Özcan yaptığı açıklamada, üniversiteye girişte uygulamayı düşündükleri seçenekleri anlattı. ''Üniversiteye giriş sınavlarıyla ilgili biraz daha ilerleme kaydetmek istediklerini'' söyleyen Özcan, Uluslararası Bakalorya olarak tanımlanan IB ve SAT sınavlarının dünyada kabul gören sınavlar olduğunu belirterek, bu sınav sonuçlarına göre Türkiye'deki üniversitelere öğrenci almayı düşündüklerini ifade etti.
Özcan, şöyle konuştu:
''Türkiye'de de bazı liselerde IB dedikleri bir program var. Türkiye'de yıllar önce uygulanan olgunluk sınavı gibi. Ayrıca, SAT sınavı da dünyadaki pek çok üniversitenin öğrenci kabul ettiği bir sınav. Bu sınavlar çok ciddi, dünyanın önem verdiği, kabul ettiği sınavlar. Biz de bunları baz almak istiyoruz. Bunlarda başarılı olan çocukları üniversiteye almak ve böylece üniversiteye girişi çoklu hale getirmek amacımız. Çünkü bu çocukları kabul etmediğimiz taktirde bu çocuklar dışarda okumak zorunda kalıyorlar. IB programına göre okuyan öğrencilerin hepsi yurtdışına gidiyor. Bu öğrencilerin yurtdışına gitmesinin önünü kesmek istiyoruz. Mesela Bilkent'in özel okulundan çıkmış, mükemmel İngilizce konuşan çocuklar bunlar. Bizim de yabancı dille ilgili sorunumuz var. Amacımız, hiç olmazsa lisan bilen bu çocukların üniversite eğitimlerini bu lisan bilgisinin desteğiyle yapmaları.''
Üniversiteye giriş sınavlarında ileriki yıllarda açık uçlu sorular yöneltilmesinin planlandığını ifade eden Özcan, IB ve SAT sınavları sonuçlarına göre öğrenci alarak üniversiteye girişte tek bir yöntemle değil ''çoklu yöntem''le öğrenci almayı amaçladıklarını anlattı.
''EŞLEŞTİRME ÇALIŞMASI YAPMAMIZ LAZIM''
Bu uygulamanın ne zaman başlayacağı konusunda da Özcan, şunları söyledi:
''Bu, hemen gelecek yıl olmaz, çünkü çalışmamız lazım. Örneğin IB programında puanı 24'ün üzerinde olan çocuklar yurtdışındaki hangi üniversitelere gidiyor bunlara bakmamız lazım. IB puanı 45'e kadar çıkıyor. Bu puan aralıklarında yurtdışındaki hangi üniversiteler öğrenci alıyor onlara bakmamız ve Türkiye'deki üniversitelerle eşleştirme çalışması yapmamız lazım. Bunu bilirsek, öğrenciye şu puanla şu üniversiteye girebilirsin deriz.''
''Üniversiteye girişte Türkiye'de uygulanan merkezi sınav yerine, üniversiteye giriş yöntemi çeşitleniyor denilebilir mi?'' sorusuna Özcan, ''Evet. Ayrıca ötekiler de merkezi sınavlar, dünyanın kabul ettiği sınavlar'' yanıtını verdi.
''YABANCI ÖĞRENCİLER DE GELEBİLİR''
Türkiye'de IB programı veya SAT gibi sınavlara giren öğrenci potansiyelinin sorulması üzerine Özcan, çok fazla olmadığını belirterek, ''Önemli olan bu çocukları Türkiye'de tutmak. 2 bin tane bile olsa Türkiye'de okumaları önemli'' diye konuştu.
Özcan, IB ve SAT sınavında başarılı olan yabancı öğrencilere de Türkiye'deki üniversitelerin kapısını açmayı istediklerini dile getirdi. ''Üniversiteler 10 sene, hatta 5 sene sonra öğrenci arayacak duruma gelecek. Yakında üniversiteler öğrenci sıkıntısı çekecekler ve yapacağımız bu şeylerin hepsi tedbir amaçlı'' diyen Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bundan 20 yıl sonra Türkiye'nin nüfusu 80 milyon küsür olacak. 80 milyon küsürlük bir nüfusta üniversite yaşında olan öğrenci sayısı 1.2 milyon. TÜİK'in projeksiyonu bu. Biz, yükseköğretimde yüzde 50 okullaşmayı garantilesek bile ki bu çok zor, yani çağ nüfusunun yüzde 50'sinin üniversite eğitimi aldığını, o oranı yakaladığımızı düşünsek bile 600 bin öğrenci eder. 20 yıl sonra 600 bin üniversiteye gidecek öğrencimiz olacak. Bizim, bu sene yarattığımız kontenjan 708 bin. Biz bunu hem vakıf üniversiteleri hem de devlet üniversiteleri yoluyla yakında da 800 bini buluruz rahatlıkla. Şimdi düşünün, 600 bin öğrenci mezun edeceksiniz liseden, 800 bin tane öğrenciye yeriniz var.
Bugün Almanya'da satılık üniversiteler var. Herşeyiyle orada duruyor, binaları, laboratuvarları... Neden buraya geldiklerini zannediyorsunuz, neden Türk-Alman Üniversitesi açıyorlar burada, çok mu ihtiyaçları var eğitime, hayır. İnsan gücüne ihtiyaçları var. Nüfusları azaldı. Oradaki üniversiteye gidecek öğrencileri yok. Burada onlara nazaran yüz misli fazla öğrenci var. Burada alıp yetiştirecekler, Alman dilini öğretecekler götürüp orada çalıştıracaklar. Yakında biz de öyle olacağız. Niye biz Suriye'den, Irak'tan, İran'dan, Türk cumhuriyetlerden neden öğrenci getirmek istiyoruz. Biz 10 yıl sonra aynı Almanya'nın bugünkü durumunda olacağız.''
Özcan, üniversitelerde yabancı öğrenci sayısının artırılması için merkezi yapılan Yabancı Öğrenci Sınavı'nın kaldırılarak, bunun üniversitelere bırakıldığını anımsatarak, bu düzenlemeyle üniversitelerdeki yabancı öğrenci sayısının arttığını bildirdi.
SAT VE IB NEDİR?
Özcan'ın üniversiteye girişte baz almayı düşündüklerini ifade ettiği SAT, Amerika'da üniversite eğitimi almak isteyenlerin girdiği, akademik yetenek sınavı olarak biliniyor. Bu sınav lisans eğitimi almak isteyen her ABD vatandaşından talep ediliyor ve bazı üniversiteler tarafından yabancı uyruklu öğrencilerden de isteniyor.
SAT niteliklerine göre SAT 1 ve SAT 2 olarak ikiye ayrılıyor. SAT 1'de öğrencilerin matematiksel ve sözel yetenekleri ölçülüyor. SAT 2'de de öğrencilerin spesifik olarak bir akademik konu üzerindeki bilgileri sınanıyor.
IB programı da merkezi Cenevre'de bulunan Uluslararası Bakalorya tarafından uygulanan ve 16-19 yaş arası öğrenciler için hazırlanmış, geniş kapsamlı, üniversite öncesi iki yıllık bir program olarak tanımlanıyor. Program, sadece liselerde değil, lise öncesi kademede de uygulanıyor. Programın üç değişik şekli bulunuyor.
Türkiye'de IB programı uygulayan 30'a yakın özel lise olduğu biliniyor.
YÖK'ün, SAT 1, ACT (Minimum 21 puan), Abitur, Fransız Bakaloryası, GCE A Level Sertifikası (Minimum 2 ders), Uluslararası Bakalorya (IB), Avusturya Matura Diploması veya İtalya Maturita diploması belgelerinden birine sahip adayların, Türkiye'deki merkezi üniversite sınavına girmeden yurtdışındaki üniversitelerde okuyabilmelerine yönelik kararı bulunuyor.