Coğrafi konumu nedeniyle deprem, toprak kayması, su baskını gibi doğal afetlerin yanı sıra yangın, hırsızlık gibi risklerin yaşandığı Türkiye'de bulunan yaklaşık 13 milyon konut 2009 yılında büyüklüğü 1.1'in üzerinde 8 bin 783 depremle sarsıldı. 13 bin 785 yerleşim birimi deprem, toprak kayması, su baskını gibi doğal afetle karşı karşıya kaldı. Yine 2009 yılında, 72 bin 110 konut hırsızlar tarafından "ziyaret" edildi. Türkiye'de 35 bin 570 yerleşim biriminin yüzde 38.75'i deprem, su baskını, toprak kayması gibi doğal afetlerden birini ya da bir kaçını yaşamış bölgelerden oluştu. 2009 yılında 13 milyon konutun bulunduğu Türkiye'de büyüklüğü 1.1'in üzerinde 8 bin 783 deprem meydana geldi. Aynı yıl, 72 bin 110 konut hırsızlar tarafından "ziyaret" edildi. Son dört yılda hırsızların ilgi alanına giren konut ve işyeri sayısı ise 465 bin 701'e ulaştı. Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre, 2009 yılında Türkiye ve yakın çevresinde büyüklüğü 1.1'in üzerinde toplam 8 bin 783 deprem meydana geldi. Diğer bir ifadeyle, Türkiye her gün ortalama 24 kez, değişik büyüklükteki depremlerle sarsıldı. Söz konusu dönemler içinde 5 bin 8 yerleşim birimi heyelan, bin 303 yerleşim birimi kaya düşmesi, 2 bin 330 yerleşim birimi su baskını, 3 bin 858 yerleşim birimi deprem, 437 yerleşim birimi çığ, 849 yerleşim birimi de diğer afetleri yaşadı. DASK'ın verilerine göre, deprem sigortası konusunda en duyarlı bölgeler, "büyük felaketlerle" karşı karşıya kalan kentler oldu. Ancak, bu duyarlılığa rağmen, 1999 depreminin yaşandığı Marmara Bölgesi'nde sigortalı konut oranı yüzde 33'ü geçemedi. Zorunlu deprem sigortalı konut sayısı bakımından İstanbul ilk sırada yer alsa da sigortalı konut sayısının konut sayısına oranı bakımından durum farklılık gösteriyor. Buna göre, Marmara depreminde ağır darbe alan Bolu, Düzce ve Yalova sigortalı konut sayısı oranı en yüksek kentler olarak öne çıkıyor. Bolu'da bulunan 38 bin 918 konutun yüzde 56.20'si sigortalı iken Düzce'de bu oran yüzde 52.10, Yalova'da ise yüzde 43.20 olarak gerçekleşti. Sonuç olarak, coğrafi konumu nedeniyle zaten ciddi riskler taşıyan Türkiye'de ev sahipleri ve kiracılar, konut paket poliçesi ile konutlarını ve eşyalarını; yangından hırsızlığa, yer kaymasından su baskınına, kar ağırlığından fırtınaya, cam kırılmasından dahili su hasarlarına kadar çok çeşitli risklere karşı sigortalatabilirler. Ayrıca, acil durumlarda sadece bir telefon ile ambulans hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabilir ya da konuttaki acil tamirat işleri için profesyonel yardım alabilirler. Sadece tek bir poliçe ile yaklaşık 25 ayrı teminat sağlayan bir konut paket poliçesine sahip olmanın maliyeti, ev sahibi olanlar için aylık ortalama 15 lira, kiracılar için ise 10 liradır. Zorunlu deprem sigortasının ailelere maliyeti ise yaklaşık olarak aylık sadece 6 liradır.
Son dört yılda hırsızların ilgi alanına giren konut ve işyeri sayısı ise 465 bin 701'e ulaştı. İstanbul itfaiyesi geçen yıl yaklaşık 10 bin 400 bina yangınına müdâhele etmek zorunda kaldı. Her yıl yüzlerce kez yaşanan bu doğal ve sosyal felaketlere rağmen, Türkiye'deki 13 milyon konutun yaklaşık 9.5 milyonunda hiçbir sigorta güvencesi bulunmuyor. Deyim yerindeyse, 9.5 milyon konutu "Allah koruyor".
Anadolu Sigorta'nın, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi, Afet İşleri Genel Müdürlüğü Afet Etüt ve Hasar Tespit Dairesi Başkanlığı Jeoloji Mühendisi Sabri Sevim'in Kasım 2008 tarihili "Heyelan ve Su Baskını Afetlerine Genel Bir Bakış ve 7269 Sayılı Yasa Kapsamında Tanımlı Zarar Azaltıcı Çalışmalar" sunumu, Emniyet Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ve Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'nin yayınladığı istatistiksel verileri derleyerek oluşturduğu çalışma, Türkiye'nin sahip olduğu çeşitli riskler hakkında çarpıcı detaylar içeriyor.
72 BİNİN ÜZERİNDE HIRSIZLIK!
Her yıl yüzlerce kez yaşanan bu "doğal ve sosyal felaketlere" rağmen Türkiye'deki 13 milyon konuttan yaklaşık 3,5 milyonu zorunlu deprem sigortasıyla depreme karşı, yaklaşık 2,2 milyonu da konut poliçesiyle yangın, infilak, sel, fırtına, hırsızlık gibi çeşitli risklere karşı önlem aldı.
Yaklaşık 9,5 milyon ev sahibi veya kiracı ise "oynak bir zeminde" bulunan Türkiye'de deprem riskinin gerçekleşmesi durumunda "geleceğin yoksulu" haline gelmeye aday durumda.
Emniyet Genel Müdürlüğü faaliyet raporlarında açıklanan verilere göre, 2009 yılında Türkiye genelindeki konutlarda 72 bin 110 hırsızlık olayı yaşandı, işyerlerine yönelik hırsızlık vakası ise 38 bin 202 olarak Emniyet Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına geçti. 2006-2009 yılları arasındaki dört yılık dönemde azalan ivme gösterse de konut ve işyerlerinin kapıları toplam 465 bin 701 kez hırsızlar tarafından açıldı.
Öte yandan, yine 2009 yılında sadece İstanbul İtfaiyesi yaklaşık 10 bin 400 bina için yangını ihbarı aldı ve yangınlara müdâhele etti.
Ev sahibi ya da kiracıların karşı karşıya kaldığı riskler tabii ki sadece hırsızlık ve yangınla sınırlı kalmadı. Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle yaşanan deprem, su baskını, toprak kayması gibi doğal afetler en büyük sıkıntıyı oluşturdu.
DEPREM RİSKİ
1999 yıllarında Kocaeli ve Düzce'de meydana gelen depremler, Türkiye'deki deprem riski hakkındaki acı gerçekleri de ortaya çıkarmış oldu. Süleyman Demirel Üniversitesi'nin 2002 yılında yaptığı araştırmada, iki depremin Türkiye ekonomisine toplam mali yükünün yaklaşık 5.5 milyar dolar olduğuna dikkat çekildi.
1950 -2008 yıllarında, Türkiye'deki afet sayıları afet türlerine göre incelendiğinde deprem, yaşanan tüm afetler içinde yüzde 18'lik bir orana sahip olmasına rağmen, konutların en çok zarar gördüğü afet türü yüzde 55 ile açık ara deprem olduğu ortaya çıktı.
Diğer taraftan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Gazi Üniversitesi, Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından yapılan çalışmaya göre İstanbul'da meydana gelecek 7.7 veya 7.5 büyüklüğünde bir depremde; toplamda yaklaşık 500 binin konutun hasar göreceği ve 500 bin ila 600 bin civarında ailenin evsiz kalacağı öngörüldü. Ancak, Türkiye'nin sarsıntısı depremle sınırlı kalmadı.
Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Afet Etüt ve Hasar Tespit Daire Başkanlığı'ndan Jeoloji mühendisi Sabri Sevim'in Kasım 2008 tarihinde gerçekleştirdiği çalışma, yıllar içinde yaşanan diğer doğal afetlerin Türkiye'deki yerleşim bölgelerine verdiği zararın en somut ve çarpıcı belgesini gözler önüne seriyordu. Buna göre, 1950 ile 2007 yılları arasında Türkiye'deki 35 bin 570 yerleşim bölgesinden 13 bin 785'i depremin yanı sıra sel, toprak kayması gibi doğal afetlerden biri veya birkaçına maruz kaldı.
DOĞAL AFET
Türkiye'de yaşanan bu doğal afetler, her üç yerleşim biriminden birinin, başka bir deyişle yerleşim birimlerinin yüzde 38.75'i bir veya birden fazla afet olayından etkilenmesi anlamına geldi.
Söz konusu dönemde en çok doğal afet yaşanan yerleşim bölgesine sahip ilk dört il Erzurum, Kastamonu, Adana ve Trabzon olurken, en az doğal afet yaşanan yerleşim birimine sahip iller Kırklareli, Kilis, Edirne ve Tekirdağ oldu.
Yıllardır hırsızlıktan depreme, yangından su baskınına kadar çeşitli risklere yüz yüze kalan Türkiye'de tüm bu felaketlere karşı önceden önlem alarak, ekonomik olarak geleceğini güvence altına alan hanelerin sayısı ise hâlâ endişe verecek kadar düşük düzeyde.
DEPREM SİGORTASI
Çoğunluğu 1. derece deprem kuşağında bulunan Güneydoğu Anadolu'da ise çok daha trajik rakamlar söz konusu: Bölgedeki konutların yüzde 88'inde deprem sigortası yok.
Marmara depreminde büyük darbeyi alan kentlerden Bolu, yüzde 56.20'lik sigorta oranıyla bu konuda en bilinçli kent olarak öne çıkarken, Türkiye'nin en büyük kenti İstanbul ise oransal sıralamada ancak sekizinci olabildi. Son sırada yer alan 1. derece deprem kuşağındaki Hakkari de ise konutların sadece yüzde 3.7'si zorunlu deprem sigortası güvencesinde.
Sayısal olarak en fazla zorunlu deprem sigortası yaptıran kent olan İstanbul'da DASK'a göre toplam 2 milyon 714 bin 462 konut bulunuyor. Bu konutların, 972 bin 878 adeti depreme karşı sigortalanmış durumda. Sayısal anlamda en fazla konutun sigortalandığı ikinci kent olarak Ankara geliyor. Ankara'da 902 bin 900 konutun 380 bin 133'ü sigorta kapsamında. Üçüncü sırayı ise 912 bin 585 konutun 231 bin 509 adedine sigorta yaptıran İzmirliler alıyor.
BİLİNÇLİ BÖLGELER
Dördüncü sırayı yüzde 42.60 ile Muğla alırken Başkent Ankara yüzde 42.10 ile beşinci, yüzde 40.50 ile Sakarya altıncı, yüzde 38.80 ile Tekirdağ yedinci sırada bulunuyor. Türkiye'nin en büyük kenti İstanbul ise yüzde 35.80'lik oranla sekizinci sırada, sanayi kenti Kocaeli de yüzde 32.90 ile dokuzuncu sırada yar alıyor. 10. sırayı ise yüzde 31.50'lik oranla son yıllarda kentleşme bakımından önemli gelişme kaydeden Eskişehir alıyor.
Zorunlu deprem sigortasının en düşük olduğu kentler ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alıyor. Son sırada bulunan Hakkari'deki konutların sadece yüzde 3.7'si, sondan ikinci sıradaki Şırnak'ta konutların yüzde 4.1'i, Muş'taki konutların ise yüzde 5.1'i sigortalı görünüyor.
AYLIK 6 LİRA