Marketlerde en fazla fire verilen ürün grubunun meyve ve sebze olduğunu vurgulayan Songör, meyve ve sebzede standart fiyatların da bulunmadığına dikkati çekti.
"Bu nedenle perakende sektöründe hem kaliteyi yakalamak, hem de fiyat endeksli olmak, fiyat rekabeti yapmak da gerekiyor. Biz, mağazalarımızda meyve ve sebzeyi seçtirerek satıyoruz. İnsanlar geliyor, özgürce beğene beğene alıyor. Her bir el değdiğinde de üründe birazcık da olsa deformasyon, değişiklik oluyor. Ondan sonra bir usta tarafından tezgahın yeniden yapılması, yeniden elden geçirilmesi gerekiyor. Bu süre içerisinde de üründe yine ufak tefek hatalar oluşuyor, ezilmeler olabiliyor. Sonuç olarak, her gün, her saat yaşayan, doğal bir ürün olduğu için meyve ve sebzede ufak tefek hatalar oluşabiliyor. Aynı zamanda satın almadan itibaren kalibre (boyut) farklılıkları olabiliyor.
Biz de mağazada buna bir sistem getirelim diye düşündük. Ürün, kasayla ilk geldiği andan itibaren tezgaha konulmadan önce bir kalibre ve kalite çalışması zaten yapılıyor. 'Bunu birazcık daha titiz yapalım, çıkacak bir miktar ürün olursa, bunlardan yüzde 50 fiyatla ayrı bir reyon oluşturalım' dedik ve bütün bu ürünleri bir ara getirerek, bir 'outlet manav' reyonu oluşturduk.
Bu fikir tuttu, müşteri de çok ilgi gösterdi. Çünkü yenmeyecek olanları zaten koymuyoruz bu reyona. O gün itibarıyla tüketilebilecek kadar olgun olan ya da boyut olarak kalibre olarak standart dışında olanları koyuyoruz. Çabuk tüketilmesi gerektiğini de müşterilerimize belirtiyoruz. Müşterimiz bunu biliyor ve ona göre tercih ediyorlar. Restoranlar gibi sirkülasyonu çok olan yerler de bu reyondan ürün almayı tercih ediyor."
"Reyonu oluşturduktan sonra meyve ve sebzede iade oranımız neredeyse sıfırlara kadar indi. Çok cüzi bir miktarda iade çıkartmaya başladık. Çünkü bir süre sonra iadeye çıkabilecek ürünleri bu reyona alıp, hızlı bir şekilde tüketiciye ulaştırılmasını sağladık. Sağlıksız bir durum olmadığı için herhangi bir sorun olmadı. Hatta tüketicilere, geciktirilmeden tüketilmesi kaydıyla, daha olgun ürünler tüketme imkanı sunulmuş oldu.
Ayrıca, tezgahtan meyve-sebze satın alan müşteriler de daha kaliteli ürün almış oluyorlar. Tezgahtaki satışlarımızda yüzde 31 ila yüzde 37 arasında artış oldu. Bunun yanı sıra iade oranımız neredeyse sıfırlara kadar indi. Yüzde 7'ler oranındaki iade oranımız yüzde 1,7'ye kadar geriledi. Toplam manav satışışı bazında yüzde 10'lar nispetinde de outlet manav reyonumuzdan satış gerçekleşti. Topladığınızda elde ettiğimiz bu kazanç fiyatlarımıza yansıdı. Daha kaliteli ürünü daha ucuza satmaya başladık. Hem de tüketiciye standardı daha yüksek ürünler satabilme şansını yakaladık. Bakıldığında bu uygulamamızla kaliteli ürün isteyene hizmet, uygun fiyat isteyene çeşit imkanı oluştururken, aynı zamanda da israfı önleyerek milli ekonomiye de katkı sağladık.
Bunun bir benzerini unlu mamullerde uyguluyoruz. Mağazalarımızda, müşterilerimizin sıcak ekmek talebi oluyor. Belirli bir miktarda sıcak ekmek bulundurmamız gerekiyor. Pasta ve börek gibi unlu mamullerde de durum aynı. Bunu gerçekleştirmek içinde belli bir hazırlık yapmanız gerekiyor. Hangi saatte ne kadar müşteri gelecek bilmiyorsunuz. Bazen talep çok oluyor ürün yoka düşüyor, bazen de üretiyorsunuz müşteri gelmiyor. Bu sefer rafta stok oluşuyor, ürün bayatlıyor, soğuyor. Biz müşterilerimize taze ve sıcak unlu mamuller sunabilmek için 'minimum vakitlendirme' yaptık. Normalde unlu mamuller sabahtan erken gelir ve satışa hazırlanır akşama kadar satarsınız. biz bunun yerine mağaza açıldıktan sonra her vakit pişirilip satılan ekmek modelini getirdik. Bir saatlik aralıkta sattığımız en düşük ekmek miktarı kadar sıcak ekmeği hazır tutuyoruz. Talep fazla olur ve ekmek sayısı azalırsa 17-18 dakika içerisinde sıcak ekmek çıkarabiliyoruz. Dolayısıyla insanlar her vakit geldiğinde taze ekmek bulabiliyorlar."