HİÇBİR ŞEYLERİNDE SAMİMİ OLMAMIŞLARDIR
Erdoğan, Birand'ın ''Genel yaklaşıma baktığımızda öne Kürt sorunu çıkıyor. Bütün partileri suçladınız ama BDP en büyük payı aldı bunların içerisinde. Terörist dediniz, sivil faşist, eşkıya, Zerdüşt, din düşmanı...'' sözleri üzerine, ''Bunları ben demiyorum. 'Kürtlerin dini Zerdüşt'tür' diyen ben miyim? Bunu söyleyelim herkes bilsin. Bunu İmralı'daki diyor. 'Silah zoruyla İslam Kürtlere dayatılmıştır, kabul ettirilmiştir diyen o, bunu söylüyorum. Bunlar şimdi ne yapıyor, aynı tipler. Orada Cuma namazı kılınıyor, dedikleri ne 'devletin imamı arkasında Cuma namazı kılınmaz.' Öbür tarafta da kendileri daha düne kadar Diyanet'te görev yapanlardan emekli olmuşların arkasında, orada kadın erkek karışık ki Cuma'nın adabında edebinde böyle bir şey yok, orada ayrıca Cuma'ya duruyorlar. Bu nedir bu? Bu İslam'ın içine fitneyi, fesadı sokmaktır ve Müslümanların arasına tamamen bir bölme hareketiyle girmektir. Bunu biz anlatmayacak mıyız? Bunu biz Kürt kardeşlerimize söylemeyecek miyiz?''
''Açılım bitti mi?'' sorusuna ise Erdoğan, ''Hayır hayır asla'' yanıtını verdi.
İLK ATACAĞIMIZ ADIM YENİ ANAYASA
Erdoğan, ''Seçimden sonra önceliğiniz, anayasa mı, Kürt sorunu mu, ekonomi mi?'' sorusunu ise şöyle yanıtladı:
''Bir defa bakın şimdi bunların hepsini ayrı tahlil etmek lazım. Bizim ilk etapta atacağımız adım yeni anayasadır. Ama bu Meclis aritmetiğiyle alakalı bir konudur. Meclis aritmetiği buna müsaade etmediği sürece mevcut durum ne ise onunla yürüyeceğiz. Bakın Kürt sorunu meselesine gelince bunu ilk dillendiren biziz. Bizim partimizin kuruluşunda, bizim programımızın içerisinde var.
YÜKSEK TONDA BİR ÜSLUBUM VAR
Birand'ın ''Ama siz de sertsiniz, hakaret anlamında demiyorum ama uysal bir insan imajınız yok'' sözlerine üzerine ''Hayır'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İmaj noktasında böyle birşey diyorsanız, bu doğrudur. Benim yüksek tonda bir üslubum vardır, böyle konuşurum. Ama ben kalkıp da Kılıçdaroğlu'na veya Bahçeli'ye 'bölücü başı' ifadesini kullanmam, 'Apo ile işbirliği yapıyor' demem. Ama şunu derim; bana 'Apo ile işbirliği yapıyor' diyene 'Bunu ispat etmezsen, bunu açıklamazsan namertsin' derim. Aynısını Kılıçdaroğlu'na da derim. Benim aileme girerse, çoluğuma çocuğuma girerse buna benim birşey söylemem lazım.
Şimdi kalkıyor ikide bir birşey söylüyor; 'dünyanın en zengin liderlerinden bir tanesi'. Bu bir mükellefiyet getirir. Çık açıkla. Bizim bütün beyannamelerimiz mecliste. Meclisteki beyanname beni nereye oturttuysa ben oyum. Benim durumum o.''
Başbakan Erdoğan, Hopa'da yaşanan olayları anımsatarak, şöyle konuştu:
''Şimdi diyelim ki benim konvoyum taşlanıyor. Bu konvoyda otobüsün içindeyim. Otobüsümün camları, çerçeveleri parçalanıyor. Bu arada bu taşlardan bir tanesi de benim korumama isabet ediyor. Tabii taşı yeyince gözünden hemen yere düşüyor otobüsten. Otobüsten yere düştükten sonra da ayrıca orada ayrı bir darbe alıyor. Bunu görünce benim kan beynime fırlıyor. Ben orada artık daha sessiz kalabilir miyim, sakin kalabilir miyim?
Bir tarafta CHP'nin orada dev pankartını görüyorum, o pankartın yanında 'Tek yol sokak, tek yol devrim. Halkevleri'. Hepsi onun etrafında toplanmış, bu tür pankartlar. Bu CHP'yi rahatsız etmemiş demek ki. Niçin sen onlarla beraber anılıyorsun? Oradan pankartını kaldırtırsın veya onlarla beraber onlarla bulunmazsın. Biz orada 'Tek yol sokak, tek yol devrim' diyenlerin çok ciddi hışmına uğradık. Bunlar BDP destekli şeyler aynı zamanda. Burada yapılan bu olayda ister istemez oraya tepkim olmuştur.''
GÜVENLİK ZAFİYETİ ÇOK AÇIK
''Otobüste kime kızdınız?'' sorusuna Erdoğan, ''Valiye kızdım, emniyet müdürüne kızdım. Nasıl kızmayayım? Çünkü kendileriyle bu noktada bir gün önceden ilgili arkadaşlarım tedbir alınması noktasında kendilerini uyardılar'' yanıtını verdi.
''Böyle birşey olacağı biliniyor muydu?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Biliniyor tabii, istihbarat olarak geliyor. Aynı şekilde ben valiye bir gün önceden söyledim, 'Bak böyle böyle. Zaten Hopa'nın durumu bellidir'' dedi.
Olaylar sırasında ölen öğretmenin, bir gün öncesinden ve sabahtan olayların içinde olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Mitingden sonra sokak aralarından, çünkü oralar adeta üs gibi öyle kullanıyorlar, oralardan çıkıp taşlamaya başladılar. 100 metreden, 150 metreden taşlar atıyorlar. Ama güvenlik zafiyeti çok açık, net ortada. Bu güvenlik zafiyetinden dolayı zaten böyle bir şey oldu.''
İZMİR FARKLIYDI
Mitingler esnasında çok etkilendiği bir olay olup olmadığı sorusu üzerine Erdoğan, dün İzmir'de yaşadığı olayın çok farklı olduğunu belirtti. Erdoğan, ''Ben doğrusu dün İzmir'de böyle bir şeyi pek de beklemiyordum. Bir 2002 seçimlerindeki İzmir'i düşünüyorum, bir de bugünkü İzmir'i düşünüyorum. Şimdi gerçekten zirve yapmış vaziyette'' dedi.
FACEBOOK VE TWITTER'DA NEDEN YOK
''Facebook veya twitter'da neden olmadığı'' sorusuna Başbakan Erdoğan, ''Facebook çok sanal ve maalesef çok çirkin. İnsanların yaşam biçimleriyle istendiğinde çok çok farklı bir şekilde oynanabilecek... Ben bu şeyleri oralarda gördüğüm için bu tür şeylerin içinde olmuyorum'' yanıtını verdi.
NURAY MERT'İN İDDİALARINA YANIT
Erdoğan, gazeteci Nuray Mert'in iddiaları ile ilgili olarak, ''Halkımız için yaptığımız bu yolları, sen kalkıp Dersim'le yan yana getirmek suretiyle, 'Onlar harekat için yapılmıştır, bunlar da harekat için yapılıyor' dersen cevabını alacaksın. Bu ülkede, bir hizmet ehlini, kalkar da adeta güvenlik harekatı için, adeta bir darbe mantığı içerisinde bir yaklaşıma zemin hazırlamak, onun alt yapısını yapmak diye bu iktidarı değerlendirirseniz, bunun da cevabını alırsınız'' dedi.
...SELAM DURMUYORSA, GEREĞİ YAPILIR
''General Alan için bir şey söylemiştiniz. 'Ayağa kalkmadı, onun için tutuklandı Silivri'ye gitti'' gibi izlenim çıktı? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz sorusu üzerine de Erdoğan, şöyle devam etti:
''Ne alakası var. Öyle bir algı yok. Bazı gerçeklerin bilinmesi lazım. Ben, Sayın Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı döneminde 18 Mart kutlamalarına gidiyorum. Üstelik orada bir de yalan var.
18 Mart kutlamalarında neredeyse, fevkalade bir olay olmadığı sürece biz şehitliğe anında ineriz, dakik ineriz. Her şey orada programlandığı gibi yürür. Oraya, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı geliyor, protokolde olan herkes ayağa kalkıyor. Bu beyefendi ayağa kalkmıyor. Bunun bir defa, ön kabulleri var. Hele hele Türk Silahlı Kuvvetlerin içinde olan birisi, nasıl emir komuta zinciri içerisinde ayağa kalkıyorsa, orada ayağa kalkıp selam durur. Selam durmuyorsa, gereği yapılır.''
Erdoğan, ''Bunun için mi terfi edemedi?'' sorusuna ise ''Terfi kararı YAŞ içerisinde, zaten olsa öyle bir şey... Ben, Genelkurmay Başkanımızla bunları konuştum. Böyle bir şey olsa zaten, kesinlikle muhalefet şerhini bizler koyarız'' dedi. ''Yani cezalandırırdınız'' ifadesi üzerine Erdoğan, ''Kesinlikle'' diyerek, ''Engellerdik. Çünkü, böyle bir durum olduğu sürece, Türk Silahlı Kuvvetleri, sağlıklı bir geleceği üstlenemez. Kendi üssüne karşı davranışı ne ise Başbakan'a karşı davranışı, hayda hayda çok daha farklı emir komuta zinciri içinde olması gerekiyor'' dedi.
Erdoğan, Engin Alan'ın daha sonra vakfın başına getirildiğini de ifade ederek, ''Benim, vakfın başına getirildiğinden haberim yoktu. Çok açık konuşuyorum. Vakfın başına getirilme olayını bilseydim, ben onu da engellerdim. Çünkü, böyle bir insanın vakfın başına gelmesi yanlış bir olaydır. Oraya kazandıracağı da herhangi bir şey yoktur. Vakfın başına çok daha kalifikasyonu yüksek insanlar da getirilebilirdi. Mesela, ikinci uzatılma olayı gündeme gelmişti. Ben Sayın Işın Paşa'ya 'Hayır, O bir dönem yaptı, yeter' dedim.
''Artık bütün terfileri fiilen yapıyorsunuz?'' sorusu üzerine de Erdoğan, ''Benim ilgi alanım içinde ise evet'' yanıtını verdi.
TUTUKLULUK SÜRELERİNDE KISALMA OLACAK
Erdoğan, ''İnanıyorum ki tutukluluk sürelerinde süratle bir kısalma olacaktır. Bu da artık Türkiye'de ciddi manada toplumsal talep haline gelmiştir. Bu Cumhurbaşkanımızın da, benim de, arkadaşlarımın da talebidir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Birand'ın, ''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'ı Milli Savunma Bakanlığına bağlayacağım diyor. Siz de bağlayacak mısınız?'' sorusu üzerine, bunun belli bir zamanı olduğunu ve zamanlamanın önemli olduğunu belirterek, ''Olması gereken odur, ama şu an değil. Yani Milli Savunma Bakanlığına bağlanmasıdır'' dedi.
Erdoğan, ''Tam üye olunca mı bağlanacak'' sorusu üzerine tam üye olmayı beklemenin gerekmeyebileceğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''Kılıçdaroğlu, sırtında küfe olmadan konuşuyor. Sorumluluk vesaire yok. Türkiye buna hazır mı, değil mi? Kurumlar buna hazır mı, değil mi? Önce buna bakmak lazım'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Sizce hazır mı?'' sorusuna, ''Henüz hazır değil. Hazır olduğu anda zaten bu adım yapılır. Şimdi sürekli olarak söylenen bedelli askerlik, biz bu adımı zaten attık. Biz bedelli askerliği zaten Genelkurmayımızla konuşuyoruz'' dedi.
ASKERLERİN ÖZLÜK HAKKI
İnternet üzerinden yöneltilen soruları da yanıtlayan Başbakan Erdoğan, askerlerin özlük haklarıyla ilgili soru üzerine, bununla ilgili çalışmalar yapıldığını, bu konuda Milli Savunma Bakanlığı'nın çalışmalarını yürüttüğünü söyledi.
Erdoğan, ''İnşallah seçim sonrası çok kısa bir süre içinde bunlar çözüme kavuşacaktır. Ordu evlerine girip girmeme noktasındaki sorunu da yine Genelkurmay ile oturup bir çözüme kavuşturacağız'' dedi.
SÖZLEŞMELİLERİN KADROYA ALINMASI
Başbakan Erdoğan, sözleşmelilerin kadroya alınmasıyla ilgili soru üzerine, ''Resmi Gazete'de yayınlananlar 4/B kadrosunda olanlardı. 205 bin civarında Milli Eğitim, Sağlık... Onların sorununu çözdük. Belediye ve KİT'lerde olanlarla ilgili de seçim sonrası onlarla ilgili de bir çalışma yaparak, onların yanılmıyorsam 110 bin civarında olduğu söyleniyor. Oturur onu da inceleriz. Geçici işçilerle ilgili problemi de biz çözdük. 240 bin işçinin durumunu biz çözdük'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Sizin kalbinizde başkanlık sistemi yatıyor mu?'' sorusuna, ''Gönlümde var. Ama illa da olacak diye bir direncim yok. Ben tartışılsın diyorum'' yanıtını verdi.
Birand'ın ''Köşk cezbetmiyor mu sizi, şu ana kadar bütün başbakanları cezbetti'' sorusu üzerine, ''Benim için çok cazip olsaydı ben Dışişleri Bakanıma böyle bir teklifi yapmazdım. Bu konudaki hassasiyetimi, ben kendimi ispatlamış birisiyim'' dedi.
ARKADAŞLARIMA GÜCENİRİM
Birand'ın ''Bu benim son seçimim diyorsunuz. Köşke gitmek mi, politikayı bırakmak mı?'' demesi üzerine Erdoğan, ''Bu benim tüzüğümün gereğidir. Tüzüğümün gereği 3 kez arka arkaya milletvekili olan ondan sonra ara vermek zorundadır. Benden daha genç arkadaşlarım var. Onlar bir dönem ara verecekler ondan sonra politikaya devam edebilirler'' dedi.
Erdoğan, ''Ona boyun eğecek misiniz? Tüzüğü değiştirmeyeceksiniz'' sorusuna, ''Ben arkadaşlarımla bu yola böyle çıktım. Olmadığım dönemde değiştirirlerse o arkadaşlarıma gücenirim. Çünkü bunu böyle yaptık. Yapmamızın sebebi şu, kimse gelip de buralara çöreklenmesin. Devamlı bir taze kan olsun'' karşılığını verdi.