Yıllardır çocuk özlemi çeken ve çocuk sahibi olmak için çeşitli yöntemlere başvuran, hatta yurt dışında bile umut arayan Ayten Elif Şavur, siroz tedavisi görürken hamile kaldığı haberini aldı. ''İYİ Kİ YAPMIŞIM'' Ayten Elif Şavur, gazetecilere yaptığı açıklamada, annelik özlemini gidermek için bütün riskleri göze aldığını ve sonunda oğlu Ali Baran'a kavuştuğunu söyledi. ''RİSKLİ HAMİLELİKTE YAKINDAN TAKİP'' Ayten Elif Şavur'un doktoru olan ve riskli hamilelik döneminde sürekli onu kontrol altında tutan Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Koruk, siroz hastalarının hamile kalmasının ve hamilelik sürecinin çok riskli olduğunu söyledi.
Doktorların riskli olduğunu söylemesine rağmen çocuğu doğurmaya karar veren Ayten Elif Şavur'un hamilelik döneminde hastalığı ilerledi. Doktorlar anne ve bebeğin hayatından endişe duyduğu için bebeği 27 haftalıkken sezaryenle aldı.
Anne ve bebek, uzun süreli tedavinin ardından sağlığına kavuştu. Ancak anne Ayten Elif Şavur'un sağlık durumu üç yıl sonra yeniden kötüleşti. Koma halinde hastaneye kaldırılan Şavur için acilen organ nakli kararı alındı. Canlıdan canlıya nakil yapılması düşünülürken Mersin'den gelen karaciğer, anneye ikinci bir mucize yaşattı.
Beyin kanaması geçirerek Mersin Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesine kaldırılan ve beyin ölümü gerçekleşen Bahri Taş'ın (68) bağışlanan karaciğeri, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Ünal Aydın başkanlığındaki ekip tarafından gerçekleştirilen operasyonla Ayten Elif Şavur'a nakledildi.
Ayten Elif Şavur, hem çocuk sahibi olmanın hem de hayata yeniden tutunmanın mutluluğunu yaşıyor.
18 yıldır siroz hastalığıyla mücadele ettiğini, bu arada anne olmak için de bütün yolları denediğini dile getiren Şavur, şöyle konuştu:
''Annelik özlemimi gidermek, eşime babalık duygusunu yaşatmak için kendimi riski attım, iyi ki de yapmışım. 23 yıl sonra Ali Baran'ımı kucağıma aldım. Tüp bebek yöntemiyle 5. denemede çocuğuma kavuştum. Anne olmak için çok çaba harcadım. Annelik duygusu çok güzelmiş. İyi ki bu risklere girmişim. Uzun süre 'çocuğum annesiz kalmasın' diye ağladım ve organ nakliyle yeniden sağlığıma kavuştum.
Bundan sonra güzel günler yaşayacağız inşallah. Lütfen herkes organ bağışı konusunda duyarlı olsun. Organ bağışında bulunsun. Ayağa kalkar kalkmaz ilk işim, minnet duygularımı göstermek için organ bağışında bulunan ailenin yanına gitmek olacak. Doktorlarımız Prof. Dr. Mehmet Koruk ve Doç. Dr. Ünal Aydın'a teşekkür ederim.''
Memur olan baba Hüseyin Şavur ise çocuk sahibi olmanın kendilerini mutlu ettiğini, ikinci sevinci ise eşinin organ nakliyle sağlığına yeniden kavuşmasıyla yaşadıklarını kaydetti.
Çocuk sahibi olmayı düşünen siroz hastalarının yakından takip edilmesi gerektiğini, kendilerinin de Ayten Elif Şavur'u yakından takip ettiklerini, hamilelik sürecinde yaşanan problemleri anne ve çocuğun sağlığını düşünerek çözüme kavuşturduklarını dile getiren Koruk, ''Genellikle hamilelik döneminde siroz; koma, kanama ve böbrek yetmezliği gibi sonuçlar doğuruyor. Hatta çoğu zaman hastayı kaybediyoruz. Ancak bu hastamız iyi takip ve tedavi sonucunda çocuğunu sağlıklı bir şekilde dünyaya getirdi ve nakille de sağlığına kavuştu'' dedi.
Organ naklini gerçekleştiren Doç. Dr. Ünal Aydın ise hastanın, çocuğunun doğumundan yaklaşık üç yıl sonra koma halinde hastaneye kaldırıldığını ifade etti.
Acil olarak canlıdan canlıya karaciğer nakli için hazırlıklarını yaptıklarını ancak bu sırada Mersin'den karaciğer bağışı geldiğini dile getiren Doç. Dr. Aydın, şunları anlattı:
''Hastanın ameliyatını başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Şu anda kendisinin durumu çok iyi. Organ nakli hayat kurtarıyor. Bunu yapabilmemiz için de organ bağışına ihtiyacımız var. Tüm insanları organ bağışında bulunmaya çağırıyoruz. Artık günümüzde karaciğer nakli sonrasında insanların normal ömrünü yaşamasını bekliyoruz. Mesleklerini sürdürebilmelerini bekliyoruz. Yani karaciğer naklinden sonra çocuk da yapılabilir, kariyer de.''