"Hepinize en içten selamlarımı saygılarımı sunuyorum. Az önce Çankaya Belediyesi'nin bir etkinliğini izledik. Bütün bölgelerimizin renklerini oyunlarla buraya taşıdılar. Bütün Türkiye'yi kucaklıyorum ve CHP'nin kurultayını açıyorum. Hayırlı uğurlu olsun.
"Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere onun silah arkadaşları, ulusal bağımsızlık savaşında mücadele eden, şehit düşen bütün adsız kahramanlar için hep beraber saygı duruşunda bulunacağız, sonra İstiklal Marşı'mızı okuyacağız."
Kurultayın gerçekleştiği salonda saygı duruşunda durulduktan ve İstiklal Marşı okunduktan sonra, Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Başkanlık divanını oluşturacağız biraz sonra. Ama önce olağanüstü kurultay başkanımızın seçilmesi gerekiyor. Bu konuda bir önerge var mı?"
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, oy birliğiyle Olağanüstü Kurultay Başkanı seçildikten sonra, Kılıçdaroğlu, Kocaoğlu'nu kürsüye çağırdı ve kürsüden ayrıldı.
Dün akşam Mevlana'nın düğünündeydik. Mevlana hoş görünün timsali, çağları aşan, inancımıza felsefi boyut katan yüce insan, Mevlana'nın düğünündeydik. Onun hoş görüsünü çağlar ötesine taşımak gönül bağımızı sunmak için Konya'daydık. Bugün başka bir düğündeyiz.
Yine CHP'nin yönetici kadroları olarak sizin halkın huzurunudayız. Halkla beraber olarak size güveniyoruz.
Mevlana diyor ki; 'Ey oğul tutsaklık bağlarını kopar özgür ol, özgür yaşa' diyor. Biz özgürlüğümüzü ulusal kurtuluş savaşıyla kazandık. Ama bugün Türkiye farklı bir süreçten geçiyor. İyimserliğin yerini kötümserliğin aldığını görüyoruz. Gelecek kaygısı taşıyan pek çok yurttaşımız var.
CHP iktidarlığında karamsarlığa yer olmayacaktır. Halkın desteğiyle bütün Türkiye'yi kucaklayacağız. Biz korkunun değil, özgürlüğün, barışın türkülerinin söylendiği bir Türkiye istiyoruz. Türkiye hak ettiği konumda olabilsin istiyoruz.
Ülkesini seven, demokrasi isteyen, özgürlük isteyen, yolsuzlukların olmadığı bütün yurttaşlarımın yutseverlerin ortak talebidir bu. Bizim görevimiz de bu özgürlüklerin demokratların ortak talebini yerine getirmektir. Bizim görevimiz işi, yaşı, soyu, sopu hiç önemli değil, bütün yurttaşlarımızı kucaklamak, haklarını ve özgürlüklerini genişleterek güvenceye almaktır. Bu görevi yaparken biz CHP'liler olarak yola çıktık.
Eğer çözümün bir parçası olmak istiyorsanız gelin CHP'nin çatısı altına, bu çatı özgürlük çatısı olacaktır. Demorkasi, özgürlük, hoşgörü burada olacaktır. Biz tümünüzü kucaklamaya kararlıyız. Biz CHP'yiz, umudun paritsiyiz.
Uygarlığın, özgürlüğün demokrasinin emeğin partisiyiz. Çalışanların, alın terinin partisiyiz. Urfa'daki hoyratın, Karadeniz'deki kemençenin, Anadolu'daki sazın, Ege'deki Zeybeğin partisiyiz.
Biz halka güvenen halk için çalışan, halkın partisiyiz. Tek güvencemiz tek umudumuz halktır, halkın gücünü alarak yola çıkacağız ve mücadelemizi böyle sürdüreceğiz. Buradan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Temiz siyaset mi istiyorsunuz? Ödediğiniz her kuruş verignin hesabının birileri tarafından verilmesini mi istiyorsunuz?
O zaman yaşamı sorgulayacaksınız. Eğer birilerin onu kullanın dendiğinde o kişi sesini çıkarmıyorsa bu söylem karşısında sesini çıkarmayan, namuslu bir siyasetin önünü açın artık. İktidar aydınlığa yürümelidir artık Biliyorsunuz tabanda güçlü bir halkımız var. Halka ulaşmak her CHP'linin görevidir.
Halkın içinde daha fazla olacağız. Daha dinleyip konuşacağız. Çözümlerimiz kararlılıkla anlatacağız. Ama unutulmaması gereken bir iktidar var. Söylemleriyle eylemleri taban taban zıt olan bir iktidar var. Kendi yargıçlarını atıyorlar, tutukluluğu infaza dönüştürdüler. Aydınları hapse attılar, korku yarattılar. Demokrasi istiyorsak korkularımız yeneceğiz. Çetelerle mücadele ediyoruz diyorlar, kendi çetelerini kurdular.
Bir devrimciyi sokağın ortasında vuranlar ellerini kollarını sallayarak sokaklarda geziyorlar. Faili meçhuller için defalarca önerge verdik. İnsan haklarına, demokrasiye yakışmaz dedik. Ama her seferinde önergelerimiz reddedildi. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" der büyük kurtarıcımız. TBMM'nin duvarında yazar.
Milletvekillerini parmak indirme kaldırma makineleri haline dönüştürdüler. Milletin egemenliği bu değildir. Parlamentoya yansımıyor. Özgür medya dediler. Hangi özgür medya? Kendisine oto sansür uygulayan köşe yazarı mı? Milyarlarca lira ceza kesilen gazete patronları mı? Haberlere sansür uygulayan bir medya mı halkın gözü kulağı olacak?
Biz bunları aşmaya kararlıyız. Yasaları kaldırıp özgürlükleri getireceğiz dediler. Yürüşüyüş yapan üniversiteli gençlerinin üzerine coplarla, biber gazlarıyla gidenler bunlar. Düşünceye pranga uyguladırlar.
Düşünceye pranga uyguladılar düşünenler nerede, siz çok iyi biliyorsunuz, ben de biliyorum. Telefonla konuşamıyor artık vatandaşlar, dinleniyor muyuz diye korkuyorlar. Hangi yoksulluğu kaldırdılar? Yoksul sayısı artıyor.
Yolsuzlukları da kaldıracağız dediler. Ama pek çok ülkenin firmaları kendi muhasebe kayıtların Türkiye'de ödedikleri rüşvetler için ayrı hesap aldılar. Bu tabloyu değiştireceğiz. Geçmişi bileceğiz, geçmişte yapılanları bileceğiz iyi tahlil edeceğiz. Ama geleceği geçmişin hataları üzerine kurgulamayacağız. Daha özgürlükçü bir yapı içinde bilinçle akılla ortak mantıkla yolumuza devam edeceğiz. Türkiye'nin binlerce sorunu varsa, CHP'nin de binlerce çözümü vardır.
GENLERİYLE OYNANMAMIŞ GÜÇLÜ PARTİ
CHP genleriyle oynanmamış güçlü bir partidir. Gençler ve kadınlar, umudumuz olan gençler. Hayatı sorgulayan kadınlar, acıları yaşayan kadınlar, nüfusun yarısı kadın ama siyasette var mı yeteri kadar? Gençler nüfusun yüzde elliden fazlası.
Siyasette gençler var mı? Yeni CHP yeni anlayışla yola çıkıyor. Gençler ve kadınlar siyasette daha fazla yer alacak. Kadın erkek eşitliğine inanan bir siyasal partiyiz. Gençlerin bireysel çıkar peşinde koşmayan ilkelerini, çıkarlarını savunmakta yaşamını yitirmeyi bile göze alan idealistler olduğunu biliyoruz.
Onun çin gençelre ve kadınlara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Kadınlar, unutmayın size seçme ve seçilme hakkını CHP verdi. Üstelik bu hakkı verirken bugün uygarlığın beşiği olan pek çok ülkede kadına bu hak verilmemişti. CHP'nin öngürüsü budur, insana saygı duyar, cinsiyet ayrımcılığı yapmaz. Kadının da siyasette yeri olmalı, düşüncesi olmalı, ona da saygı duyulmalı. Kadın kardeşlerim, sizin yeriniz ocağınız ve siyasal yeriniz CHP'dir!
KADINLARA SESLENDİ
Kadınlara seçme seçilme hakkını verdik, ama bir başka tablodan söz etmek istiyorum. 21. yüzyılda 4 milyon kadınımız okuma yazma bilmiyor. Bunun ayıbı kadınlarda değil, onları siyasete almayan baskı uygulayan, okula gitmesi için katkı vermeyen siyasilerin ayıbıdır. Kadınlar acıyı çekerler. Dramı yaşarlar, unutmayın daha geçen yıl Diyarbakır'da Ramazan ayında evine yiyecek bir şey götürmediği içine vine akşam gelip odada kendini asan babayı düşünün, o aileyi düşünün, bu yoksulluğu düşünün.
Bunun faturası bir aileye kesilmemeli. Bu faturayı kesenler iktidar sahipleridir. Kadın kardeşlerimin bu gerçeği hiç unutmamasını istiyorum. Size siyasette daha fazla yer vereceğiz. CHP'ye destek verin. CHP'yi beraber sizin mübarek ellerinizle iktidara taşıyalım ve bütün Türkiye'yi dünyayı kucaklayalım.
Sanatçı ne ister sanatçı bir şey ister: özgürlük, özgürlük, özgürlük, der sanatçı. Özgürlük onun nefes alması demektir. Özgürlük bütün dünya için istenir, sanatçı tarafından. Biz bütün sanatçılara söz veriyoruz. Yazacaksınız, çizeceksiniz, oynayacaksınız, ne yapacaksanız, size özgürlükler sonuna kadar açacağız ve siz o özgür Türkiye'de sanatınızı icra edeceksiniz.
Az önce yoksulluktan bahsettim Diyarbakır'lı bir ailenin dramından bahsettim. Sadece Diyarbakır'da mı Muğla'da da bir dram yaşandı. Dershaneye giden çocuğun parasını ödeyemediği için hapse giren, annesi hapse girince kendisini asan çocuğun dramı. Bütün yurttaşlarıma söz veriyorum yoksulluğu yeneceğiz, tarihe gömeceğiz.
Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddelerden biri şu: 'Demorkatik, laik, sosyal hukuk devleti' der. Sosyal devleti kurmak CHP'nin boynunun borcudur. Sosyal devlet hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir devlet demektir. Sosyal devlet yoksulluğun tarihe gömüldüğü devlet demektir. Sadaka dağıtan devlet değildir, Türkiye'de bütün bireylerin onurla yaşamasının anahtarı demektir.
Diyecek ki pek çok yurttaşımız, nasıl kaldıracaksınız yokulluğu. Biz aile sigortasını getireceğiz her ailenin her yurttaşın sigortası olacak: Hiçbir aile gelirsiz kalmayacak. Ona yiyecek dağıtmayacağız, her ay kadının hesabına asgari ücret kadar para yatıracağız. yoksul kadınımızın yoksulluğunu kimse bilmeyecek. Bankaya gidecek memur gibi işçi gibi hesabından parasını çekecek. Benim tek güvencem sosyal devlettir diyecek ve özgür bir yurttaş olarak sandığa gidip oyunu kullanacak.
AK Parti diyor ki siz parayı nereden bulacaksınız? Sen yolsuzluk yapanlara ihaleye fesat karıştıranlara yandaşlarına para buluyorsun. Sıra fakir fukaraya gelince, siz bu parayı nereden bulacaksınız. Biz o parayı buluruz ve yoksulun hakkını koruruz. Çünkü bi halk partisiyiz, halkın partisiyiz.
Yerine gelince göreceksin, Türkiye kaynakları geniş bir ülke, doğru. Ama bu kaynakları halk için doğru kullanırsanız, kaynağımız ve imkanımız var. Yeter ki kul hakkı yemeyeceksiniz. Kul hakkı yemeyenler için her zaman para vardır. Bunlar bir şey daha söylüyorlar. Biz aile sigortasını getirceğiz diyorlar, CHP sizin yeşil kartlarınız iptal edecek. Kocaman bir yalan. Bir aileye her ay asgari ücret garantisi verip, daha uygun koşullarda sağlık hizmeti almasını da sağlayacağız. Hiç kimsenin endişe duymasına gerek yok.
Sevgili yol arkadaşlarım devrimci gelenekten gelen halk için uğraşan değerli CHP'liler!
Türkiye'nin en büyük sorun işsizlik. 8 yıldır iktidarlar, işsizlik artmadı, işsizlik azaldı mı? Yüzde 8 le aldılar, yüzde 21'lere çıkardılar. İşsizlik açlıktır, kavgadır, sosyal devletin dibine konmuş bir dinamittir.
Bir aile düşünün çocuğu askere gitti geldi, üniveristeyi bitirdi iş arıyor. Aile, yakınları, komşuları huzursuz. Çocuğum ne zaman iş bulacak da evlendireceğim diye. Bunlar AK Parti'nin umurunda mı? Onların derdi yoksulluğu ve işsizliği çözmek değil. Bizim derdimiz o ama! İlk olarak çözeceğimiz konu işsizlik olacak. Bütün gücümüzü bunun için kullanacağız.
Üniversiteyi bitirmeyen bir işsiz, üniversiteyi bitirseydim benimde en azından iş bulma imkanım yüksek olurdu. Peki üniversiteyi bitiren hangi gerekçeyi gösterecek? O kadar fedakarlıkla üniversiteyi bitirdim ve ben işsizim. Okullarda öğretmen yokki, vekil öğretmenler var. Ama sokaklarda atanamayan binlerce öüğretmen adayı var. Halkın iktidarında atanamayan öğretmen kavramı kalmayacaktır diyoruz!
Hiç meraklanmayın bizim umudumuz halkımızdır. Siyasette şunu söyledik halka hep doğruları söyleyeceğiz, çözümlerimiz de söyleyeceğiz. Halkı kucaklayacağız, halkın gücüyle yola çıkacağız. Eğer bugün bunlar istihdam yaratmayan bir büyümeden söz ediyorlarsa, sağlıklı bir büyüme değlidir.
Üreteni cezalandırdılar, çalışanı cezalandırdılar. Bu tabloyu ters yüz etmek görevimiz olacaktır. Sayın Başbakan bir formül üretti: her işveren bir işçi alırsa Türkiye'de işsizlik sorunu çözülür. Hiçbir işveren onu ciddiye almadı. Dönüp ona soramadılar, biz soralım: "Sen devletsin, sen niye almıyorsun, senin elinden tuıtan mı var sen iktidar değil misin?" Kendi beceremiyor işverene çatıyor niye almıyorsun diye. Sen beceremiyorsan, beceren, halkın iktidarı gelecektir.
Sevgili CHP'liler, önemli bir sorunumuz daha var. Türkiye'nin ekonomisi sıcak para spekülatörlerine teslim edilmiş durumda. Bütün kadınlara asgari ücretlilere işsizlere sesleniyorum; eğer gelir düşükse, yaratılan katma değerin faiz olarak dışarıya ödenmesi bunun temel nedenlerinden biridir.
Halkın iktidarında biz ekonomiyi üretene, çalışana, çiftçiye, sanayiciye teslim edeceğiz. Bir de işsizlik sigortamız var. Büyük paralar var, ne oluyor bu paralar, işsizlik sorununun çözümünde kullanılıyor mu? Hayır. Onu da çözeceğiz.
Sevgili emekliler, analarımız, babalarımız. Sizler çalıştınız, ürettiniz sigorta primlerinizi ödediniz, yeri geldi emekli oldunuz veya birileri sizi zorla emekli etti. Umutla beklediniz, AK Parti dedi ki emeklileri koruyacağım. Ona oy verdiniz ve sonra AK Parti iktidar oldu.
Emeklilerin başına çorap ördü. Diyeceksiniz ki nasıl ördü? Önce bir yasa çıkardı emekliler milli gelir artışından pay alamaz dedi. Kişi başına gelir 10 bin dolara çıktı diyor ya Recep Bey, hiçbir emeklinin aylığı o kadar olamaz. Çünkü onun için yaratılan katma değerin hakça bölüşülmesi lazım.
Emekliler pay almayacak diye yasa çıkardı AK Parti. Bir de esnaf emeklileri var. emekli aylığından tekrar çalışırsa %40 sosyal güvenlik destek primi kesilecek dendi. Biz CHP olarak Anayasa Mahkemesi'ne gittik ve bunu iptal ettirdik. Onu 515'e düşürdüler. Çalışan bir kişi, çalışan bir esnafın aylığından o primi niye kesersiniz? Biz bütün emekli kardeşlerimize söz veriyoruz prim kesilmesini kaldıracağız. İntibak yasasını da CHP olarak biz çıkaracağız.
9 milyon kişisiniz. İsterseniz bir siyasal partiyi tek başınıza iktidar yapabilirsiniz. Emeklilerin sorunlarından en çok söz eden parti CHP'dir, sizin sorunlarınızı çözmek emek partisinin görevidir.
Sevgili yurttaşlarım, Kurucu Genel Başkanımız ne güzel söylemiş: "Çiftçi milletin efendisidir" diye. Geldik 21. yüzyıla. Köylü şu anda milletin efendisi durumunda mı? Tefecilerin yabancı bankacıların kölesi yaptılar. Sizi yabancı bankaların tefecilerin kölesi haline getiren bu iktidarı iyi tanıyın. Sizi tekrar bu milletin efendisi yapacak olan CHP'yi de yakından tanıyın.
Gelin kucaklaşalım barışalım artık. Sizin icra dosyalarınızı, çektiğiniz acıları biliyoruz. Köylü eskiden ürününü kaldırırken bereketli olsun denirdi. Şimdi ürününü kaldıramıyor, narenciye dalda kaldı. Kimin umurunda? CHP'den başka bunu dile getiren siyasal parti kaldı mı? Sayın Başbakan, başbakan olmadan önce adım adım Türkiye'yi gezdi. Biz ÖTV'yi kaldıracağız iktidara gelince.
Köylü vatandaşlarımız da inandılar. Mazotta ÖTV'yi kaldırdılar mı? Biz söz veriyoruz. Bizim sözümüz CHP'nin sözüdür, ben söz veriyorum. Benim sözüm işçi, memur, emekli, yurtsever, halkını seven Kemal'in sözüdür. Sayın Başbakan diyor ki ÖTV'yi kaldıracağız diyorsunuz, ama parayı nereden bulacaksınız?
Benim adım Recep Tayyip Erdoğan değil, Kemal Kılıçdaroğlu, parayı bulacağım diyorsam, ben parayı bulurum: Biliyorum demokrasilerde, örgütlenme özgürlüğü var. İşçi kardeşlerim, dayak yiyen Tekel işçileri, işten atılan kardeşlerim, Anayasa'da özgürlüğünüz var ama fiiliyatta yok. Gidin bir sendikaya üye olun bakalım, ertesi gün kapının önünde görürsünüz kendinizi.
Çünkü AK Parti, doğruları söylemeyen bir partidir. Sözde Anayasa değişikliği yaptılar, iki sendikaya üye olabilecekmiş işçiler. Bir sendikaya üye olamıyorlar ki ikincisine üye olsunlar. Buna evet diyen yandaş sendikacılara sesleniyorum, işçileri satıyorsunuz. İşçilerin haklarını korumuyorsunuz, onların örgütlenme özgürlüğünü tıkıyorsunuz.
İşçinin hakkını koruyun, ondan yana olun, emekten alın terinden yana olun ki CHP de sonuna kadar sizi desteklesin.
Taşeron işçilikte grev, toplu sözleşme izin hakkınız bile olmayacak. Köle düzeninde çalışacaksınız, bütün taşeron işçilerine söz veriyoruz. Halkın iktidarında, kamuda taşeron işçiliği tarihe gömeceğiz, olmayacak bu.
Sizin de sendikanız olacak, sizin de kıdem tazminatı hakkınız olacak. 2 milyon taşeron işçisine sesleniyorum. Sizin güvenceniz, umudunuz CHP olsun. Sadece bunu mu yapacağız hayır. 4-C ucubesini de kaldıracağız. Hiç bir hakkın yok, köle düzeninde çalış. Yeri gelince özgürlük, demokrasi diyoruz ama uluslararası çalışma örgütünün kurallarını yeri gelince ters yüz ediyoruz. Onları hukukun içine yerleştirmek CHP'nin görevi olacaktır.
Hepimiz çoluk çocuk sahibiyiz okula gönderiyoruz. Çocuklar çocukluklarını yaşamıyorlar. Dershaneye okula eve bir üçgen var. Çocuk oyun dahi oynayamıyor, hayatı test olarak tanıyor, sorgulamıyor. Düşünmeye zamanı bile yokki, at yarışlarına döndürdük çocuklarımızın eğitimini.
Bakan değişiyor, politika değişiyor, çünkü partinin politikası yok. Böyle bir anlayış olabilir mi? Eğitimi çağdaş anlamda yeniden yapılandıracağız. Çocuk çocukluğunu yaşayacak. Sınav maratonları olmayacak. Alieler dershaneye mahkum edilemeyecek. Türkiye'nin sorunlarını düşünen bir gençlik yetiştireceğiz.
Bir eğitim kurumumuz vardı. Sınavları o yaparsa doğru yapar diyorduk. Bunlar geldi onu da batırdı. KPSS yaptılar, onlar da çalınmış, birilerine gittik. Bunların başka işi yok mu? Her şeyi yandaşlara teslim etmek ve bunu yaparken de kendilerini haklı göstermek gibi bir becerileri var. Halkımıza gerçekleri göstermeliyiz.
Üniveristelerimiz, umudumuz geleceğimiz, çağdaş Türkiye'nin geleceği. Ne durumda? Referandum yapıldı, Üniversitelerimiz konuştu mu? Bir ülkenin Anayasası değişir de üniversitelerimiz konuşmazsa, o ülkeyi çağdaş modern özgürlükçü bir ülke olabilir mi acaba? Karabasan gibi çökeceksiniz, üniversiteleri konuşturmayacaksınız, öğrencileri coplayıp susturacaksınız, ve ondan sonra çıkıp yaptığınız eylem için özür dilemek yerine onu savunacaksınız.
Öğrenci kendi çıkarı için değil ülkesinin çıkarı için mücadele eder. Suskun üniveriste olur mu, Başbakanın önünde tespih gibi izilmiş üniversite rektörleri olur mu? Bu ayıbı kaldıracağız. Üniversite sadece adı değil , üniversiteyi üniversiteyi yapan özgürlüktür, bilimdir, kendi gençliğidir, onun donanımıdır. Ama ses çıkarma, otur yerine, konuşma, yürüyüş yapma, eylem koyma, otur ses çıkarma, dersini çalış, sınava gir, zaten orda da torpil var. Bu anlayış mı üniveriste? Bütün üniversiteler söylüyoruz ve gençliğe söz veriyoruz, YÖK denen ucubeyi kaldıracağız? Biz daha 1402'likleri unutmadık.
Yüreğimizin bir yerinde sızı olarak duruyor. 12 Eylül'le hesaplaşacaktır bunlar. YÖK'ü niye kaldırmıyorun, sana destek veriyoruz. Ama kaldıramazlar, daha ünviersitleri de köleleştirecekler. Bilimsel özerklik gelecek, üniveristeler kendi dekanlarını seçecekler. Üniversitenin yöneticileri gidip Maliye Bakanlığı'nın kapısında acaba para alabilir miyiz? diye dilenci konumuna sokulmayacak. Mali özerklik de getireceğiz. Harçlar, aile üzerine büyük bir yük.
Türkiye ağır ağır faşizme doğru gidiyor. Daha önce de söyledik bunu. Tek parti iktidarına doğru gidiyor. Ben her şeyi çözdüm bir tek CHP'yi çözemedim diyor. Burayı çözemezsin sayın Başbakan burası Türkiye'nin teminatıdır. Unutmayın, hiç bir baskı, hiç bir güç bizi halka ulaşmaktan engel kılamaz. Halkla birlikte gücümüzü göstereceğiz ve bu düzeni yıkacağız.
Halka yakın, hesap veren dürüst bir siyaseti beraber kuracağız. Üniversitelere geri dönüyoruz. Harçları da kaldıracağız. Arkadaşlarımız çalıştı, bütçedeki rakamlara baktık ve inandık ki halkın iktidarında harçlar kaldırılabilir. Sadece bununla mı yetineceğiz? Hayır.
18 yaşında gencimiz idam ediyoruz. Ama üniversiteye gelince öğrenciye yönetimde söz ve karar alma sürecinde söz vermiyoruz. Biz söz veriyoruz, üniversite yönetiminde gençlerin de söz hakkı olacak, karar alma sürecinde yetki sahibi olacak. Ve biz 10 yıllardır çözülemeyen öğrenci yurdu sorununu da çözeceğiz. En geç 2 yıl içinde hiçbir öğrenci benim yurdum nerede diye dert edinmeyecektir.
TOKİ'ye görev vereceğiz. Bütün üniversite kampüslerinde 1'er ikişer kişilik odalar olacak. Çocuğunu üniversiteye gönderen anne bana nerede kalacak diye bir tasa içinde kalmayacak. Yani gencimizi karanlık noktalardan kurtarmak da CHP'nin görevi olacaktır.
12 Eylül'de bir referandum yapıldı %58 evet çıktı. Bu referandum br toplumsal uzlaşmanın olmadığını gösteriyor. CHP olarak biz özgürlükçü çağdaş bir Anayasa için kollarımız sıvadık. Şimdiden çalışıyoruz, iktidara geldiğimizde göreceksiniz 12 Eylül'ün izlerinin tamamen silindiği, yargı bağımsızlığının sağlandığı bir Anayasayı toplumsal uzlaşmayla yeniden yapacağız.
Hukukun üstünlüğünü sağlıyoruz deyip, kendilerini hukukun üstüne çıkaranlara izin vermeyeceğiz. Ve biz yargı bağımsızlığı yanında bir şey daha yapacağız, özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız. Eski DGM mahkemeleri bunlar. Savcısı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti mahkemeleri bunlar. Askeri Yüksek İdare Mahkemelerini de kaldıracağız. Çünkü biz inanıyoruz ki bizim yaptığımız Anayasada yargı siyaset değil, adalet dağıtacaktır.
Bunlar Anayasayı değiştirdiler, 12 eylül'ün izlerini sileriz dediler. 12 Eylül darbecilerinden hesap soracağız dediler, ama onları ağırladılar, önlerinde düğmelerini iliklediler. Bunlar 12 Eylül'de bedel ödediler mi? Bizim partimiz kapatıldı, yöneticilerimiz hapse atıldı. Analarımız ağıt yaktı: "Ankara ah Ankara bu yara başka yara, 17 yaşındaydı kıyılır mı Erdal'a" bunlar 12 Eylül'de yaşadığımız acılarımız sömürdüler. Hiçbir şey ağırıma gtmiyor da birilerinin çektiği acıyı birilerinin sömürmesi ağırıma gidiyor.
Sen ne bedel ödedin? Birileri gitti postal yaladı. Gencecik fidanlar idam edilirken. Metriste, Diyarbakır'da işkenceler olurken sen yeşil kuşak projesinin nasıl hayat geçiririm diye çaba harcamıyor muydun? Mamak'ta acıları unutur muyuz diyorsunuz siz? Onlar bu acılarımızı sömürürken o dönem orada bu acıları yaşayanlar şunları söylüyordu "Ekilir ekin geliriz, ezilir un geliriz, bir gider bin geliriz" diyorlardı.
Ve biz bütün baskılara direndik, acı bedeller ödedik, bu tolpum ödedi. O acı bedelleri, o acı bedellerin bedel ödemeyenler tarafından sömürülmesi ağrıma gidiyor. Kim oluyorsun sen 12 Eylül faşizminden hesap soracağım diyorsun. Milleti kandırdın, nerede bu darbeciler? Biz milyonlarla yürümeye alışkınız, yürümek zorundayız. Halkı kucaklamak zorundayız. Beraber, eğer biz binlerce geleceksek beraber çalışacağız.
Bir şey daha yapacağız insan olmanın inançlı olmanın ülkesini sevmenin bir yolu da vasiyetlere sahip çıkmaktır. Kişi öldü ama onun bıraktığı vasiyet, onun yakınları tarafından titizlikle yerine getirilir.
Bizim bir kurtarıcımız vardı; Mustafa Kemal Atatürk. O, yedi düvele savaş açtı. Eğer bugün bu ülkenin minarelerinde ezan okunuyorsa dönüp baksınlar Mustafa Kemal'in yüceliğine. Onun vasiyetini 12 Eylül'cüler çiğnedi. TDK'yi ve TTK'yi kapatıp birer devlet kurumu haline getirdiler.
Bunu Mustafa Kemal'in partisi, halkın partisi düzeltecek. Vasiyete, hukuka sahip çıkacağız. Yeni bir Anayasa, demokratik, güçlü hak ve özgürlükleri koruyan ve güvence altına alan çağdaş bir Anayasa yapacağız.
Sadece bunu mu yapacağız? Hayır. Size söz veriyoruz. Kapatılan Öğretmen Derneği'nin mallarını da aynen iade edeceğiz.
12 Eylül'cülerin yaptığı yasalardan biri de siyasi partiler yasasıdır. Bu yasa Türkiye'de demorkasinin önünü tıkamıyor mu? Hangi milli iradeden söz ediyor Recep bey? Sen liste yapıyorsun, partiler liste yapıyor, vatandaş oy veriyor.
Oy veriyor vatandaş, efendim milli irade tecelli etti... Bu milli irade değildir. Milletvekilini vatandaş kendisi seçecek, halkın partisinin sözü! Yani bizim vatandaşımız kendi milletvekilini seçemiyor mu? Halkın iradesi parlamentoya yansıyacak. Size söz o Siyasi Pariler Yasası bu günkü lider sultasını yarattı.
O sultayı da yıkacağız. Lider sultası olmayacak. Her vatandaş kendi milletvekilini seçecek ve yeri geldiğinde o milletvekilinden hesap soracak. Daha önce söylemiştim bir daha söylüyorum. Bizim iktidarımız da % 10 seçim barajı ucubesine de son vereceğiz.
Yapılan anketler var. Her iki yurttaşımızdan birisi son 3 yılda yolsuzlukların arttığını söylüyor. Türkiye'nin en temel sorunlarından birisi budur. Demorkasi mi istiyorsunuz, temiz siyaset, hesap sorulmasını mı istiyorsunuz? Gelin CHP'ye. Size söz veriyorum. Temiz siyaset bizim de arzumuz, ahlaklı siyaset bizim de arzumuz. Hesap vermek bizim görevimiz.
CHP iktidarında siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Siyasete ahlakı getireceğiz. Türkiye'de bir çocuk doğduğu andan itibaren ölünceye kadar vergi verir. Su içerken, süt içerken, hastaneye giderken, telefonda konuşurken, otobüse binerken, hep vergi ödersiniz. O zaman demokrasi istiyorsanız benim ödediğim vergiler nereye gidiyor diye soru sorma hakkınız var.
Bu hakkı kullanın diyorum! Siyasi Ahlak Yasası'nı çıkaracağız diyor ama bir şey daha yapacağız seçimle gelen her milletvekili mal varlığını internet sitesine koyacak. Alınteriyle kazanılmış paradan herkes onur duymalı. Bu ülkeye temiz, dürüst siyaseti getireceğiz.
Biz bunu nasıl getireceğiz biliyor musunuz? Halkın iktidarında parlamentoda bir komisyon daha kuracağız. Kesin Hesap komisyonu. Bir yılın sonunda bütçe kaynaklarının nereye kullanıldığının sorulması lazım. Bunu soracağız. Komisyonun başkanı da anamuhalefet partsinden birisi olacaktır.
Bunun da sözünü veriyoruz. Bizim verilmeyecek hesabımız yok. Vatandaştan aldığımız 5 kuruşun dahi hesabını vermek bizim için onurlu bir görevdir. Siyasetin finansmanını da temizleyeceğiz. Kara parayla siyaset olmaz. Benim dışarda param varsa sizin olsun diyordu ya, senin kara parana da, haram parana da bizim ihtiyacımız yoktur!
Bu dokunulmazlıklar 21. yüzyılın Türkiye'sine yakışmıyor. Bu ayıbı kaldıracağız. Bu dokunulmazlığı, kürsü dokunulmazlığıyla sınırlandıracağız. Konuşuyorsan düşünüyorsan hay hay, ama çalıp çırpmaya son vereceğiz. Sen köşeyi dön diye değil, millete hizmet et diye millet seni vekili yaptı.
Güneydoğu sorunu çözülmüyorsa kabahat siyaset kurumundadır. Duymazalıktan gelmesi, asker ne istediyse verdik demesi, işi baştan savmaktır. Bu konuda en tutarlı, en doğru düşünceyi üreten parti CHP'dir. Baştan beri 1989'da raporumuz yazdık. Şimdi yeniliyoruz raporu. Toplumsal uzlaşmayla, kardeşçe çözeceğiz.
Cumhuriyet değerlerine sahip çıkarak yapacağız. Lozan tapu senedimizdir, o senetten yola çıkarak çözeceğiz. Yurttaşlık hukuku çerçevesinde, insan hakları, özgürlük, barış ve ekmek keseninde biz bu sorunu çözeceğiz. Türkiye'nin bin bir sorunu varsa CHP'ninde bin bir çözümü vardır.
Bu çözümleri hayata geçireceğiz. Biz Güneydoğu'ya gidip sizlere modern hapishane yapacağız demeyeceğiz birileri gibi. Güneyden de, kuzeyden de, doğudan da, batıdan da, orta anadolu'dan da oyunlar izledik. Bu renkler, bu oyunlar, bu insanlar bizim! Sorun varsa sorunu çözmek de bizim görevimizidir o zaman.
Cumhuriyetin değerlerine, yurttaş haklarına, insan haklarına sahip çıkarak demokrasi ekseninde bu sorunu çözeceğiz. Fıratın doğusu da bizim, batısı da bizim, Rojin de bizim Agop da bizim, Berivan da bizim, Hanak da bizim. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşlarıyız, ulusal kurtuluş savaşını berber verdik.
Siyasetçinin görevi ayırmak değil, toplumu kaynaştırmaktır. Kimlik temelinde siyaset yapmayacağız, inanç temelinde siyaset yapmayacağız. O 19. yüzyıl poltikaları. İnsan temelinde siyaset yapacağız. Ne diyordu parti büyüklerimiz? Önce insan diyorlar.Önce insan diyeceğiz!
12 Ağustos 2005 sayın Başbakan Diyarbakır'da mitingde konuşuyor. Diyarbakırlı bir genç biz fabrika istiyoruz diyor, Başbakan duymazlıktan geliyor, bir daha, bir daha söylüyor. Başbakan dönüp ona şunu söylyor, biz buralara fabrika yapmayacağız, bedavacılığa alışmayın diyor.
Kim farika yapacak o insanların dertleriyle uğraşacak kim istihdam yapacak? Sen gidiyorsun oraya fabrika değil hapishane sözü veriyorsun. Kimse gitmezse devlet olarak biz gideceğiz ve fabrika kuracağızi istihdam yaratacağız. Özel sektörü de özendireceğiz.
Orada mayınlı araziler var değli mi? Onlar temizlendikten sonra Cumhuriyetin en büyük toprak reformunu yapacağız. Topraksız köylüye toprakları dağıtacağız ve oralar modern tarım işletmesi olacak. Biz, sizin etnik kimliklerinize saygılıyız, herkesin şerefidir, kimsenin itiraz etmeye hakkı yok.
İnançlarınıza da saygılıyız. Biz 3. yoluz! Etnik kimliğe inançlara saygılı, insan odaklı, sosyal devlete dayalı halk partisiyiz biz. Bizi kucaklayın. Etnik kimlikleri inançları sömürmüyoruz. Dertlerini çözmeye hazırız, onun için 3. yoluz. Hangi derdin varsa çözmek boynumun borcudur ama 19. yüzyıl poltikalarına kimse arka çıkmasın.
Bizim amacımız Türkiye'yi içeride çağdaş yapmak, dışarıda da güçlü kılmaktır. 2023'ün Türkiyesi, yani cumhuriyetin 100. yılında kendi bölgesinde ön güçlü faktör olabilmeli. Daha sağduyulu, daha dengeli ülkelerin muhatab olduğu gerçeği bilinciyle yola çıkıp öyle politikalara yönelmeliyiz.