TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, dava dosyasını mukayyide verdikten sonra Mahkemeler avlusunda yaptığı açıklamada, yasanın 23. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu savunarak, bu davayı dosyalamalarının nedenlerini açıkladı.
Polis örgütünü yakından takip ettiklerini ve söz konusu yasa altında polisin sivile bağlanması amacıyla mecliste öneride bulunduklarını kaydeden Çakıcı, bunun UBP hükümeti tarafından reddedildiğini söyledi.
Çakıcı, bu yasayı incelerken komitede yasayı ayrıntılarıyla eleştirdiklerini ve UBP milletvekillerine anlatmaya çalıştıklarını, yasada teçhizat ve lojman iadesi dahil bir çok konuda insan haklarına aykırı maddeler bulunduğunu ve bir çok “haksızlıklar” içerdiğini öne sürdü.
Çakıcı, genel müdürün yasalara aykırı şekilde özel hak ve yetkilerle donatıldığını iddia ederek, polislerin dernek kurmasına bile engel olan, polisin sendika kurmasına anayasaya aykırı şekilde karşı duran bu anlayışa karşı olduklarını, Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak ülkedeki hak ve adaletin yerini bulmasını sağlamak için buraya geldiklerini söyledi.
Poliste çalışan insanların sendika kurma, grev yapma hakları olmaması nedeniyle onların haklarını kimsenin gasp edemeyeceğini belirten Çakıcı, “Polis memurlarını köle gibi kullanmaya, köle gibi muamele etmeye ve haklarını gasp etmeye kimsenin hakkı yoktur. Polis örgütü gözbebeğimizdir. Kimsenin babasının malı değildir. Orada insanların haklarının korunması, polis memurlarının ezilmeden, haklarıyla ülkede yaşayabilmesi için bu antidemokratik, faşist, ırkçı ve polis memurlarını köle yapan yasaya itirazımızı Anayasa Mahkemesi’ne verdik” dedi.
Polisin sivile bağlanmasını hep savunduklarını ve bu konuda yasa önerisi veren tek parti olduklarını söyleyen Çakıcı, polise de gerekli denetimlerin olması, sivil denetimin olması gerektiğine inanan bir parti olduklarını, bu denetimi yapmaya ve polis örgütündeki büyük ve sessiz çoğunluğun haklarını korumaya devam edeceklerini söyledi.
Çakıcı, Barış Mamalı’yı bu konuda avukat olarak görevlendirdiklerini de söyledi.
Çağın Gerisinde
Mamalı ise konuşmasında, Polis Yasası’nda yapılan bazı değişikliklerin Anayasa’ya aykırı olduğunu savunarak, bu amaçla bir yargı süreci başlattıklarını kaydetti.
Mamalı, dünyada özellikle Afrika’da katı ve otoriter sistemlerden kaynaklanan bir değişim süreci başladığını, baskıcı düzenleri değiştirmek için insanların canlarını ortaya koyduklarını belirtti.
KKTC’de ise insan hakları için köklü değişimlerin olmamasının üzücü olduğunu belirten Mamalı, ilerici kesimlere düşenin baskıcı ve hatta oligarşik yönetime yol açacak sistemi değiştirmek için mücadele vermek olduğunu, bugün yapılanın da bunun parçasını oluşturduğunu söyledi.
Mamalı, yasada yapılan ve Anayasa’ya aykırı olduğunu savunduğu değişikliklerden örnekler vererek, geçmiş düzenlemede bir polis mensubunu meslekten tart edebilmek için bir yargılama sürecinden geçildiğini, yeni yapılan değişikliklerle ise polis memurlarının yargılanmadan tart edilebileceklerini söyledi.
Mamalı, Polis Hizmetleri Komisyonu’nun, sadece sağlık gerekçesiyle bile bir polis memurunu meslekten atabileceğini öne sürdü.
Mamalı, Polis Yasası’ndaki değişikliğin çağın gerisinde olduğunu öne sürdü.
Mamalı, Yüksek İdare Mahkemesi’nin terfilerle ilgili bir çok iptal kararları bulunduğunu anımsatarak, hükümetin söz konusu yasada yaptığı düzenlemelerle, mahkemenin “keyfi ve hukuk dışıdır” dediği hususları yasal hale getirdiğini savundu.
Mamalı, uluslararası hukukta ve sözleşmelerde terfilerin “liyakata ve kıdeme” göre yapılmasının vurgulandığını, ancak burada yapılan düzenlemelerle keyfiliğe dayalı bir sistemin kurulmaya çalışıldığını söyledi.
Polisin derneği bulunduğunu ancak derneğin ses vermesi nedeniyle üye polislerin disiplin yargılamalarından geçtiklerini ve polisten atılmakla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Mamalı, poliste baskıcı bir sistemin söz konusu olduğunu iddia etti.