Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYH), bu yıl yüzde 8'i geçmesi beklenin büyümeyle birlikte, kriz öncesi seviyesini rahat bir aralıkla geçeceği ifade edilen bölümde, bu noktada Türkiye'nin Avrupa'da bu dönüm noktasını başaracak birkaç ülkeden biri olduğu kaydedildi.
Bölümde, yüksek iş gücü katılımı işsizlik oranlarındaki düşüşü yavaşlatmasına rağmen, istihdamın toparlanmaya devam ettiği bildirildi.
Yıllık enflasyonun yüksek ve değişken kalmaya devam ettiği, ancak çekirdek enflasyonun son günlerde geçici faktörlerin etkisiyle, tarihi açıdan en düşük seviyesine indiği ifade edilen bölümde, bu durumun hızla kapanan çıktı açığını fazlasıyla dengelediği kaydedildi.
Dış finansmanın sınırlı olduğu kriz boyunca düşük olan cari açığın da, bu yıl belirgin şekilde yeniden ortaya çıktığı belirtilen bölümde, şunlar kaydedildi:
"Bol ve düşük maliyetli dış tasarruflar, yerleşiklerin yurt dışından borçlanmalarını rahatlatmış ve yapısal faktörlerden kaynaklanan yeterli düzeyde olmayan rekabet gücüyle birlikte ithalatı artırırken ihracatı azalttı. Sonuçta, cari açığın 2010 yılında iki katının üzerine çıkarak GSYH'nin yaklaşık yüzde 6'sına ulaşması beklenmekte. Yeterli düzeyde olmayan rekabet gücü, aynı zamanda sermayeyi ticarete konu olan sektörlerden uzaklaştırarak gayrimenkul, enerji ve perakende ticaret sektörlerine yönlendirmekte."
2011'DE BÜYÜME YÜZDE 4,5'A ULAŞACAK
Gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz oranları, yakın dönem için olumlu büyüme beklentileri, devlet ve bankaların sağlıklı bilançoları ile hane halkının Avrupa ülkelerinin birçoğundan daha düşük olan borç seviyesinin, sermaye girişlerini desteklemeye devam edeceği ifade edilen bölümde, yeterli düzeyde olmayan rekabet gücü, artan cari açık ve potansiyel olarak dalgalı olan kısa vadeli sermaye girişlerinin Türkiye'nin, Avrupa'daki sorunların yayılma etkisi de dahil olmak üzere, piyasa güvenindeki değişimlere karşı hassasiyetinin devam ettiğini ortaya koyduğu bildirildi.
Ayrıca, 2011'de büyümenin yüzde 4,5'e ulaşması, cari açığın GSYH'nin yüzde 6,5'ine çıkması ve yıl sonu enflasyon oranının yüzde 6,5 olarak gerçekleşmesinin beklendiği kaydedildi.
TEDBİRLER UYGUN
"Yetkililerin, küresel finansal kriz boyunca ve krizin hemen sonrasında aldıkları tedbirler genel olarak uygundur ve krizin ardından gelen hızlı toparlanmanın önünü açmıştır" denilen bölümde, bununla birlikte, dış koşulların hızlı şekilde değiştiği ve gelecekteki zorlukların yönetilebilmesi için Türkiye'nin, politikalarını bu koşullara uyumlaştırmaya devam etmesi gerektiği belirtildi.
Değerlendirmede, "makro ihtiyati politikaları, mali sıkılaştırma, döviz alımlarının likiditenin çekilmesi yoluyla dengelenmesi ve bunların rekabet gücünü artırmaya yönelik yapısal reformlarla desteklenmesi uygun bir politika bileşimidir" denildi.
KONUT KREDİLERİNE DİKKAT
Değerlendirmede, konut üretiminde gözlenen dinamizm kapsamında, mevcut konutların piyasa değeri üzerinden ipotek edilmesi yoluyla sağlanan krediler de dahil olmak üzere konut kredilerindeki hızlı büyüme ve aynı mülk için hem konut üreticilerine hem de nihai alıcılara kredi kullandırılmasının, kontrol edilmediği takdirde risk oluşturabileceğine dikkat çekildi.