Çelik, 3 saat süren AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kürtçenin tabu olduğu bir dönemden bugünlere gelindiğini anlatan Çelik, bu adımları atan hükümetin Başbakanına teşekkür edilmesi gerektiğini söyledi. Çelik, şöyle devam etti: ''Ama bu tartışmaların temel iki sebebi var. Birincisi bu özellikle malum parti, bir mağduriyet havası oluşturarak bölgede daha avantajlı hale gelmeye çalışıyor. İzmir'deki konuşmasıyla ilgili soruyu yanıtlayan Çelik, ESİAD'ın davetlisi olarak gittiği İzmir'de bir konferansa katıldığını, burada bir soruyu verdiği yanıtta kullandığı ifadelerin ''birileri tarafından sağa-sola çekildiğini'' kaydetti.
Hüseyin Çelik, ''Wikileaks'teki iddialarla ilgili AK Parti'nin yürüttüğü çalışmanın tamamlanıp tamamlanmadığına'' ilişkin soruya, ''O çalışma tamamlanmıştır, önümüzdeki MYK'ya getirilecektir. Genel Başkan Yardımcımız Abdulkadir Aksu başkanlığında yürütülen bir çalışmaydı. Hükümetten diğer bazı arkadaşlarla da görüşmeler yapılarak bir sonraki MYK toplantısına nihai bir rapor sunulacaktır'' karşılığını verdi.
Çelik, bir soru üzerine BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın açıklamalarını değerlendirirken, ''Bu malum parti bir mağduriyet havası oluşturarak, bölgede daha avantajlı bir hale gelmeye çalışıyor'' dedi.
Hüseyin Çelik, Demirtaş'ın sözlerinin ''şık olmadığını, kaba düştüğünü'' ifade ederek, şöyle konuştu:
''Sayın Başbakanımız, vahdetin de tevhidin de şirkin de Türkiye'de en iyi bilenlerden birisidir. İnsanlar farklı farklı insanlar olarak yaratıldığı gibi kavimler olarak da yaratılmıştır. Sayın Başbakan önceki gün konuşmasında çok net bir şekilde vurguladı. Farklı kavimlerin varlığını kabul etmek ve onlara saygı duymak, insanlığın da inancımızın da gereğidir.
Elbette insanlar birey olarak farklı olduğu gibi etnisite olarak da farklıdırlar. Tüm bu farklılıklara saygı duymak, onları olduğu gibi kabul etmek, onların örf ve adetlerine saygı duymak onların kültürüne saygı duymak, onların kendileri olarak ve kendileri kalarak hayatlarını sürdürmelerini sağlamak, elbette insani bir görevdir, devletlerin de görevidir. Biz çokluk içinde birliği savunuyoruz. Buna tarihi geçmişimiz için de kesret için de 'vahdet' deniyor. Çokluk içinde birlik, en demokratik olan duruştur. Farklılıklar olacaktır.''
Gökkuşağında renklerin olacağını, renklerin biribirine dönüşme mecburiyeti olmayacağını ifade eden Çelik, ''Halıdaki renkler ayrı ayrı olacaktır ama kimse halıyı makası alıp parçalayamayacaktır'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın önceki günkü söyleminden ''Türkçülerin'' ve ''Kürtçülerin'' rahatsız olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:
''Sayın Başbakan, 'Türkçü' ve 'Kürtçü' diye karşı olduğunu net bir dille ifade etmiştir ama Türkler ve Kürtler, Kürtçüler ve Türkçüler değil, Sayın Başbakanın bu söyleminden hoşnut olmuşlardır, memnun olmuşlardır. Esas ülkemizde kardeşliğimizi, barışı farklılıklara rağmen ülkede huzur içinde bir arada yaşamayı temin edecek olan da budur. Farklılıklar elbette kabul edilmelidir ama farklılıkları ön plana çıkararak farklı emeller beslemek demokratiklik olarak ifade edilemez.
Doğu ve Güneydoğu ile ilgili hükümetimizin yaptıklarını ve tabu olan meselelere neşter atmasını kamuoyu takdir ve destekle izliyor. OHAL'i bizim hükümetimiz kaldırmıştır. Faili meçhul cinayetlerle anılan bölgemizde bunlar olmadığı gibi, eski faili meçhullerin aydınlanması sağlanmaktadır. Memlekette hakim olan derin devlet, onların uzantısı çeteler çökertilmiştir, onlardan hesap sorulmaktadır. Aslında demokrasi gibi kaygısı olan bütün halkların kardeşliği gibi kaygısı olan bütün insanların Sayın Başbakan'a ve hükümetine bu manada teşekkür etmesi gerekiyor. Kötü muamele ve işkence Türkiye'nin gündeminden çıkmıştır.''
Kürtçe kanal açıldığını, üniversitelerde Kürtçe lisans ve lisansüstü eğitim konusundaki çalışmaları da anlatan Çelik, bunlardan rahatsızlık duyanların olduğunu kaydetti.
MALUM PARTİ
Çok masum talepler ileri sürdükleri halde bunların yansıma bulmadığını, karşılık bulmadığını iddia ederek halka gideceklerdir. Bu aşırı söylemler, bu marjinal çıkışlarla bir taraftan da diğer uçtaki siyasi parti, barajın altından kurtarılmaya çalışılıyor. Bunun özellikle halkımız tarafından çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Başbakanımız niyetler ve varılmak istenen hedeflerle ilgili çok aydınlatıcı bilgileri önceki gün verdi.''
İZMİR İLE İLGİLİ SÖZLERİ
Çelik, ''Şunun altını çizmek isterim; İzmirliler ile ilgili olarak İzmir halkına söylenmiş bir ifadem asla yoktur. İzmir'in hak ettiği mahalli yönetime kavuşamamasından dolayı eleştirilerim özellikle CHP'li belediyelere ve onların yöneticilerine yönelik söylenmiş olan sözlerdir'' dedi.
Çelik, şöyle devam etti:
''İzmir için 'nur topu gibi çocuk' ifadesini kullandım. Bunu bakımlı olması, iyi giyimli olması gerektiğini, İzmirli'ye de yakışanın bu olduğunu söyledim. Bunu sağa sola çekerek, oradaki yönetim zaafını, oradaki kusur ve eksiklikleri birileri örtmeye çalıştı ve çok büyük bir sahil ve deniz potansiyeline sahip olmasına rağmen denizden yararlanamayan İzmir'i kamufle etmeye çalıştılar.''
Kayseri Büyükşehir Belediyesiyle ilgili önceki gün yeni bir iddia daha ortaya atıldığını anımsatan Çelik, şöyle konuştu:
''Şu anda içeride olan müfteri, güya demiş ki 'şuradaki binaya, şuradaki LPG istasyonuna kirli ilişkilerle ruhsat verildi, yanında da 9 katlı bir bina var, orada da bir market, düğün salonu ve restoran var' demiş. CHP'li bir milletvekili de bununla ilgili bir basın toplantısı yaptı. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığımız bunu da net bir dille yalanladı. Orada 9 katlı dedikleri bina, bodrum ve iki kattan ibaret olan bir market binasıdır, arkadaki binayla birlikte 9 katlı göründü galiba. Bu da fos çıktı, yalan çıktı.
Yalan üzerine bina inşa etmek, bu iddianın sahibini kesinlikle utandırır. Birisiyle ilgili bir iddia ortaya atacaksanız sağlam bir delilinizin olması lazım. Malesef CHP bu Kayseri meselesinde çakmıştır, çuvallamıştır. Bu iddiaları gündeme getiren milletvekillinin de Mecliste onlarca dosyası vardır. Karşılıksız çek keşide etmekten ve onun bunun hakkını yemekten dosyaları vardır ama bu konu bir kere ortaya atıldı. Yenilen pehlivan yenilgiye doymaz şeklinde bu mesele kaşınmaya devam ediyor.''