Kılıçdaroğlu, CHP'nin, bir toplumu yaratan, devrimleri gerçekleştiren, ciddi reformları yapan bir siyasi parti olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunları yapanlar, bu partimizin içinde yıllarını vermiş değerli parti büyüklerimizdir. Bazıları yaşamlarını yitirdi, bazılarıyla birlikteyiz. Bu partiye emeği geçen, genel başkandan üyesine kadar herkese şükran borçluyuz ve şükran borçlu olmaya da devem edeceğiz.
Birilerinin hevesi kursağında kaldı, onu çok iyi biliyorum. 'Acaba kavga mı olacak, dövüş mü olacak, birbirlerine mi girecekler?' Yok öyle bir şey. CHP'nin kültürü vardır. CHP bu kültürü, tarihsel derinliklerinden, uygarlıktan, sanattan, edebiyattan alıyor. CHP'de kişisel kavgalar olmaz. CHP, onurlu, dik duran, topluma, halkına saygılı olan, toplumu çağdaş uygarlığa ulaştırmak için çaba harcayan bir partidir. Onun için birilerinin hevesi kursağında kaldı. Ama biz kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Halkla beraber edeceğiz ve gücümüzü de halktan alacağız.''
İŞÇİLERE, ADRES GÖSTERDİ
Türk-İş'e yaptığı ziyarete de değinen Kılıçdaroğlu, CHP'nin çalışma hayatına yönelik yaptıklarını anlattı. Kılıçdaroğlu, işçilere, ''Eğer sizler gelecekte daha güvenli, örgütlü bir toplum, daha güçlü sendikal hareket istiyorsanız tek yeriniz, tek çatınız vardır, el ele verin, o çatının adresi CHP'' diye seslendi.
Daha kararlı, tutarlı, örgütlü, çağdaş bir toplum olmak istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, bunun için güçlerini birleştirmeleri gerektiğini söyledi. Türkiye'nin bir yol ayırımında olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, işçileri yanlarında görmek istediklerini vurguladı.
AK Parti'nin gizli gündeminin bütün kesimlerin bilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, dünyada yoksul sayısı arttığı için övünen tek siyasi partinin Türkiye'de olduğunu ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, edep ve terbiyeden söz ettiğini, bir başbakanın bundan söz etmesinden mutluluk duyduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Bir başbakanın edep ve terbiyeden söz etmesi güzel, saygı duyuyoruz. Edep ve terbiye sınırları içinde siyaset kalırsa bundan gurur duyarız. Bu konuda umarım Sayın Başbakan, verdiği sözü tutar. Başbakan, 'Milletin derdini bir kenara bırakıp, kendi dertlerine düştüler' diyor. Parti içindeki değişim, birilerinin kursağında kaldı. Biz kendi derdimize düşmüyoruz, halkın derdiyle ilgileniyoruz. Sayın Başbakan, milletin derdinden söz ediyor. Biz eskiden millet dertli derken, Başbakan itiraz ediyordu, şimdi 'milletin derdi var' diye itiraf ediyor. Bunun için teşekkür ediyoruz. Bu milletin derdi var ve derdi Sayın Başbakan'ın düşündüğünden çok daha fazla.''
"TAZMİNATA MAHKUM OLAN YARGIÇLARIN DAVADAN ÇEKİLMELERİ LAZIM"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın tutuklanma sürecini ve tahliye edilmesine karşı çıkan iki yargıç aleyhine açtığı tazminat davasını anımsattı. Tazminat kararının Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca onaylandığına işaret eden Kılıçdaroğlu, yargı kararında Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin örnek kararlarına yollama yapıldığını belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Şimdi o saygıdeğer yargıçlara bir görev düşüyor. Yargı etiğini korumak istiyorlarsa, yargıya olan güvenimizi pekiştirmek istiyorlarsa, o davadan çekilmeleri lazım'' dedi.
"EN PAHALI KURBAN"
Kılıçdaroğlu, dünyanın en pahalı kurbanını Türk yurttaşlarının keseceğini ileri sürerek, ''Çünkü, tarımı öldürdüler. Bunu görmek istiyorlarsa, kurban pazarına giderek yurttaşlarla görüşsünler. Türkiye, bunu hak ediyor mu?'' diye sordu.
Mevcut durumda en ciddi sorunu yaşayanların işsizlerden sonra emekliler olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, TÜİK verilerine dayanarak son 5 yılda emekli aylık artışları ile tükettikleri maddelerin fiyatlarında meydana gelen artışları karşılaştırdı.
Emeklinin, aylığına yapılan zamdan daha fazla gıda maddelerine, suya, kiraya gelen zamlarla perişan durumda olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bugün Sayın Başbakan'ın bir gazetede demeci var. Diyor ki Sayın Başbakan, 'gariban bir vatandaşın yanık sesini duyduğunda gönül teli titremeyenler, halkın gönül telini titretemezler.' Ama Allah aşkına; emekliyi bu hale getiren, emekliden gönül teli mi bekler? Devamında Sayın Başbakan'ın başka bir lafı daha var. Diyor ki 'halkın sofrasına oturup soğuk çorbaya kaşık sallayamayanlar iktidara geldiklerinde halkın sofrasını zenginleştirmek için mücadele veremezler.' Ne kadar doğru söylüyor. Teşekkür ederiz. Sayın Başbakan garibandan söz ediyor. Merak ediyorum; bu zenginlik, garibana niye bir türlü uğramıyor? Kim önündeki engel" diye konuştu.
ALTIN ÇİLEK YEMEDİM''
''Gariban hep gariban mı kalacak?'' diye soran Kılıçdaroğlu, ''Gariban üzerinden edebiyat yapıyorsun. Sen iktidarsın. Gariban, gariban olmasın. O da varlıklı olsun, zengin olsun, araba alsın, tatile gitsin. O yurttaşlarıma da sesleniyorum: Sizin zenginleşmenizin önündeki engel kim, kimler? Bensem, gelsinler konuşacağım. Birileri engelse sandıkta gidip onlarla konuşsunlar. O vatandaşlarıma bir şey daha soruyorum; bu süre içinde kimin sofrası zenginleşti? Kendi sofralarına da birilerinin sofralarına da baksınlar. O yurttaşlarıma söylüyorum, vallahi ben altın çilek yemedim'' diye konuştu.