Bu kapsamda, geçen yıl temmuz ayında hükümetler arasında anlaşma imzalayarak proje için ilk adımı attıklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türkiye tarafı, bugün temelini attığımız Alaköprü Barajı'nı, KKTC tarafı da Geçitköy Barajı'nı inşa edecek. Buradan KKTC'ye kadar 107 kilometrelik hat döşeyip yılda 75 milyon metreküp suyu ileteceğiz. Bu hattın yaklaşık 80 kilometresi denizin altından geçecek. 1,6 metre çapındaki borular, deniz yüzeyinin 250 metre altında, askıda duracak. Borular 500 metrede bir deniz tabanına sabitlenecek. Gerçekten muhteşem, küresel ölçekte büyük bir proje, yani Türk milletine yakışan bir projeye imza atıyoruz.
Bu proje sadece KKTC'ye su temin etmekle kalmayacak, Alaköprü Barajı'nda elektrik de üreterek, ilave bir fayda elde edeceğiz. Ayrıca, Anamur bölgesindeki 3 bin 293 hektarlık arazinin sulamasını da bu barajdan yapacağız. KKTC'nin 50 yıllık su ihtiyacını karşılayacak bu büyük proje, kısa bir sürede tamamlanmış olacak.''
FERHAT İLE ŞİRİN'İN HİKAYESİ
Başbakan Erdoğan, kültürümüzün önemli bir zenginliği olan, tarihinde en büyük aşk hikayesi olarak bilinen ''Ferhat ile Şirin'' hikayesini anlattı.
Dünyalar güzeli Şirin'in babasının, Ferhat'tan en olmayacak, hayal dahi edilemeyecek bir şeyi istediğini, şehre su getirene Şirin'i vereceğini vaat ettiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Ferhat da eline kazmayı almış ve dağlara aşkla vurup delerek su kanalları açarak, bir olmazı gerçekleştirdi ve şehri su ile kavuşturdu. Bunu yaparken de hep şunu söylüyordu; 'çoğu gitti azı kaldı'. Çünkü o aşıktı. O Şirin'e ulaşacaktı.
Evet şimdi bu anavatanın insanları olarak sizler de Şirininize denizin altından ulaşıyorsunuz. İşte biz, böyle bir aşkla hareket ediyoruz. Millete hizmeti, kardeşlerimize hizmeti, kutsal bir aşk olarak görüyor, dağları delerek, ovaları, çölleri, hatta engin denizleri aşarak kardeşlerimize ulaşmak için gece gündüz çalışıyoruz, çalışacağız.''
Yeryüzünde Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir vatandaşının yalnız olmadığını vurgulayan Erdoğan, ''Yeryüzünde bizim hiçbir soydaşımız, akrabamız, kardeşimiz asla ve asla yalnız değildir. En yakınımızdan başlayarak dalga dalga, adım adım kardeşlerimize, komşularımıza, hatta tüm insanlığa ulaşıyor, kimin neye ihtiyacı varsa imkanlar ölçüsünde gidermeye çalışıyoruz'' dedi.
KKTC'NİN YERİ
KKTC'nin ayrı bir yeri bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''KKTC, soydaşımız, akrabamız, kardeşimiz olmanın yanında hiç tartışmasız bizim göz bebeğimizdir, yüreğimizin, kalbimizin bir parçasıdır. KKTC, bütün engelleme ve ambargolara rağmen, dimdik ayakta durmayı, tüm dünyaya varlığını hissettirmeyi başardı. Biz de Türkiye olarak her hal ve şart altında KKTC'nin şanlı mücadelesini destekledik, şehitler verdik, gazilerimiz oldu, desteklemeye devam ediyoruz, sırt sırta bu mücadele devam edecek.
Her hal ve şart altında biz KKTC'nin yanında olduk, olmaya devam ediyoruz. KKTC'li kardeşlerimizin derdini, sıkıntısını, sorununu, kendi derdimiz, kendi sıkıntımız ve sorunumuz bildik, o şekilde bilmeye devam ediyoruz. Bugün attığımız temelle, inşa edeceğimiz bu muhteşem eserle, aslında tüm dünyaya en güzel mesajı veriyoruz. Bu büyük projeyle Kıbrıs Türkü'nün yalnız olmadığını ve asla yalnız bırakılmayacağını bir kez daha güçlü şekilde tüm dünyaya ilan ediyoruz. Böyle altyapı projeleri yanında KKTC'nin ekonomisin güçlendirecek atılımları da hep birlikte yapmak zorundayız. Bunun için siyasi ve diplomatik alanda kararlı bir duruş göstermemiz gerekiyor. Özelilikle KKTC'de kamunun etkinliğinin ve özel sektörün rekabet gücünün artırılması yönündeki programı bu bakımdan çok önemsiyorum. Ekonomik dönüşüm sürecinde de her zaman olduğu gibi Türkiye olarak Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Zira ekonomik açıdan kendi ayakları üzeride duramayan bir KKTC'nin siyasi iddialarına ulaşmada yetersiz kalacağını biliyoruz. Bu nedenle KKTC ekonomisin güçlendirmek için imkanlarımızı seferber ediyoruz.''