Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 2010'da tüm dünyada 70 milyon göz tansiyonu hastası olduğunu belirterek, "Yani dünyada Türkiye nüfusu kadar göz tansiyonu hastası var. 2020'de bu rakamın 100 milyona çıkması bekleniyor. Her yıl ortalama 2,5 milyon hasta teşhis ediliyor. Dünyada, iki gözünde de göz tansiyonu olması nedeniyle göremeyen 7 milyon hasta var. 2020'de bu sayı 10 milyona çıkacak. Türkiye'de ise net veri yok" diye konuştu.
Hastalığın yaş ve genetikle bağlantılı olduğunu söyleyen Yıldırım, 40 yaşından sonra riskin daha çok arttığını anlattı. Göz tansiyonunun iki çeşidi olduğundan bahseden Yıldırım, "İlki yüzde 75 oranında görülen açık açılım, diğeri ise yüzde 25 oranında görülen kapalı açılım. İlkinde hiç belirti yok. Ama ikincisi çok daha ciddi. OCT denilen aletle göz tomografisi çekiyoruz. Bu alet 10 yıldır kullanılıyor. Biz buna görme alanı testi diyoruz. 6 ayda bir tekrarlanıyor. Tedavide takip ve ilaç tedavisi çok önemli. İkinci seçenek lazer, son seçeneğimiz ise cerrahi operasyon. Gözde miyop varsa, şeker, kalp varsa, görülme riski ve hasarı daha fazla. Genel yanılgının aksine, normal tansiyon ile göz tansiyonu arasında hiçbir bağ yok" şeklinde konuştu.
Düzenli egzersizin göz tansiyonunu düşürmede etkili olduğunun saptandığını söyleyen Aydın Yıldırım, alkol ve kafeinin ise olumlu ya da olumsuz, bir etkisi olmadığını aktardı. Sıkı yaka ve kravat kullanımının göz tansiyonunu artırdığını dile getiren Yıldırım, üflemeli çalgı kullananlarda da sık görüldüğünü kaydetti. Yüz üstü ve sırt üstü yatanlarda arttığını, hamilelikte ise azaldığını vurgulayan Yıldırım, ıspanak, kıvırcık salata ve havuç gibi yiyeceklerin olumlu etkisi olduğunu, "2 yeşil 1 kırmızı" formülünün önemli olduğunu ifade etti.
Yıldırım, "Göz tansiyonunun tedavisi yüzde 99 ilaçtır. İlaç yüzde 35 düşürüyor. Lazer az kullanılıyor. Basit, ama geçici. Eğer çok geç kalındıysa cerrahi operasyon uygulanıyor. Hastalığın kör etme süresi 15-20 yıl. Göz tansiyonunda yapılan ameliyatlarda körlük oluşabilir. Katarakt yapabilir, ya da başarısız olunabilir. Sıfıra da inebilir. 1991 yılında ayda ortalama 2-4 hastayı ameliyat ediyorduk. Bugün, ilaçların gelişmesi sayesinde bu sayı 1-2'ye düştü. İnsanlar da bilinçlendi" dedi.