KTÖS Seviye Belirleme Sınavı'nı Yaptırmayacağını Açıkladı

4 Aralık 2010 Cumartesi  12:42

KTÖS Başkanı Güven Varoğlu, KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil ve Eğitim Sekreteri Mustafa Özhür’ün konuştuğu toplantıda, KTÖS yetkilileri, yeni düzenlemelerle sınavların araç olmaktan çıkarak amaç haline getirildiğini, kolej sınavının varlığının, yaparak yaşayarak öğrenme etkinliklerini ortadan kaldırdığı gibi, sistemi dinamitleyen bir konu haline geldiğini savundu.
 
VAROĞLU
 
KTÖS Başkanı Güven Varoğlu, konuşmasında, ülkede eğitimde yeni bir kaos ortamı yaşatılmak istendiğini ileri sürerek, Şura kararıyla kaldırılan kolej sınavlarının ve buna bağlı yarış ortamının, Şura kararı göz ardı edilerek farklı bir uygulamayla yeniden başlatıldığını söyledi. Varoğlu, UBP iktidarının Şura kararını hiçe saydığını ve “Ben yaparım olur” diyerek çocuk, aile ve öğretmende sınav fobisinin yeniden ortaya çıkarıldığını savundu.
 
KKTC Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun kolej sınavını sınavlar zinciri haline getirerek okulları tahrip etme noktasında bulunduğunu öne süren Varoğlu, bakanlığın 28 Ocak 2011’de yapmayı planladığı Seviye Belirleme Sınavı’nın (SBS), ilkokul 4 ve 5’inci sınıfları bu durumun içine soktuğunu kaydetti.
 
Okulların çocukları sınava değil hayata hazırlayan merkezler olması gerektiğini söyleyen Varoğlu, bu sınavların öğrencileri okuldan soğutacağını ve özel dersleri tırmandırarak bazı çevrelerin çıkarlarına hizmet edeceğini ileri sürdü.
 
Özel derslere karşı olduğunu ve bununla mücadele edeceğini söyleyen Eğitim Bakanı’nın yeni sınav uygulamalarıyla kendi kendisiyle ters düştüğünü savunan Varoğlu, bu sistemin bencil bir anlayışın öne çıkmasına neden olacağını, bakanlıkta tüm bunlara kılavuzluk edenlerin ilkokullarda hiç görev yapmamış insanlar olduğunu, SBS’nin Türkiye’de bile mahkeme kararıyla kaldırıldığını, çocukları yarıştırmanın doğru olmadığını kaydetti.
 
ELCİL
 
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil ise, ülkenin kurak olduğu gibi UBP’nin de eğitimde ve sosyal yaşantıda ülkeye kuraklık getirdiğini savundu.
 
3 Aralık Dünya Engelliler Günü olduğunu anımsatan Elcil, engellilerin eğitimle ilgili ciddi sorunları bulunduğunu, bu konuda hazırladıkları raporu önümüzdeki günlerde Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı’na sunacaklarını belirtti.
 
EYLEM UYARISI
 
Elcil, birleştirilmiş sınıflarla ilgili ek ders ücretlerinin iki yıldır ödenmediğini kaydederek, bunun önümüzdeki salı gününe kadar ödenmemesi halinde söz konusu tarihten itibaren eylem yapacaklarını söyledi.
 
Eğitim Bakanlığı’nın uygulamaya çalıştığı yeni sınav sistemiyle ilgili detaylı bir rapor hazırladıklarını kaydeden Elcil, bu sistemin kabul edilemeyeceğini, sınavların araç olması gerekirken amaç olduğunu kaydetti.
 
Bakanlığın 28 Ocak’ta yapmayı planladığı SBS’nin olmayacağını, bunu yaptırmayacaklarını kaydeden Elcil, velilerin de bu konuda duyarlı davranmasını istedi.
 
Bakanlığı bu konularda velilerin ve sendikanın görüşünü almamakla suçlayan Elcil, “Dershanelerle işbirliği yaparak okulları ticarethaneye dönüştüren bir sistemin” kabul edilemeyeceğini belirtti ve velileri yanlarında yürümeye çağırdı.
 
Okulların kendi amacından saptığını savunan Elcil, ezbere dayalı bir sistemin geldiğini, çocukları kolej sınavlarına hazırlama amaçlı bir hareket bulunduğunu, Bakanlığın bu konuda ciddi baskısı olduğunu öne sürdü.
 
“Bu eski sistemin hortlatılmasıdır” diyen Elcil, “Kolejleri açıyorum” yalanıyla sınavların geri geldiğini söyledi. Elcil, öğrenci, aile ve öğretmenlerin maddi-manevi baskı altında olduklarını savundu.
 
Eğitimin alınıp satılan bir meta haline getirildiğini ifade eden Elcil, kolejlere karşı olmadıklarını ancak kolej sınavlarına karşı olduklarını belirtti. Elcil, 3 bin 500-4 bin öğrencinin girdiği sınavda 350-400’ünün kolejlere alındığını, yani öğrencilerin yüzde 10’unun alınacağı bir ortamda tüm çocukların ezildiğini kaydetti.
 
Elcil, açıklamasında, kolejlerin üçüncü ülkelerdeki üniversitelere öğrenci hazırlayan ve İngilizce dilinde eğitim veren okullar olması gerektiğini kaydederek, ancak kuruluş amacı açık olan bu okulların Türkiye’deki üniversitelere öğrenci hazırlar duruma gelirken, diğer yandan ise Avrupa ve Amerika’daki üniversitelere hazırlıkların çok yetersiz kaldığı savundu.
 
Kolej giriş sınavlarının araç olmaktan çıktığı ve amaç durumuna girdiği için, öğretmenler, öğrenciler ve velilerin maddi ve manevi olarak baskı altına alındıklarını öne süren Elcil, şöyle dedi:
 
“Kolej sınavının varlığı, yaparak yaşayarak öğrenme etkinliklerini ortadan kaldırdığı gibi, sistemi dinamitleyen bir konu haline gelmiştir. Sakıncaları ortada dururken, bunu gizlemek için sınav sayısının birden beşe çıkarılması kaosu ve yaşanan verimsizliği daha da büyütecektir. İlkokul çağındaki çocuklara yönelik olarak uygulanan bu manevi baskının UBP hükümeti de farkında olmalı ki bunu daha çok sınavla gizleme yöntemini seçmiştir.”
 
“KOLEJ SINAVLARININ BİLİMSEL DAYANAĞI YOK”
 
Elcil, ülkedeki üniversitelerde çalışan akademisyenlerle yapılan toplantılarda kolej sınavlarının hiçbir bilimsel dayanağı olmadığının ve sakıncalarının ortaya çıktığını savunarak, buna rağmen, toplantılara Yakın Doğu Üniversitesi adına katılan bir akademisyenin verdiği onay ve işbirliği, aynı zamanda bazı dershanelerin baskısı ile gerçekleştirilmek istenen bu sistemin “tam bir para tuzağı” olduğunu öne sürdü.
 
Bu uygulamanın Eğitim Bakanlığı, YDÜ ve dershaneler üçlüsünün ortaya koyduğu maddi-manevi sömürü düzeni olduğunu iddia eden Elcil, kolej sınavlarının, öğrencileri başarılı-başarısız diye çok göreceli bir şekilde grupladığını, eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldırdığını öne sürdü.
 
Seviye tespit sınavı arkasına saklanarak ortaya konan düzenlemenin ilkokullarda kanaat notunun geçerli olduğu bir sistemde “eğitimin özünü” katlettiğini ileri süren Elcil, okullar arasındaki eğitim-öğretim olanaklarını hiçe sayan bu mantığın yapacağı merkezi değerlendirmenin, “objektif” olmayacağını ve sosyal yapıyı hiçe sayacağını kaydetti.
 
Yapılması tasarlanan SBS ile eğitimin anlamı, işlevi ve içeriğinin değişeceğini, okuldaki öğretmenlerin öğrencileriyle ilgili yargıları ve değerlendirmelerinin SBS sınavlarının ortaya koyabileceği değişik sonuçlar nedeniyle anlamsızlaşacağını belirten Elcil, şöyle dedi:
 
“Unutmamak gerekir ki ilkokullarımızda öğretmenlerimizin çocuklarla ilgili yaptığı değerlendirmeler ‘Kanaat Notları’dır. Öğretmenin ilgili çocuk hakkındaki kanaati yansıtılmaktadır. Çocuğun sadece sınavlarla aldığı not değil, sınıf içi ve dışındaki davranışları da değerlendirilerek veliye duyurulmaktadır. Amaç notlarla, sınavlarla çocuğu korkutmak ve okuldan soğutmak değil tam tersine okulu çocuğa sevdirmek olmalıdır. SBS’nin öğretmenlerimizde yaratacağı baskı ve tedirginlik nedeni ile okullarımızda yapılması gereken spor karşılaşmaları, tiyatro çalışmaları, okul gezileri, okul müsamereleri gibi pek çok etkinliğin ‘zaman kaybı!’ nedeniyle gerçekleşmemesini sağlayacaktır.”
 
“SBS GÜVEN BUNALIMI YARATACAK”
 
Elcil, SBS’nin aynı zamanda çocuk-öğretmen-veli arasındaki ilişkilerde de güven bunalımı yaratacağını, bazı velilerin SBS sonuçlarını kendilerince yorumlayarak, çocuklarını “Başarısız!” okullardan “Başarılı!” okullara nakletmenin yollarını arayacaklarını savundu.
 
Elcil, ilköğretimin amaçlarından sadece bir tanesinin öğrenciyi bir üst öğrenime hazırlamak olduğunu ve diğer amaçların öğrencinin iyi bir yurttaş olarak yetişmeleri için gerekli beceri, bilgi ve davranışları kazandırmak, estetik duygularını geliştirmek, doğruyu, güzeli ve iyiyi görebilme yeteneğini kazandırmak ve onlarla birlikte hareket etme, işbirliği yardımlaşma, arkadaşlık, insan sevgisi gibi duyguları kazandırmak olduğunu söyledi.
 
Elcil, temel görevi Milli Eğitim Yasası’nın temel ilkelerini gerçekleştirmek üzere sorumluluk üstlenmiş Milli Eğitim Bakanlığı’nın bizzat kendisinin görevini yapmayıp, ilkokulları, uygulaması Türkiye’de de kaldırılmış SBS sınavlarının vesayeti altına sokmuş olacağını öne sürdü.
 
Bu sistemle tam bir “ezber furyası” yaratıldığını kaydeden Elcil, geçmişte kolej sınavları Türkçe Matematik ve Hayat Bilgisi temel alınarak yapılırken SBS sınavlarına 10 dersin dahil edildiğini ve bunlar arasındaki “Din Bilgisi” dersinin ise anayasada devletin dini yoktur ifadesine ve laiklik ilkesine aykırı olarak Sünni İslam dayatmasına dönüştüğünü savundu. Elcil, aynı uygulamanın Türkiye’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındığını ve uygulamanın mahkeme kararıyla durdurulduğunu söyledi.
 
Elcil, sınav uygulamasının objektiflik ilkesine tamamen aykırı sonuçlar doğuracağını, “objektif kriterlerin olmadığı, bilimsel gerçekleri ve çocuk gelişimini dikkate almayan bu yönetimin” varacağı hedefin “torpile” dayalı olacağını iddia etti.
 
“ÖĞRETMENLERDE MOTİVASYON DÜŞÜKLÜĞÜ OLACAK”
 
Ailelerin baskısı ve Eğitim Bakanlığı’nın yargısı arasına sıkışan öğretmenlerde ciddi bir motivasyon düşüklüğü yaratacağını iddia eden Elcil, bunu dayatan mantığın arkasında “performans değerlendirme” gibi insanı rehine olarak gören bir siyasi düşüncenin yattığının açık olduğunu savundu.
 
Yaratılan sınav düzeninin, özel ders ve dershanelerdeki maddi sömürüyü hedeflediği gibi devlet okullarını da işlevsiz kıldığını belirten Elcil, devlet eliyle okullarda düzenlenen kurslar için “Okul Aile Birliği” aracılığıyla öğrencilerden para toplanarak okulların ticarethaneye dönüştürüldüğünü, Eğitim Bakanlığı’nın, göstermelik soruşturmalarla hatalarını gizlemeye çalıştığını iddia etti.
 
SENDİKANIN ÖNERİLERİ VE SONUÇ
 
Elcil, toplantıda, sendikanın 5 önerisini şöyle sıraladı:
 
“1- Kolejler amacına uygun öğrenci yetiştirmelidir.
 
2- Kolejlere giriş için insani olmayan ve hasta nesiller yetiştirmesine neden olan seçmeci giriş sınavları yapılmamalı.
 
3- İhtiyaç analizi yapılarak çocukları eğitim süreci içinde değerlendiren, objektif, çağdaş, insani yöntemlerle öğrenciler kolejlere alınmalı.
 
4- Tüm okullarda İngilizce eğitimine ağırlık verilmeli, üçüncü ülkelere gidecek öğrencilere yönelik olarak ortaokuldan başlamak üzere hazırlık sınıfları oluşturulmalı.
 
5- Öğrenciler belirlenen kriterlere göre kolejlere ve diğer okullara yatay geçiş yapabilmeli.”
 
Elcil, daha önce de vurguladıkları gibi kolejlere değil kolej giriş sınav yöntemine karşı olduklarını, siyasilerin bilimsellikten yoksun “tamamen oy avcılığı uğruna” çocukları ve eğitimi kullanmalarına izin vermeyeceklerini söyledi. Elcil şöyle dedi:
 
“Kolej sınavları ile zaten yara alan ilkokul eğitimimiz SBS ile tamamen katledilecek ve okullarımız çocuklarımız için birer kabusa dönüştürülecektir. Okulların görevi çocukları sınava hazırlamak değil, hayata hazırlamaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı sendikamız kolej giriş sınavlarını kaldırmaya yönelik olarak her türlü eylem ve söylemi yükseltme kararlılığındadır.”
 
ÖZHÜR
 
KTÖS Eğitim Sekreteri Mustafa Özhür ise, açıklamasında Türkiye’de Danıştay 8’inci Dairesi’nin SBS sınavlarıyla ilgili aldığı kararı anımsattı.
 
TC’DE ZORUNLU DERS SAATLERİ DÜŞÜRÜLDÜ
 
Özhür ayrıca, Türkiye’de İlköğretim’de 2010-2011 ders yılında, zorunlu ders saatlerinde indirime gidilerek serbest etkinliklerin sayısının artırıldığını da anlattı.
 



Sayfa Adresi: http://byturco.com/haber/KTOS-Seviye-Belirleme-Sinavi-ni-Yaptirmayacagini-Acikladi-/349300