Türk çimento sektörünün 100. yılı dolayısıyla Yapı Ürünleri Üretici Federasyonu tarafından İstanbul'da düzenlenen ''Türk Ekonomisi ve İnşaat Sektörü'' konulu toplantıda konuşan Şimşek, 2009 yılında ortalık toz dumanken Türkiye'nin temelinin sağlam olduğunu söylediklerini ifade etti. Enerji konusunun önemli olduğunu yineleyen Şimşek, şöyle devam etti: ''Düşük faiz konut sektörüne, yapı malzemesi sektörüne verebileceğimiz en büyük destektir'' şeklinde konuşan Şimşek, Türkiye'nin demografik yapısının, bu sektörün çok çok daha ileri noktalara gelmesi noktasında elverişli olduğunu anlattı. Şimşek, şöyle konuştu: Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin geçen yıl ''süper bir performans'' gösterdiğini kaydeden Şimşek, şu görüşleri dile getirdi: Şimşek, Gelir Vergisi Reformu'yla ilgili, ''Fakat seçim nedeniyle muhtemelen bu dönemde gündeme gelmeyecek. Ama bundan sonraki dönemde tabii ki Gelir Vergisi Reformu'nu inşallah Meclisimize taşıyıp uygulamaya koyma imkanımız olacak. Gelir Vergisi Reformu üzerine çalışmalar vardı. Önümüzdeki dönemde onları devam ettireceğiz'' şeklinde konuştu.
Nükleer santrallerle ilgili çabalarının uzun vadede Türkiye'yi rekabetçi bir konuma getirme amaçlı olduğunu vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin rüzgarını, güneşini, suyunu enerjiye dönüştürme çabaları bulunduğunu, enerjinin, bir gecelik sonuç alınabilecek türden bir konu olmadığını söyledi. Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Aslında sizin sektör için bir niş, özgün alanlar var. Türkiye'de enerji verimliliği konusu çok ciddi bir sorun. Bir kentin gece resmini çekerseniz, evlerin büyük bir kısmının dışarıyı ısıttığını, doğru düzgün yalıtımın, izolasyonun olmadığını görürsünüz. Bu sizin sektör için büyük bir fırsat.
Bu alan çok önemli. Belki bizim bu alanı daha fazla ön plana çıkartmamız lazım, teşvik etmemiz gerekiyor. Çünkü cari açık önemli ölçüde enerji kaynaklı... Şu son 8 yıla bakın, enerjiyi dışarıda tutun. Açık verdiğimiz yıllar istisnadır. Fazla verdiğimiz yıllar çoğunluktadır. Ama enerjiyi bir kenara bırakamıyoruz. Ülkenin var olan kaynaklarını bir teorik potansiyel alan olmaktan çıkartıp gerçeğe dönüştürüyoruz. Bu konuda hükümetimiz çok ciddi adımlar atmıştır. Devletin bütün çekmecelerindeki bütün projeleri özel sektöre devrettik. Özel sektör şu anda onları yapıyor, bitiriyor.''
EN BÜYÜK RİSK
''Dünya enerji fiyatlarının yükselmesi tabii ki maalesef global anlamda karşı karşıya olduğumuz en büyük risk. Niye? Çünkü global emtia fiyatlarının, özellikle petrol ve benzeri ürünlerin fiyatlarının artması demek aslında Türkiye açısından sadece büyük bir cari açık anlamına gelmiyor. Aynı zamanda daha yüksek bir enflasyon, bir anlamda daha yüksek bir risk primini beraberinde getirebiliyor. Hatta daha düşük büyümeyi beraberinde getiriyor. Çünkü cari açığınız olmazsa net ihracatın büyümeye katkısı eksi olmaz, artı olur.
Şu son birkaç çeyrektir Türkiye ekonomisine bakın; Türkiye'nin dünya ile olan dengesi bu kadar büyük bir açık içinde olmasaydı inanın Türkiye'nin büyümesi Çin'in çok çok daha üstünde olurdu. Çünkü net ihracatın büyümeye etkisi eksi... Yani bu nötr olsa Türkiye 2010'da yüzde 10'lardan çok daha hızlı büyümüş olurdu. Fakat bu aşılamaz bir konu değil. Biz katma değeri yüksek, bilgi, teknoloji yoğun ürünlere geçtikçe, enerjiyi daha verimli kullandıkça inanıyorum ki Türkiye orta, uzun vadede bu sorunu çok daha idare edilebilir seviyelere çeker.''
BAZI BAKANLIKLAR PARALARI İADE ETTİ
"2010 yılında herhalde bir ilktir, bilemiyorum, geçmişte olmuş mudur? Bir çok icracı bakanlık sonradan verdiğimiz ekstra imkanların tamamını kullanamadı.
Binali Yıldırım, Veysel Eroğlu ilk defa paranın bir kısmını bize iade etmek zorunda kaldı. 2009 yılı sonunda Meclisimiz bütçeyi kabul etti. Biz orada 50 milyar liralık açık öngörüyorduk, milli gelire oran olarak da yaklaşık yüzde 4,9 oranında bir açık öngörüyorduk. Fakat Ekim ayı itibariyle baktık ve açığın çok altında kalacağız, imkanlarımız beklenenin ötesinde bereketli bir yıl, imkanlarımız çok... Biz Ulaştırma Bakanlığı'na sadece karayolu için 3 yerine 10,5 milyar lira imkan sağladık. Diğer alanlara da ciddi şekilde kaynak ayırdık. Ona rağmen yılın sonuna doğru baktık ki, Ekim ayında ortaya koyduğumuz hedefin de çok altında kalacağız. Onun için hiçbir sorunu 2011 yılına bırakmadık. Çok şanslı bir Maliye Bakanı'yım herhalde... İlk defa inanılmaz şekilde 2010 yılında hem hedeflerimizin çok ötesinde bir bütçe dengesi tutturduk hem de ülkenin bir çok ihtiyacını karşılayacak ekstra imkan sağladık. Onun ötesinde 2011 yılına da hiç bir sorunu ötelemedik. 2011 yılının yükünü aşağıya çekecek, 2011'deki hedefleri tutturmamıza yardımcı olacak bir sürü adım attık.''
REFORMLAR AŞILACAK
''Bu yıl belki geçen yılki performansı göstermeyebilirler ama yine de güçlü büyüme süreci devam edecek. Dünya ekonomisine baktığım zaman 2011 yılı için oldukça ümitliyim. Yüzde 4,5-5 arası bir büyüme muhtemeldir. Bu da aslında potansiyel büyümenin biraz ötesinde bir büyüme, güçlü bir büyüme... Hele bir de istihdam yaratmaya başlarsa, ondan sonraki yıllara ilişkin de beklentilerimiz iyileşir.''
Şimşek, dünya ekonomisinin güçlü hale gelmesinin, risk iştahını artıran bir faktör olduğunu ve bunun Türkiye'nin lehine bir durum yarattığını belirterek, böylece yeniden doğrudan yatırımların canlandığı bir döneme geçileceğini ve Türkiye'ye olan ilginin artarak devam edeceğini söyledi. Şimşek, ''2011 yılı ve sonrasına baktığımızda, yeter ki doğru politika çerçevesini koruyalım, yeter ki bu ülkede siyasi istikrar korunsun, ben şuna inanıyorum Türkiye var olan bazı makro ekonomik yapısal reformlarını çok hızlı bir şekilde aşacaktır'' dedi.
GELİR VERGİSİ REFORMU