Geçtiğimiz yıl 5’inci olan kent, 27 Avrupa şehri arasında zirveye çıktı. Mevcut gayrimenkulün getiri performansında da 5 basamak atlayan İstanbul, Münih ile birinciliği paylaştı; gelişme potansiyelinde ise geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine lider. Raporun, İstanbul’u anlatan bölümünde, kriz etkisinin kentte az hissedilmesinin yatırımcılar açısından önemli olduğu vurgulandı. Raporda yer verilen bir ifadeye göre, ‘Ekonomik olumsuzluklar, Avrupa’nın diğer bölgelerine kıyasla, İstanbul’un ticari gayrimenkul piyasasında aynı etkiyi yaratmadı’.
Krizde kan kaybeden Avrupa piyasaları, gayrimenkulde Türkiye’nin beklenenden daha hızlı yükselmesini sağladı. 600’ün üzerinde Avrupalı yatırımcının yanıtladığı sorular ve verdiği oylar ışığında, Urban Land Institute (ULI) ile PriceWaterhouse Coopers (PwC) tarafından hazırlanan Gayrimenkulde Gelişen Trendler 2011 raporu, bu yılın flaş kentinin İstanbul olduğunu ortaya koydu.
Uluslararası arenada sektörün pusulası kabul edilen rapora göre, İstanbul, yeni gayrimenkul yatırımında en çok kazandıran kent olarak oylandı. 27 Avrupa şehrini kapsayan listede, İstanbul, 2010’da ancak 5’inci olabilmişti; bu yıl birinci olarak Londra, Münih, Hamburg, Paris gibi en gözde kentleri geride bıraktı. Mevcut gayrimenkullerin getiri performansında da 1 yılda tam 5 sıra yükselen İstanbul, Münih ile liderliği paylaştı.
En çok gelişme vaat eden piyasalar arasında ise geçtiğimiz yıl olduğu gibi 2011’de de birinci İstanbul oldu. İstanbul’un ardından Londra gelirken, üçüncü sırada da Münih yer aldı. Peki, İstanbul’u bu kadar hızla yükselten faktörler neler oldu?
STOK ÇEŞİTLİLİĞİ BÜYÜK BİR ETKEN
Dikkat çekilen bir başka unsur da, İstanbul’un krizden daha az etkileneceği düşünüldüğü için 2009’da da yüksek reytingler aldığı, ancak 2010’da gelişme vaat eden kentler dışındaki diğer iki listede gerilerde konumlandığının hatırlatılması oldu.
Raporda, bu yılki yükselişin sezgilere aykırı olduğu ve yatırımcıların hâlâ riskten çekindiği de belirtildi. İstanbul’un hızla basamak atlamasında, katılımcılar arasında yer alan yerel yatırımcıların mutlaka İstanbul’u oylamasının da etkisi olduğuna dikkat çekildi. Ancak 600’ün üzerindeki katılımcıların yalnız yüzde 4.4’ü Türkiye’den.
Öte yandan, uluslararası yatırımcıların kentle ilgili geçtiğimiz yıla oranla çok daha pozitif bir yaklaşım sergilediği de rapora yansıdı. İstanbul’u öne çıkaran en önemli faktörlerden birinin stok çeşitliliği olduğu raporda vurgulandı. Tüm Avrupa’da genel düşüncenin ‘Varlık yönetimi ve yatırımların başarısında stok çeşitliliği önemlidir’ şeklinde olduğu ve İstanbul’un bu anlamdaki gücünün yatırımcının gözünden kaçmadığı raporda dile getirildi.
ADAPTE OL YA DA ÖL
-Raporun ulaştığı genel sonuçları açıklayan ifadelere göre, 2011, Avrupa gayrimenkul endüstrisinin umut ettiği gibi kârlılığın artacağı bir yıl olmayacak; fakat endüstri şekil değiştirecek.
-Bu yıl göze çarpan şey, uzun zamandır beklenenin aksine, krizden sonra geriye dönme umudunun, mevcut duruma razı olarak bunu benimsemekle yer değiştirdiği. Sonuçta ise sert bir ifade kullanılıyor: Bu yeni dünyaya adapte ol ya da öl.
-Raporda yanıtlarıyla yer alan yatırımcılar, 2011’in en önemli konularından birinin de endüstrideki küçülmenin devam etmesi olacağını öngörüyor.
-2011’de dünyayı özkaynakların yöneteceği vurgulanan raporda, neredeyse tüm Avrupa’nın, piyasanın kurtarıcısı olarak özsermaye akışını gördüğü ifade edildi