Anasaya, insanlar haklarına sahip olsun diye yapılır. Bu haklara kim elini ve dilini uzatırsa, ona karşı da hakkını korumalıdır. Şimdi öyle bir anayasaya doğru gidiyoruz" dedi. Kişilik haklarına müdahale edilemeyeceğinin altını çizen Arınç, bunlar olmadıktan sonra her konuyu konuşup tartışabileceklerini kaydetti. Halen devlet odaklı, 'rektifiye tutmayan bir motora benzetilebilecek' bir anayasaya sahip olunduğunu kaydeden Arınç, şunları söyledi:
Arınç, Bursa Girişimci İş Adamları Derneği İnegöl Şubesi'nin '2023, Nasıl Bir Türkiye?' konulu toplantısına katıldı. İş adamlarına konuşan Arınç, Afrika, Asya ve Amerika kıtasında pek çok ülkede birçok Türk okulu bulunduğunu söyleyerek, "Yabancı cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar bundan övgüyle bahsediyor. Bu bir hizmettir. Bu kadar büyük hedefleri olmayanlar bu tür eğitim yatırımlarını eleştiriyor. Kamboçya'da Zaman Üniversitesi'ni kendi ellerimle açtım. Vietnam'da Ufuk Okulları'nı Bu okullar vasıtası ile Türk gelenek ve tarihi dünya çapında öğreniliyor. Buralarda yetişen çocuklar günün birinde önemli yerlere gelecek, Türk hayranı olacak" dedi.
Eğitimin önemine dikkat çeken Bülent Arınç, Uludağ Üniversitesi'nin ardından Bursa Teknik Üniversitesi'nin de kurulduğunu hatırlatarak, bir vakıf üniversitesinin kurulmasıyla da Bursa'da çok ciddi eğitim yatırımı yapılmış olacağını söyledi.
BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ
Bazı kesimlerin geçmiş yıllarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imam hatip lisesi mezunu ve eşinin başının örtülü olmasından rahatsızlık duyduğunu söyleyen Arınç, "Bizim çizgimiz belli. Biz hiçbir bayan arkadaşımızın başında, üstünde ne var demedik. Bunlarla meşgul değiliz. Başı açığa da örtülüye de saygı duyuyoruz, ama biz bu saygıyı kendi eşlerimiz, çocuklarımız ve bütün Türkiye kadınları için de istiyoruz" diye konuştu.
19 Kasım 2002'de 369 oyla TBMM başkanı seçildiğini hatırlatan Arınç, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i yurt dışına yolcu ettikleri bir törende tepki gördüklerini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz de Cumhurbaşkanını uğurlayacağız diye seviniyoruz. Benim eşimi değiştirecek durumum yok. Çift hanımım da yok. Benim hanımım Demirkapı'dan Hafız Elmas'ın kızı Münevver Hanım. Bir Çerkez kızı. Cumhurbaşkanını uğurlayacağım diye başını açacak durumu yok ki. Biz nasılsak öyleyiz. Meclis başkanının eşinin başında örtü varsa buna herkesin saygı duyması lazım. Havaalanına gittik. Maalesef Türkiye'de ihtilal oldu. Burada nasıl olur da, kamusal alana meclis başkanının eşi başörtüsü ile gelir... Ben de şaşırdım. Yıllardır bu işin içindeyim, ama bu düşmanlık da neyin nesi Kendimizi savunduk. Neresi kamusal alan? Havaalanına gelmiş her insanın başındaki örtüyü mü çıkaracaksın? Ben eşimin başındaki örtüsüyle iftihar ediyorum ve uzanacak dilleri de lanetliyorum. Bunu bütün hanımlarımız için istiyorum."
'BURASI KATANGA MI YAHU?'
Kanunlara saygılı olduklarını ifade eden Başbakan Yardımcısı Arınç, "Kimliğimizden sıyrılacak halimiz yok. Kanun neyi emrederse onu yaparız. Hukuka inanırız. Baş örtüsünü yasaklayan üniversitede bir kural yoktu, toplum hayatında bir kural yoktu. Hukuku benden iyi mi bileceksiniz? Türkiye'de devrim kanunları diye iki tane kanun var. Bir tanesi şapka düzenlemesi. Sen o kanunu uygula bakalım. Sayın valim, kaymakamım, hani şapkanız? İkinci madde ise ruhani liderlerin hangi kisveyi giyeceği yönünde. Türkiye'de kadınların kıyafetini düzenleyen hiçbir kanun yok. Burası Katanga mı yahu? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde böyle bir şey olabilir mi?" dedi.
Başörtüsünün 5 yıl tartışıldığını ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelindiğini anlatan Arınç, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanlığı bize nasip olacak diye seviniyorum. Anayasaya baktık. O zaman 300'den fazla milletvekili var. Bir arkadaşımız aday olsa kazanabilecek durumda. Abdullah Gül kardeşimizi aday gösterdik. 'Milli görüş geleneğinden geliyor, Cumhurbaşkanı olmaz... Eşinin başında örtü var' dediler. Nerede yazıyor? Sen kimsin be? Nasıl söyleyebilirsin bunu? Sonunda iş 27 Nisan akşamı bir bildiriye kadar vardı. 'Sözde değil, özde laik olanlar seçilmeli Biz cumhuriyete, rejime sahip çıkmasını biliriz' dendi.
Bildik laflar Depreşti yine bunların darbecilik sevdası. 27 Nisan akşamı bize aba altından sopa gösteriyorlar. Zannettiler ki korkup kaçacağız. Çünkü bunun geçmişte örnekleri var. Şapkasını zor kurtardı birileri. Kurtarılacak ilk eşya şapkasını aldı kaçtı. Eskiden Baba'nın da en kıymetli eşyası şapkasıydı. Sordular 'Neden gittin?' diye. 'Ne yapacaktım, elbette şapkamı alıp gidecektim' dedi. Bizi de öyle zannettiler. 28 Nisan sabahı derslerini aldılar. 'Sen benim emrimde bir memursun. Anayasaya, babayasaya karışma. Cumhurbaşkanını parlamento seçecek. Sen oturduğun yerde oturacaksın' dedik. İş bitti, 4 ay gecikmeyle cumhurbaşkanını seçtik."
O gerilimli dönemde de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrunisa Gül'ün baş örtüsünün tartışıldığını söyleyen Bakan Arınç, "Hanımefendinin elini sıkmaktan kaçtılar. Şimdi aradan 3 yıl geçti. Her şey normalleşti. Artık topuk selamı verip, 'Cumhurbaşkanım' diye söze başlıyorlar. Köşe kapmaca oynamaktan vazgeçtiler. Şimdi hepsi sırada. Türkiye'nin normalleşmesi için bize düşen sabırdı, sabrettik" dedi.
KİŞİSEL HAKLAR VE ANAYASA
"Anayasa'nın başlangıç maddelerine 'kutsal devlet' diyerek başlıyorlardı. Devlet hiçbir zaman kutsal olmaz, hukuk devleti olur. Kutsallık inancımıza ait bir kavramdır. Kutsal dediğiniz zaman yanlış yapmayacağını düşünüyorsunuz. Devletin vatandaşa hükmetmesini düşünüyorsunuz. O zaman birey, devlet karşısında hakkını arayamaz. Oysa bütün anayasalar insan için, insanın mutluluğu için olmalıdır. İnsan, haklarına sahip olsun diye yapılır. Bu haklara kim elini ve dilini uzatırsa ona karşı da hakkını
korumalıdır. Şimdi öyle bir anayasaya doğru gidiyoruz."
Konuşmasında sık sık merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı anan Arınç, "Yıllarca karşı taraflarda siyaset yaptık. Ancak bu ülkeye ne kadar katkı koyduğunu şimdi daha iyi anlıyorum" şeklinde konuştu