Barut, yaptığı yazılı açıklamada, dün Antalya Petrol Ofisi Dolum Tesisleri'nde 23 nolu ve yaklaşık 75 metreküp etanhol bir tankta meydana gelen patlamada 2 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı. Hayatını kaybedenler için derin üzüntü duyduklarını ve ailelere sabır dilediklerini kaydeden Barut, Ankara Ostim'de meydana gelen patlama ve Antalya'da yaşanan patlamanın ardından yine gündeme ''iş cinayetleri'', iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması ile yeterli denetimlerin yapılmamasının geldiğini bildirdi.
Makine Mühendisleri Odası olarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yıllardan beri ciddi uyarılarda bulunduklarını, sürekli çalışma yaşamı ile ilgili yapısal sorunlar ve yanlış uygulamalara işaret ettiklerini ifade eden Barut, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''Sadece maliyeti baz alınarak yangından mal kaçırır gibi dolum tesislerinin Antalya Limanı'na taşınmasının talihsiz bir karar olduğunu tam 10 yıl önce söylemiştik. İşte bu talihsizliği bugün yaşamını yitiren vatandaşlarımız ve aileleri yaşamaktadır. Buna benzer patlamalar, hava yakıt ve kıvılcım bir araya geldiğinde ancak meydana gelebilir. Patlama kenardaki silolara yayılsaydı o bölge bir facia yaşayabilirdi. Bu anlamda petrol dolum tesislerinin yerinin ne kadar yanlış bir yer olduğunu da ancak böyle üzüntü verici olaylarla görüyoruz. Buna benzer olaylar yaşanmadan yer seçimi konusunda uyarılarımızın dikkate alınması bugünkü kayıpların yaşanmasını engelleyebilirdi.''
İşyeri denetimleri ve dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin Türkiye'deki sanayi işletmelerinin ancak yüzde 1,6'sında geçerli olduğunu savunan Barut, 700-800 civarındaki iş müfettişlerinin sayısının da çok yetersiz olduğunu vurguladı. Çalışma yaşamıyla ilgili mevzuatın yalnızca başlıca 'sanayi ve ticaret' işlerini kapsadığını, tarım sektörünün tamamı, hizmet sektörünün bir bölümü ile KOBİ'lerin çok büyük bölümünün kapsam dışında bırakıldığını kaydeden Barut, ''Özetle, 10 milyon kişiyi bulan kayıt dışı istihdamı teşvik eder tarzda bir 'iş sağlığı ve güvenliği' politikası söz konusudur. Ankara'da ve Antalya'da yaşanan patlamalar mevzuat ve denetim yetersizliğini göstermektedir'' ifadelerini kullandı.
Yoğun risk barındıran işletmelerin, kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek odaları tarafından mutlaka denetime tabi tutulması gerektiğini işaret eden Barut, açıklamasını şöyle sürdürdü:
''İşletme belgesi olmaması, yapılan işe uygun ruhsat olmaması, bodrum katta ağır ve tehlikeli işler yapılması, acil çıkışı bulunmayan imalathanelerin sağlıksız bir şekilde yan yana olması, işyerlerine yönelik 'risk analizleri' yapılmaması ve denetlenmemesi, işyerlerinde çalışma koşullarının iş sağlığı ve güvenliği hükümlerine uygun olmaması, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği ile Yanıcı Parlayıcı, Patlayıcı Madde İmal Edilmesi ve Depolanması ile ilgili Yönetmeliğe aykırı bir biçimde üretim, montaj, nakil ve depolama yapılması denetime ilişkin birçok kamu kurum ve kuruluşunun denetim görevlerini yerine getirmediğini göstermektedir.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler ile çalışanları kuşatan bu sorunları aşmak; çalışma yaşamının insanca, iş güvenceli, örgütlü, toplu sözleşme ve grev hakları ve işçi ve iş sağlığı ve güvenliğine dayalı bir istihdamı esas alan, iş kazalarını en aza indirecek şekilde örgütlenmesi pekala olanaklıdır.
Ucuz işgücü ve ucuz maliyete dayalı esnek, güvencesiz çalışmanın artması, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırmanın yaygınlaşması, denetimlerin yetersizliği ve/veya yokluğu giderilmediği müddetçe ne yazık ki benzeri olaylar sürecektir. Oda olarak konusunda uzman makine mühendisi arkadaşlarımız olay yerinde gereken incelemeleri yapmaktadır.''