendisi olmak istiyorum ama her geçen gün yeni meslekler çıkıyor. Onları da bekleyip görmek gerek'' cevabını verdi. 

Baba Şafak Yeriş de oğlunun hastalığı sayesinde neredeyse bir sağlık çalışanı kadar tıbbi bilgilere sahip olduğunu söyledi. Oğlundan kan aldığını, onun serumlarını taktığını belirten Yeriş, ''Ağır ameliyatlar geçirdi. Biz bunu kader olarak görüyoruz. Çok mücadele etmemiz lazım. Her şey Allah'tan dedik. Berk'in sayesinde tıbbi bilgi sahibi olduk'' diye konuştu. 

Anne Sebahat Yeriş ise oğlunun tedavisinin yanında psikolojisiyle de çok ilgilendiklerini söyledi. Sebahat Yeriş, ''Yani ona kendisinden daha kötü durumda olanları gösterdik. Bu hastalık sayesinde her eksiden artı çıkarmayı öğrendik. Mutlaka daha kötü durumda olanlar var. Kendimizden daha iyi olanlara bakıp mutsuz olacağımıza daha kötü durumdakilere bakıp, halimize şükredip mutlu olmayı öğrendik'' diye konuştu. 

Oğluna, kendini bildiğinden itibaren hiç yalan söylemediğini vurgulayan Yeriş, ''O'na ne olacaksa aynen aktardık. Ameliyatlara daha güvenli gitti. Hiç problem yaşamadık'' dedi. 

İlköğretim 7. sınıf öğrencisi Berk, okuldaki başarısı ile de adeta parmak ısırtıyor. Çoğu kez hastalığı nedeniyle okula devam edemese de derslerini hiç aksatmıyor. 

VÜCUDUNDA 6 BÖBREK TAŞIYOR 

Rize'nin İkizdere ilçesinde yaşayan 34 yaşındaki Yunus Ekşi ise vücudunda 6 böbrekle yaşıyor. Ekşi, vücudunda kendisinin dışında annesinin, babasının ve ölümlerinin ardından organları bağışlanan 19 ve 25 yaşlarındaki iki gencin böbreklerini taşıyor. 

Küçük yaşta çekmeye başladığı böbrek ağrısı üniversite yıllarında tekrarlayan Ekşi'nin organ nakliyle tanışması 1994 yılında ''nefrit'' teşhisi konulmasıyla başladı. Böbrekleri 1998 yılında iflas edince, annesi böbreğini oğluna bağışladı. Annesinin böbreği nakledilen Ekşi'nin kendi böbrekleri de vücudunda bırakıldı. 

Bir süre sağlıklı yaşam süren Ekşi'nin yeni böbreği 2004 yılında çalışmaz hale geldi. Bunun üzerine diyalize başlayan 1.90 santimetre boyunda, 125 kilogram ağırlığındaki Ekşi'nin vücudu aşırı su tutup, daha çok rahatsızlık verince, bu kez babası Hasan Ekşi'nin bağışladığı böbrek dördüncü organ olarak Yunus Ekşi'ye nakledildi. 

Babasından nakledilen böbrek de ancak iki yıl dayandı. Yunus Ekşi yeniden diyalize girmeye başladı ve bu kez de damar yolları tıkandı. Sağlık Bakanlığı'nın acil nakil gereken hastalar listesine alınan Ekşi'ye geçen yıl Muğla'da trafik kazasında yaşamını yitiren 19 yaşındaki gencin böbreği nakledildi. 11 ay sonra Ekşi'nin yeni böbreği de iflas edince 7 ay sonra yine kadavradan vücuduna yeni bir böbrek yerleştirildi. 

Böbrek naklini kendisini için ''alışılmış bir durum'' olarak tarif eden Ekşi, diyalize girmektense nakil yaptırmayı tercih ettiğini belirterek, duygularını şöyle paylaşıyor: 

''İkisi kendimin olmak üzere dört nakil böbreğim var. Ben alıştım. İki tedavi şıkkınız var. Ya diyaliz ya da nakil. Kimse ölümü tercih edemez. Diyaliz yerine nakli tercih edip mücadele ediyorsunuz. Diyalize girmediğiniz bir gün kardır. Nakilden sonra 'ne kadar gidecek' diye kaygılanıp dua ediyorsunuz. 

İlginç bir duygu çünkü değişik insanların böbrekleri vücudunuzda duruyor ama çoğunluk bende, ikisi benim. Bir günün beyliği de beyliktir. Nakil korkulacak bir şey değil. İlk başta çekiniyor insan ama korkulacak şey değil.'' 

Yakınlarına böbrek bağışlayacaklardan da ürkmemelerini isteyen Ekşi, annesinin 12 yıl önce kendisine bir böbrek verdiğini hatırlatarak, ''Annemin 10 yıldır doktora bile gittiğini görmedim'' dedi. 

Ekşi, 4 yılda kendisine 3 kez böbrek nakli yapan Medical Park Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş ve ekibini artık ailesinden bir parça olarak gördüğünü belirterek, ''Alper hocam bana 'başımın belası' olarak sesleniyor. Ben de 'bir gün öleceksem de senin elinden öleceğim, kaçışın yok hocam' diye takılıyorum'' diye konuştu. 

ANNESİYLE ORGAN KARDEŞİ OLDU 

4 yaşındaki Elif Ece de annesi Hasibe Sağdullahlar'dan aldığı böbrekle yaşama tutundu. Annesiyle ''böbrek kardeşi'' olduğunu belirten Elif Ece, ''Annesinden böbrek aldığı için çok mutlu olduğunu'' söyledi. 

Diş hekimi annesi Hasibe Sağdullahlar ise Elif Ece'nin hastalığını öğrendiklerinde şok geçirdiklerini belirterek, ''Çok sağlıklı bir çocuktu. Denize giren, kışın dondurma yiyen, hastalanmayan bir çocuktu'' dedi. 

Böbrek yetmezliği teşhisinin ardından mikrop kapmasın diye Elif Ece'ye maske taktıklarını hatırlatan anne Sağdullahlar, sözlerine şöyle devam etti: 

''İlk maske taktığında (Neden maske takıyorum) dedi. Buna cevap vermek biraz zor oldu. Çok anlayışlı bir çocuk. Hastalık sürecinde bize çok yardımcı oldu. Ağlamadı. Kan verirken şarkı söylüyordu. 

Böbreği reddedeceğini bilsem de (kızıma böbreğimi vereceğim) dedim eşime. O da aynısını yapar. Bizim için düşünülecek bir konu olmadı. Kızımızın bir gün dahi mutlu yaşaması her şeye bedeldi. Nakil için bu konuda en iyi uzmanı bulmak istedik. En çok vakaya kim müdahale ediyor? Ben de diş hekimiyim. Ne kadar çok kanal tedavisi yaparsam elim o kadar iyi oluyor. Bu konuda en çok vakaya müdahale eden başarılı kişiyi bulmaya çalıştık. Alper Demirbaş hoca olduğunu öğrendik. Gerekirse hayatımızı değiştirip Antalya'ya yerleşmeye karar verdik. Bizim için hiç önemli değil. Alper hocanın Elif Ece için en iyisi olduğuna inandım. Kızımı hiç düşünmeden teslim ettim.'' 

Ameliyattan sonra Elif Ece için her şeyin mükemmel olduğunu ve kızının toparlandığını kaydeden Hasibe Sağdullahlar, ''Elif Ece bir gün yoğun bakımda kaldı. Babası yanındaydı ve uyandığında ilk olarak beni sordu. Babası benim gelemediğimi söyledi. İnanmamış ve (annemi getir) demiş. Odaya geldiğindeki bakışlarımız çok farklıydı. Elif Ece gözüme çok farklı geldi. Elif Ece'nin kapıdan geçişindeki bakışı içimi deldi geçti. (Elimi tutmazsan giderim, senin için geldim) dedi. Ve biz yataklarımızı birleştirip el ele tutuştuk. Hastaneden çıkana kadar el ele uyuduk. (Anne seninle böbrek kardeşi olduk değil mi?) sözü beni çok etkiledi. Uyuyup her uyandığında, (Anne biz senle böbrek kardeşiyiz değil mi?) dedi. (Hem annen hem böbrek kardeşinim) diyorum ona. Ona hayat vermek çok güzel bir şey. İkinci kez. Onun bir gülüşü için her şey feda olur'' diye konuştu. 
     
''DİYALİZ HASTALARININ YÜZDE 10'U HAYATINI KAYBEDİYOR''

Medical Park Antalya Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş, Türkiye'de yaklaşık 60 bin böbrek hastası bulunduğunu söyledi. 

Türkiye'de kadavradan ilk böbrek naklinin 1978 yılında yapıldığını bildiren Demirbaş, 2000 yılında 46 olan kullanılan donör sayısının geçen yıl 261'e ulaştığına dikkati çekti. Demirbaş, milyon kişi başına düşen donör sayısının 3,6 olması nedeniyle, özellikle böbrek hastaları için canlıdan nakillerin umut olduğunu ifade etti. 
    
Organ bağışının artmasına karşın istenilen seviyeye ulaşmaması nedeniyle binlerce böbrek hastasının annesi, babası, eşi ya da akrabasından aldığı böbrekle yaşama yeniden tutunduğuna dikkati çeken Demirbaş, her yıl diyaliz hastalarının yüzde 10'unun yaşamını yitirdiğini vurguladı. Demirbaş, ''Bu yıl 6 bin kişiyi böbrek yetmezliğinden, böbrek nakli yaparak kurtarabileceğimiz halde kaybedeceğiz. 2015 yılında ise 100 bin kişinin diyaliz hastası olacağı öngörülüyor'' dedi. 



Sayfa Adresi: http://byturco.com/haber/13-Yilda-25-Ameliyat/348219