Sözleşmeyi şimdilik Türkiye dahil 12 ülke imzaladı. Bu ülkeler şunlar: "Türkiye, Avusturya, Almanya, Yunanistan, İzlanda, Karadağ, Portekiz, Finlandiya, Fransa, İspanya, İsveç Slovenya."
Söz konusu sözleşme metni "Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi", "Şiddet mağdurlarının korunması", "Suçluların cezalandırılması" ve "Kadına karşı şiddetle mücadele alanında bütüncül, entegre ve koordineli politikaların uygulanması" ilkeleri çerçevesinde hazırlandı.
Fiziksel ve cinsel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti ve namus cinayetleri gibi konularla ilgili hükümler içeren sözleşme, devletin kadına yönelik şiddet konusunda sorumluluktan muaf tutulamayacağını vurguluyor.
Sözleşmede, taraf devletlerin şiddet eylemlerini her koşulda önleme ve şiddet mağdurlarını koruma sorumluluğuna geniş yer veriliyor. Sözleşmede kadınların şiddete maruz kalmadan ve şiddet mağduru olduktan sonra korunmasıyla ilgili düzenlemeler yer alıyor. Sözleşme, taraf devletleri kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleyi sağlamak üzere ceza hukuku alanında somut önlemler almakla da yükümlü kılıyor. Şiddet mağdurlarına ücretsiz hukuksal destek sağlanmasını öngörüyor. Ayrıca, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ile ilişkili iltica talepleri ve geri göndermeme ilkesi konusunda güvenceler getiriyor.
Taraf devletlerin kadın-erkek eşitliği, kadına yönelik şiddet, karşılıklı saygı konularını eğitim müfredatına eklemelerini öngören sözleşme, yine taraf devletlerin uygulamalarını izlemek üzere bir denetim mekanizması oluşturulmasını içeriyor.
Türkiye'nin başkanlığını yaptığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu sözleşmeyi 7 Nisan 2011'de Strasbourg'da onayladı. Müzakereleri yaklaşık üç yıl süren sözleşme, bu konuda Avrupa'daki en önemli hukuki düzenleme olarak kabul ediliyor.
ŞİDDETLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısı kapsamında imzaya açılan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından ilk imzanın atıldığı "Avrupa Konseyi Kadına Karşı Ve Ev İçi Şiddetle Mücadele Ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi" ile kadına karşı şiddet, ilk kez açıkça insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak tanımlandı.
"Avrupa Konseyi Kadına Karşı Şiddet ve Ev İçi Şiddetle Mücadele ve Önlenmesi Sözleşmesi", 7 Nisan 2011 tarihinde Türkiye'nin başkanlığını yaptığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nde kabul edildi.
Sözleşme mevcut haliyle, kadına karşı şiddetle mücadele alanında fark yaratabilecek nitelikte ve son yıllarda Avrupa'daki en önemli hukuki düzenleme olarak kabul ediliyor. Sözleşme, Avrupa Konseyi Sözleşmesi olmakla birlikte, üye olmayan devletlerin katılımına açık. Sözleşmeye mümkün olabilecek en geniş katılım hedefleniyor.
Müzakereleri yaklaşık üç yıl süren sözleşmenin ilk günden itibaren en güçlü destekçilerinden biri olan Türkiye, sözleşmenin yazım çalışmalarına aktif katkı sağladı.
Sözleşmenin hazırlanması ve kabulü, Türkiye'nin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığı'nın en önemli başarılarından birisi olarak görülüyor.