"Suriye bizim için kaygı verici. Dün itirabiyle 1200 kadar Suriyeli vatandaş ülkemize sığınmış durumda. Suriye'den ülkemize sığınan tüm kardeşlerimize kapımızı açık tutacağız. Bu şekilde ölümün yoğunlaştığı ve oradaki kardeşlerimizin böyle bir sığınma imkanı aradığı dönemde kapıları kapamamız mümkün değil. Suriye'yle olan ilişkiler diğer ülkelerle olan ilişkilere benzemez. Gerek Hatay, gerek Gaziaantep, Mardin tarafında. Sığınma noktasındaki durumun Halep'e sıçraması olabilir. Bu konuda tedbirleri aldık. Tek hamdettiğim nokta yaz mevsimindeyiz. Anında çadırkentler kurarak misafir ediyoruz. Kızılay süratle devreye girdi, gerekli gıda, ilaç, su desteğini veriyor. Temenni ederim ki, bu endişe verici süreci süratle atlatırız. Üç gün önce Esad'la görüştüm. Kendileri bana çok daha farklı şeyler anlattı. Polislerin öldürülmesi konusunda farklı istihbari bilgiler geliyor. Endişeyle takip ediyoruz."
MHP KASET SKANDALI
İkinci soru ise MHP'yi sarsan kaset skandalıyla ilgili oldu. Başbakan Erdoğan ise konunun ayrıntılarını bilmediğini belirterek şöyle konuştu:
"Böyle bir şeyden haberim yok. Bu yayından sonra gerçeği nedir onu öğrenirim. Gerçek yönünü bilemediğim için yorum yapmayayım. TİB'i devreye koyduk, süreç yargıyla ilgili. Yargı takibini sürdürüyor. Bu tür olaylara şahit olmamayı temenni ederiz. Hangi siyasi parti olursa olsun. Bu tür pislik nerede varsa bunun ihbarından da kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Siyaseti bunlardan arındırmamız lazım."
'TÜRKİYE'YE FRANSIZ'
Türkiye genelinde 160 yerel radyonun canlı yayında verdiği söyleşiye bu radyolardan gelen sorulara da yanıt veren Erdoğan, Avrupa Parlamentosu'nda yaşanan "Bu arkadaş Türkiye'ye de Fransız galiba" sözlerine açıklık getirdi:
"Gerek Davos, gerek AKPM'deki çıkışımız oradaki gelişmelerin neticesinde olan hakkın ifade edilmesi gerektiği konulardır. Karşımızdakiler doğruyu değil de, doğru olmayanı doğru gibi takdim ederlerse biz onların yanında yer alamayız. Onların karşısında bizim duruşumuz çok önemli. Davos'ta o ana kadar Peres'le ilişkilerim çok iyiydi. Fakat o günkü tavır, yılların İsrail'de Filistin'in genelinde onbinlerce Filistinlinin öldürülmesine yönelik beklenen çıkışı Türkiye yapamadı. Bizim orada o çıkışı yapmamız gerekiyordu. Ondan kısa süre önce yavrunun babasına sığınarak öldürülmesi benim gözlerimin önünden kaçmıyordu. O anı ailece evimizde izlediğmizde o anda pozisyonum çok farklıydı. Tüm vicdanımın sesini dinlemek suretiyle, mensubu olduğum değerlerin bana yüklediği yükün değerlerini yerine getirdim.
Yine bir radyodan gelen seçim meydanlarında tepkinin fazla olduğu eleştirisine ve bunu hastalığına bağlanmasına Başbakan şöyle yanıt verdi:
'BDP KÜRTLERİN TEMSİLCİSİ DEĞİL'
PKK'YA TAVİZ İDDİALARI
Başbakan Erdoğan, MHP-BDP ittifakı ve hükümetin PKK'ya taviz verdiği iddialarını da yanıtladı:
KOALİSYON SENARYOLARI
Mehmet Akbay'ın "Yeterli oyu alamadınız. Türkiye'yi nasıl koalisyon bekliyor" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Milletimin teveccühünü kamuoyu araştırmalarında isabetli olacağını, çok iyi olacğını görüyorum. Tek partiyle koalisyon hükümetleri arasında ciddi manada başarı farkı var. DSP-MHP-ANAP döneminde milli geliri 230 milyar dolarla teslim ettiler, 740 milyar dolara çıktık. Bu çok açık ortada. Neyin peşinde koşuyoruz? Şu anda 17'deyiz amacımız en azından ilk 10'un içinde yer almak."
'TELEKOM'U NEDEN SATTINIZ'
Bu arada Kral FM'in "Neden AK Parti'ye oy vermeyeceğim" diyenlerle sokak ropörtajları yayınlandı. kayıtları izleyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
Burada araya giren Mehmet Akbay'ın, Kılıçdaroğlu'nun "Telekom'u niye sattınız" suçlamasını hatırlatması üzerine şöyle konuştu:
TÜRK BAYRAĞI ELEŞTİRİSİ
"Ben Hakkari'de miting yaptım. CHP de, MHP de Sivas'ın doğusuna gitmiyorlar dedim. İlk defa şimdi Sivas'ın doğusuna geçtiler. Demek ki başardım bu işi. Ben dördüncü kez Hakkari'ye gitmişsem bunların sebebi var. Gittiğimde kepenkler kapatılıyor. KCK yayın yapıyor kepenkler kapatılmayacak MHP miting yapacak diye. Aynı şeyi niye Hakkari'de yapmadılar. Önceki gidişimde niye Diyarbakır'da yapmadılar. Belediye çöpleri almıyor. Siyasi rant her şeyi bir araya getirebiliyor. Bayrak konusundaki hassasiyetimiz hiçbir partide yok. Sen kalkar da BDP'lilerle kapı arkası anlaşmayı yapar onlara CHP bayrağını verirsen, Türk bayrağını BDP'li eline almaz. Hakkari mitinginde bir tane elinde Türk bayrağı olan vatandaş yoktu. Bu bayrak hepimizin değil mi? Meydanlarda Türk bayrağı olmasın mı? Kılıçdaroğlu bunu mu istiyor? Onun olmadığı miting mi olur? Onun üzerinden siyaset yapıyor diyeceğine yanlışımız var diyebilirdi. Kapı arkasında verdiği sözü yerine getiriyor. Belediyenin kapısında Türk bayrağı olsun mu olmasın mı diyen zihniyetle bunu yaparsanız böyle olur."
"ÖCALAN'IN CEZASI"
"Milletin asla tereddütü olmasın. Şimdiden aynı şeyi söz veriyorum. Son dönem milletvekili adayı oldum. Bu dönem son adaylığımdır. Ara vermemiz gerekiyor. İmrali'dakiyle ilgili ceza kesinleşti. Nedir bu ceza? Ağırlaştırılmış müebbet hapis. AK Parti bunun üzerinde asla oynamaz. Bizden İmralı'dan çıkarıp gelip E tipi cezaevlerinde kalmasını talep edenler oldu. CHP'liler de, MHP'liler de oldu. İmralı'da tutulmasının bir sebebi var. Her gün oralarda gösterilerle karşı karşıya kalırsınız. Bundan dolayı bu adımlar atılıyor. Kendisi uluslararası standartlar neyse orada cezasını çekmektedir. Farklı odalarda yanına beş mahkum kondu. Onlarla günde belli saatleri var, görüşme imkanları oluyor. Bu da cezalarda olması gereken bir uygulama diye sağladık. Böyle bir şey düşünülemez bu mertçe değil, namertçe bir iftiradır. Tayyip Erdoğan sağ oldukça, böyle bir şeye müsade etmez. Ancak bir şey var. İdam Türkiye'de kalkmadığında ABD geldi Öcalan'ı teslim etti. Teslim edildikten sonra merhum Ecevit, Bahçeli, Yılmaz iktidardaydı. İdamın ertelenmesine karar verildi. Altında onların imzası var. O zaman bunu sümenaltı yapmasaydınız, bu iş çoktan bitmiş olacaktı. O anda koalisyonda olsaydık uygulanması gereken cezayı uygulardık. Ya idam edilirdi, ya da istifa ederdik çekilirdik."