Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen işlemlerde, 'ifadelerin gizlendiği, eksiklikler bulunduğu, bazı soruşturma mekanizmalarının işletilmediği, kasıtlı olarak eksik soruşturma yapılarak olayın kapatıldığı' şeklinde basın organlarındaki yorumların devam ettiğini belirten Başok, bu nedenle yazılı açıklama yapma gereği duyulduğunu belirtti.
Başok'un açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
''Başsavcılığımızca kamuoyunda tartışmalara sebep olan soruşturma ve bu soruşturma ile doğrudan bağlantılı olup tartışmalar sırasında parça parça değinilenler de dahil olmak üzere dört ayrı soruşturma yürütülmüştür. Bunlardan birisi sanığın mahkumiyeti ile, birisi kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlanmış, birisi yargılama, sonuncusu da soruşturma aşamasındadır.
Büyükşehir Belediye Başkanlığının 25.06.2007 tarihinde H.A.H. ile ilgili suç duyurusunda, H.A.H isimli şüphelinin Kayseri Büyükşehir Belediyesinde çalıştığı, bazı şahıslardan çeşitli vaatlerle yasal dayanağı ve kendileriyle ilişiği bulunmayan paraları tahsil edip kendine mal ettiği, konuya ilişkin idari soruşturmanın devam ettiği, idari soruşturmanın tamamlanmasının ardından müteakip dosyanın ibraz edileceğini tarafımıza bildirmiştir. Adı geçen şahsın belediyeye ait tahsilat fişlerini ve resmi mührü kullanması sebebiyle suç duyurusunda bulunulmuş, evrak aynı tarihte başsavcılığımızın 2007/17518 soruşturma numarasına kaydedilmiş ve otomatik tevzi yoluyla bilahare soruşturmayı yürütecek olan Cumhuriyet Savcısına tevzi olunmuştur.''
Hamurcu'nun tutuklanması istemiyle 18.07.2007 tarihinde mahkemeye sevk edildiğini ve aynı tarihte tutuklanmasına karar verildiğini kaydeden Başsavcı Başok, şöyle devam etti:
''Hacı Ali Hamurcu hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesine dava açılmış, yargılama sonunda 03.01.2008 tarihinde Hamurcu'nun eylemleri sabit görülerek birden fazla dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyet kararı verilmiştir.
Bu hüküm, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay tarafından, mahkemece karar verilmesinden sonra yürürlüğe giren ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen yasa değişikliği uyarınca yeniden değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle dolandırıcılık suçları yönünden bozulmuş, bu aşamada resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hüküm onanarak kesinleşmiş, bozmaya uyularak tekrar yapılan yargılama sonunda 10.10.2008 tarihinde dolandırıcılık eylemleri açısından sanığın mahkumiyetine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş, bu son karar da temyiz edilmesi üzerine Yargıtay tarafından 02.07.2009 tarihinde onanmak suretiyle kesinleşmiştir.''
''Avukat Yakup Erikel hakkındaki şantaj iddiasına ilişkin soruşturma devam ettiği sırada, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Vekili Başsavcılığımıza verdiği 03.11.2008 tarihli dilekçe ile, dilekçe ekinde fotokopisini ibraz ettiği ve müvekkillerinin imzaları taklit edilerek düzenlenmiş olduğunu belirttiği 10.000.000.YTL bedelli sahte senet ileri sürülerek müvekkillerinden menfaat temin edilmeye çalışıldığından bahisle şantaj ve resmi belgede sahtecilik suçlarından Hacı Ali Hamurcu isimli kişi ve tespit edilecek diğer şüphelilerden şikayetçi olduklarını bildirmiştir.
Yapılan soruşturma sonunda 15.04.2009 tarihinde, sahte olduğu iddia edilen söz konusu senedin resmen tahsile konulmadığı, aynı senet ile ilgili olan ve avukat Yakup Erikel hakkında yürütülen soruşturmada da bütün aramalara rağmen senet aslının elde edilemediği, bu sebeple resmi belgede sahtecilik suçu açısından delil bulunmadığı gibi bu soruşturmanın şüphelilerinin şantaj suçunu işlediklerine dair kamu davası açmayı haklı gösterecek yeterlilikte delil ve emare elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak, bu yılın Mart ayında Hacı Ali Hamurcu isimli kişinin bir başka suça teşebbüs ettiği iddiası sebebiyle İstanbul'da yakalanması sonrası yapılan soruşturma sırasında avukat Yakup Erikel'in evinde yapılan aramada şikayete konu 10.000.000.00 YTL bedelli ve sahte olduğu iddia edilen senet aslının ele geçirildiğinin öğrenilmesi üzerine, tarafımızca 25.03.2010 tarihli yazı ile yukarıda açıklanan soruşturmanın yeniden ele alınarak ortaya çıkacak duruma göre gereğinin takdir ve ifası istenilmiştir.
Bunun üzerine bütün ilgililerin gerek huzurda alınan yazı ve imza örnekleri, gerekse farklı tarihlerde değişik işlemlerde kullandıkları samimi yazı ve imza örnekleri temin olunarak bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bu inceleme sonunda diğer deliller de birlikte değerlendirilerek sahtecilik eyleminin İstanbul Üsküdar'da işlendiği sonucuna varılıp evrak 30.11.2010 tarihinde suç yeri itibariyle Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.''
Başok, açıklamasını şöyle tamamladı:
''Bütün bunlara ek olarak belirtmek gerekir ki gerek bu soruşturmalara konu olan olaylar ve iddialar hakkında soruşturmalarda elde edilip değerlendirilenler dışında delil olabilecek bilgi ve belgelerin, gerekse bu soruşturma ve işlemlerde görev alıp da haklarında soruşturma yapmak yetki ve görevi başsavcılığımıza ait olan kişiler hakkında, suç işlediklerine dair bilgi ve belgelerin ibraz edilmesi halinde yasal gereğinin takdir ve ifa olunacağından şüphe duyulmamalıdır.
Öte yandan, yürüttükleri soruşturma ve davaların hemen her aşamasında kendilerine yasalarla tanınan yargısal takdir yetkisini kullanan yargı mensuplarının, bu yetkilerini hukuka aykırı hangi saik ve amaçlarla kötüye kullandıklarına dair bilgi ve belgelerin iletilmesi halinde merciince gereğinin yapılacağı da şüphesizdir.''