Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün, genç bir genel müdürlük olduğunu, 2005'te yeniden yapılandırıldığını ifade eden Yıldırım, genel müdürlüğün, sınırlı personel sayısıyla binin üzerinde denetleme gerçekleştirdiğini söyledi.
Mutlaka kadroların artırılması gerektiğini, ancak havacılıkla ilgili personelin yetişmesinin kolay olmadığını bildiren Bakan Yıldırım, ''Sivil havacılık personeli yetişiyor, belirli bir tecrübeye kavuşuyor, özel sektörden daha cazip teklifler aldığında bizi terk ediyor. Bu, dünyada yaşanan bir sorun. Kamu kuruluşları, sektör özel sektör kadar cömert olamıyor'' diye konuştu.
Metro projelerinin, büyükşehir belediyelerinin yanı sıra Ulaştırma Bakanlığınca da yapılabileceğine dair düzenlemenin Meclisten geçtiğini anımsatan Yıldırım, bunun bütün büyükşehirleri kapsadığına işaret etti.
Yıldırım, raylı sistemler toplu taşıma altyapısının, belediyelerin altından kalkabileceği bir iş olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi büyükşehir belediyelerimiz, bu işe başlamışlar, yıllardır da sonuçlandıramamaktadır. Çünkü ellerindeki kaynak yetersizdir. Ankara, İstanbul belediyelerinden müracaat geldi. Bakanlar Kurulu, bu konuda prensip kararını alma aşamasında, şu anda zannediyorum imzaya gitti. Teklif edilen projelerden uygun olanları programa alacağız. Bakanlar Kurulu kararı çıkması demek, yatırıma alınma kararı olacak. İlk olarak Ankara'dan başlıyoruz, daha sonra İzmir'in yeni talepleri var, bunlar da resmen bize geldiğinde, değerlendirme yapacağız.''
Ulaştırma Bakanı Yıldırım, Ankara-İzmir hızlı tren uygulama projelerinin yapıldığını, yapımının 2023 hedefleri içinde yer aldığını, kaynak buldukları an projeyi gerçekleştireceklerini söyledi.
Yıldırım, Türkiye'nin mevcut demir yolu ağını 2023 yılına kadar bir misli artırması gerektiğini belirtti.
TELEFON DİNLEMELERİ
Milletvekillerinin telefon dinlemeleriyle ilgili sorularını da yanıtlayan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, şöyle dedi:
''Telefon dinlemesi bütün dünyada konuşulan bir konudur. Böyle bir kuşkunun insanlarda var olması, toplumda yaygın olarak böyle bir algının oluşması, haberleşme özgürlüğü, haberleşme gizliliği bakımından anayasal teminat altına alınmış olmasına rağmen bu derece tedirgin edici hale gelmesi, şüphesiz kabul edilebilir bir şey değildir. 2006'dan önce Türkiye'de dinlemelere ilgili hiçbir kural, yasal anlamda düzenleme, sınırlama yoktu. Kimin kimi dinlediği, nerede nasıl dinlediği hakkında hiçbir envanter yoktu. İlk defa hükümetimiz döneminde dinlemeleri veya takipleri disiplinli hale getiren bir düzenleme yapıldı. ''
''Üç tane kuruluş dinlemeye mezundur. Bunlar jandarma, polis ve MİT'' diyen Yıldırım, bu üç kurum dışında hiçbir kurumun dinleme yetkisine sahip olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunların da nasıl dinleme yapacağı bu kanundan önce tanımlanmamıştı. Her kuruluş telefon hizmeti veren işletmelerle direkt temasa geçiyor, bir mahalli idareden karar alıyor ve bütün yurt çapında toptan dinlemeler yapıyordu. Bu fevkalade bir keyfiliği de beraberinde getirdi. Yapılan düzenlemeyle birlikte, her münhasır olay için ayrı karar alınması ve bu kararın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından (TİB) onaylattırılması halinde dinlemenin veya izlemenin yapılabileceği hükme bağlanmıştır. Yani TİB dinleme yapan bir kurum değildir. Dinlemelerin yasalara uygun olarak yapılıp yapılamayacağını kontrol eden, izin veren veya reddeden kuruluştur. Yasa dışı dinlemeleri engelleyen, keyfi dinlemelerin önüne geçen bir kuruluştur.
Dinlemenin sorumluğu, dinlemeyi talep edene aittir ve bu mutlaka bir yargı kararına dayanmalıdır. Yargı kararı olmadan hiçbir şekilde dinleme talebi yapılamaz. Talep edilirse ve TİB buna izin verirse TİB suç işlemiş sayılır ve ağır cezası vardır.''
CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu'nun ''Beni kim dinledi?'' sorusuna Yıldırım, ''Biz kimin dinlenip dinlenmediğini bilemeyiz. Dinlenip dinlenmediğiniz, bir dava dosyasına girdiğinde, kovuşturma safhasında ortaya çıkıyor'' yanıtını verdi.
Yıldırım, yasalar çerçevesinde milletvekillerinin dinlenmesinin mümkün olmadığını kaydetti.
''BENİM DE BAŞIMA GELDİ''
Teknolojinin hızla gelişmiş olmasının de etkisiyle ortam dinlemelerinin asla önüne geçilemediğini bildiren Yıldırım, şöyle devam etti:
''Benim de başıma geldi. Bir havayolu şirketinin lisansını iptal ettim. Adam geldi benimle görüşmek istedi. Benimle yaptığı konuşmayı sizin (CHP) partinizin bir milletvekiline teslim etti ve o milletvekili Genel Kurul kürsüsünde bunları okudu. Ben 'Bu ortam dinlemesi, aslında yasa dışı bir dinlemeye ortak oldunuz' dedim. Sayın Önder Sav'ın yaşadığı olay, Genelkurmay Başkanımızın Brüksel'de yaşadığı olay ve daha onlarca örnekler var. Bunlar her ülkede olabilecek şeyler. Yasa dışı olabilen işleri önümüze getirip dinlemeyi rutin işlem gibi göstermek, bu ülkeye de bu ülkenin insanına da haksızlık olur.''
Yasa dışı dinlemelerin cezalarının caydırıcı olmadığını kaydeden Bakan Yıldırım, bu konudaki yeni tasarı ile ilgili şu bilgileri verdi:
''Şimdi yeni tasarı var. Burada cezalar üç kat artırılıyor ve o cezalar hükmün ertelenmesine girmeyecek şekilde, paraya dönüştürülemeyecek şekilde yeniden düzenleniyor. Yeni düzenlemede savcı şikayet beklemeden çağıracak. Kendisinin rızasını almak suretiyle resen dava konusu olacak. Cezalar en az iki yıldan başlıyor, 5 yıla kadar artacak. Başka çaremiz yok. Bu paranoyayı, bu korkuyu ortadan kaldırmanın başka çaresi yok. Bu insanımızın, toplumumuzun hak etmediği bir şeydir.''
Bu konuyla ilgili TBMM Genel Kuruldaki sözlerinin farklı algılandığını belirten Yıldırım, ''Eğer korkacak, çekinecek, yanlış bir işiniz yoksa konuşmaktan korkmayın çekinmeyin'' dediğini, bugün de aynısını söylediğini ifade etti.
Binali Yıldırım, ''Bu yeni düzenlemeyi Meclisten geçirip bunu Türkiye'nin gündeminden kaldırmamız gerekiyor'' diye konuştu.
Yıldırım, telefona gelen SMS'lerin engellenmesiyle ilgili işletmelerle görüşmelerin yapıldığını, bu hafta da Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun bu konuyu ele alınacağını söyledi.
Abonenin istenmeyen mesajları engellenmesinin sağlanabileceğini belirten Yıldırım, aynı çalışmanın internet için yapmanın zor olduğunu bildirdi.
Komisyon, Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Denizcilik Müsteşarlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün 2011 yılı bütçelerini kabul etti.