“Son günlerde gizli diplomatik yazışmalar dünya kamuoyuna açıkladı. Önemli bir kısmı kişisel yorumlar olan bu belgelerin hakiki algılanması hakikatın anlamını ortadan kaldırır.
Ben gelişmeleri izlediğimizi ifade etmiştim. Ne yazık ki birileri benim kadar sabırlı olamadı. Açıklanan çok az bilgiyi bir fırsat olarak görüp hükümete nasıl saldırırız derdine düşmüş durumdalar. Muhalefet bu millet için çözüm politikaları üretmekten aciz olduğu kadar siyaset üretmek konusunda da büyük acz içindeler.
Hakkımızda her türlü ipe sapa gelmez iddiayı gündeme taşıdılar. Ama söyledikleri yalandı doğru değildi. Şimdi görüyoruz ki kendilerine ait cümle kalmadığı için başka ülkenin diplomatları arasındaki dedikodularından medet umar haline geldiler.
Bu diplomatların yaptığı hatalar ABD’yi bağlar. ABD’nin bunun hesabını diplomatlardan sorması gerekir.Türkiye başbakanının İsrail’e şikayet edenler başka ülke diplomatlarının hezeyanlarına sarılmış durumdalar.
Neymiş Başbakan’ın başka ülkede hesabı varmış bu iddialardan medet umacak kadar mı çaresizsiniz. Bu kadar fırsatçılık olur mu? Benim abdestimden şüphem yok. namazımdan da şüphem olmaz. Ülkeyi yabancı diplomatların dedikodularından takip etmeye başladılar.
Nereden geldiğine bakmadan aslını astarını araştırmadan buna sarılmak en hafif tabiriyle fırsatçılıktır. Bana, şahsıma, aileme, dünürüme, arkadaşlarıma yönelik, ki benim dünürüm yazmak çizmekten başka bir şey bilmez, adamı müteahhit yaptılar, hayatta böyle bir şey olmaz. Bu iftiraları atanlar ne kadar alçaksa bu iftiraları manşetleri atanlar siyaset malzemesi yapanlar aynı derecede müfteridir alçaktır.
İspat görevi benim değil. Ana muhalefet lideri bu iddiayı ortaya atanlara sorsun. Benden bunu ispat etmemi istemek kadar cehalet olur mu? Benim İsviçre bankalarına bir Allah’ın kuruşu param yok ki ispat edeyim. Ben bunu ispat edersem bir dakika bu makamda durmam siz de aynı şeyi söylüyor musunuz.
Sen Başbakan’ı seversin veya sevmezsin. Ama ülkene saygın varsa kendine saygın varsa bu ülkenin Başbakanı’na yabancıların attığı iftiraya sahip çıkamazsın.
İddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Masum olan masumiyetini ispatla mükellef değildir. Bunu siyaset malzemesi yapmaz seviyesizliktir.
Medyaya da sesleniyorum. bunları manşet yaparak bunlara saldıranlar da aynı seviyesizliğin içerisindeler. Onurlu bir medya mensubu kalkar bunu sorar. Kime yapılıyorsa sorar. “Sayın Başbakan var mı böyle bir şey. Varsa üzerine gideceğiz” diye sorar. Ama sormaktan kalkıp hareket edersen işte bu seviyesizliktir, ahlaksızlıktır.
Çirkin bir üslupla siyaset yapanların seviyesine biz inmeyiz. Biz bu diplomatlar hakkında bütün yargı içinde arkadaşlarım çalışmalarını yapıyor gerekeni yapacağız. ABD ile de konuştuk. Kendileri özür beyanlarında bulundular ama yeterli değil. ABD bu diplomatlar hakkında gerekeni yapmak durumundalar.
Biz rahatız. Düşünmesi gerekenler düşünsün. Bize iftira atanlar bu iftiralarını altında ezilecekler, bitecekler, yok olacaklar. Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Fitne çıkarmaya yapmak diplomasi değildir. Büyükelçinin kişisel kininden kaynaklanan yalanlarıyla bir Başbakanı suçlamak doğru değildir.
Hadise henüz çok sıcaktır. Amacın ne olduğunu sağduyu içinde bekleyerek görelim. Puslu havadan istifade ederek yapılan her değerlendirme yanlıştır. Bugün bu iddialara yasaklanarak siyaset üretenler yarın mahcup olurlar.
Belediye başkanlığı dönemimde “Erdoğan’ın 1 milyar doları var” diyen kişi bugün Ergenekon’dan içeride. Şimdi Ergenekon sanığı olarak bu kişi içeride. Bugün bunu yapan köşe yazarları hala var. Başbakan’a iftira atmak prim yapıyor birileri için. Kitap yazmak da prim yapıyor. Haber yapmak da prim yapıyor.”