Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'daki görüşmeleri esnasında en önemli konu başlıklarından birinin terör olduğunu belirterek, ''Zira, şu anda Almanya'da özellikle terör örgütüyle bağlantılı olan insanların sayısı, rakam vermeme gerek yok, ama binlerce diyebileceğim bir rakamda ve bunlar terör örgütüne şu veya bu şekilde orada hizmet ediyorlar'' dedi.
Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Angela Merkel'in davetine icabetle, Türk-Alman İş Göçü Anlaşmasının 50. yıl dönümü dolayısıyla Almanya'ya gittiğini anımsatan Erdoğan, bu kapsamda 1-2 Kasım'da Almanya'da düzenlenen değişik etkinliklere katıldıklarını kaydetti.
Erdoğan, Almanya'da yaklaşık 3 milyon Türk nüfusu olduğunu, bunların içinde 700 bin civarında Alman vatandaşlığı almış soydaşların bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Sayıları 3 milyona yaklaşan Türk toplumu, Almanya ile Türkiye arasında ciddi bir dostluk köprüsünü oluşturuyor. Türkler, Almanya'da gerek ekonomik, gerek kültürel, gerek sosyal hatta siyasal planda Alman toplumunun asli unsuru haline gelmiş bulunuyorlar. Türk toplumunun mevcudiyeti büyük bir zenginlik oluşturuyor. Ekonomik boyutuna baktığımızda 72 bin civarında Türk, irili-ufaklı olmak üzere burada iş adamı, yanlarında da Türk-Alman olmak üzere 350 bin kişi çalıştırıyorlar. Tabii bu vatandaşlarımız giderken işçi statüsüyle gitmişlerdi, ama şimdi iş adamı, sanatçı, akademisyen, sporcu oldular. Velhasıl hayatın her alanında hatta siyasetçi olarak da gerek Federal gerekse Avrupa Parlamentosunda yer almaktadır.''
''ENTEGRASYON İKİ YÖNLÜ BİR OLAYDIR''
Erdoğan, Türk iş gücünün göçünün 50. yıl dönümünün çok anlamlı olduğunu vurgulayarak, Türk işçilerin, Türk toplumunun, Almanya'nın toplumsal hayatında giderek artan şekilde kendini hissettirdiğini dile getirdi.
Türk vatandaşlarının, ana vatan ile bağlarını koparmadan, yaşadıkları ülkenin sosyal ve ekonomik hayatına etkin bir şekilde katılmalarına atfettikleri önemin, her bir araya geldiklerinde dile getirdikleri bir konu olduğunu kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu süreçte Alman dostlarımıza da büyük sorumluluk düştüğünü yine ifade ettim. Yani entegrasyon, gerek entegre olması gerekenler, gerekse entegre olunması gereken toplum açısından önem ifade eden, iki yönlü bir olaydır. Bunun üzerinde Almanya'daki görüşmelerimizde ısrarla durduk ve 2 Kasım günü düzenlenen ana etkinliğe Şansölye ile birlikte katıldık. Etkinlik kapsamında yaptığımız konuşmaların ardından Şansölye Merkel ile beraber Türk kökenli 6 göçmenin de yer aldığı açık oturuma katıldık. Bu vesileyle Almanya'daki Türk toplumunun başarı hikayeleri ile Almanya'nın ekonomik refahı ve kültür zenginliğine yaptıkları katkılarla gurur duyduk. Senarist olarak, film yapımcısı olarak Almanya'da çalışmalar yapan vatandaşlarımızı görmek bizim için birer gurur vesilesi oluyor. Etkinlik, Almanya'da yaşayan Türklerin ve Türk kökenlilerin iki ülke ilişkilerinde ne kadar büyük bir öneme sahip olduklarının ortaya konması bakımından önemliydi.''
Başbakan Erdoğan, aynı gün Şansölye Merkel ile öğle yemeğinde bir araya geldiklerini, aynı zamanda bir çalışma yemeği hüviyetinde olan yemekte detaylı şekilde görüşme imkanı bulduklarını anlatarak, ''Ülkelerimiz arasında siyasi, ekonomik, kültürel ve beşeri planda gelişen ilişkiler işbirliğimize tabi büyük bir önem ve güç katıyor. Bunları değerlendirme fırsatını bulduk. Görüşmemizde Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızın sıkıntılarını, çözüm önerilerimizi, ülkemizin AB üyelik sürecini ve Kıbrıs'taki son gelişmeleri de değerlendirdik'' diye konuştu.
Yine, başta Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmeler olmak üzere, bölgesel ve uluslararası konularda da fikir teatisinde bulunduklarını aktaran Erdoğan, Türkiye ile Almanya'nın uluslararası planda barış, huzur, istikrar ve refaha katkıda bulunmak üzere ikili ve çok taraflı platformlardaki işbirliğini geliştirme arzularını da teyit ettiklerini vurguladı.
Erdoğan, Berlin'deki ziyaretlerinin birçok açıdan faydalı olduğunu dile getirerek, bu vesileyle Almanya ile dostane seyir izleyen ikili ilişkilerin her alanda derinleştiğini, mevcut işbirliğinin güçlenmesi için ortak kararlılığa sahip olunduğunu memnuniyetle müşahede ettiğini kaydetti.
''BU GERÇEĞİ GÖRMEZLİKTEN GELEMEYİZ''
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Tabii bu görüşmelerimiz esnasında terör, en önemli konu başlıklarımızdan birini teşkil etti. Zira, şu anda Almanya'da özellikle terör örgütüyle bağlantılı olan insanların sayısı, rakam vermeme gerek yok, ama binlerce diyebileceğim bir rakamda ve bunlar terör örgütüne şu veya bu şekilde orada hizmet ediyorlar, yataklık yapıyorlar ve birçok konuda aldıkları görevleri ifa ediyor, yerine getiriyorlar. Tabii önemli bir toplantımızı da özellikle bu konuya yönelik olarak sayın Şansölye ile gerçekleştirirken, Alman Anayasası'nda bulunan, Dernekler Kanunu'nda bulunan bazı maddeleri de kendileriyle ayrıca paylaştık. Ayrıca, kendilerinin önüne bunları koymak suretiyle, 'bakın' dedik. Burada böyle bir gerçek var, bu gerçeği görmezlikten gelemeyiz.
Tabii bir diğer güzel etkinlik de özellikle bizim yurt dışı Türkler birimimizin orada organize ettiği toplantıydı. Yaklaşık bin 500 vatandaşımızın katıldığı bir yemekli gala toplantısıydı. Bu toplantıda da vatandaşlarımıza hitap etme fırsatını bulduk. Kendileriyle orada bir araya geldik. Ve Almanya'ya ilk gelen 50 kadar vatandaşımızla orada birlikte bir geçmişi yad etme imkanımız, fırsatımız oldu.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Temennimiz odur ki, komşumuz Yunanistan'da parlamentonun Yunanistan'ın geleceğine yönelik olumlu bir adım atması, olumlu bir karar vermesi ve bu sıkıntıdan da bir an önce çıkmasıdır'' dedi.
Erdoğan, düzenlediği basın toplantısında, 3-4 Kasım'da gerçekleştirilen G-20 Zirvesi vesilesiyle, G-20 üyesi ülkeler ve çeşitli uluslararası kuruluşların başkanlarıyla yararlı ikili görüşmelerde bulunduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, uluslararası ekonomik işbirliği alanında başlıca forum haline gelen G-20 çerçevesindeki çalışmalarının bugüne kadar olumlu sonuçlar verdiğini bildirdi.
G-20 üyesi ülkeler arasında sağlanan koordinasyon ile küresel ekonomik krizin etkilerinin hafifletilmesi ve mali sistemin istikrarının artırılmasına yönelik önemli kararlar alındığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
''Ama kriz denilince burada gündeme ağırlıklı olarak damgasını vuran Yunanistan'daki gelişmeler oldu. Yunanistan'daki gelişmelerle ilgili olarak 27 Ekim'de yapılmış olan bir toplantı vardı. Bu toplantıda alınan kararlara uyulmaması ve bu kararların referanduma götürülmesine yönelik açıklamanın yapılmış olması, tabii bu kararı alan ülkeleri ciddi manada rahatsız etmişti. Ve bu rahatsızlıklarını çok açık, net, ısrarlı şekilde ortaya koymalarının neticesinde bilindiği gibi referandumdan vazgeçildi. Fakat tabii referandumdan vazgeçilmesi işi bitirmiyor. Zira Yunanistan'daki sıkıntı şu anda aynı şekilde durumunu muhafaza ediyor. Tabii halkın Yunanistan'daki olaylara yaklaşımı, parlamento olaylara nasıl yaklaşacak, bu soruların cevabı oradaki süreci ciddi manada etkiliyor. Temennimiz odur ki, komşumuz Yunanistan'da parlamentonun Yunanistan'ın geleceğine yönelik olumlu bir adım atması, olumlu bir karar vermesi ve bu sıkıntıdan da bir an önce çıkmasıdır.''
''KALKINMA G-20'NİN ÖNEMLİ BİR GÜNDEM MADDESİ HALİNE GELDİ''
Başbakan Erdoğan, ayrıca, G-20 Zirvesi'nde, Seul Zirvesi'nden bu yana küresel, ekonomik ve mali krizle mücadelede kaydedilen ilerlemenin gözden geçirildiğini belirterek, güçlü, sürdürülebilir ve dengeli küresel büyümenin gerçekleştirilmesi için gelecek döneme ilişkin çalışmaların sürdürülmesi hususunda mutabık kalındığını vurguladı.
Bu amaçla somut taahhütlere dayalı bir eylem planı hazırlandığını belirten Erdoğan, ''Finansal sistemin güçlendirilmesi ve parasal sistemin reformuna yönelik çalışmalara devam edilecek'' dedi.
Erdoğan, kalkınma konusunun, G-20 Zirvesi'nin önemli bir gündem maddesi haline geldiğini ifade ederek, şunları söyledi:
''Gıda güvenliği ve altyapı yatırımlarının teşviki öncelikli alanlar olmak üzere, düşük gelirli ülkelerin küresel ekonomik büyümenin bir parçası haline getirilmelerine yönelik çalışmalar da sürdürülecek. Küreselleşmenin sosyal boyutu da her geçen gün önem kazanmaktadır. Cannes Zirvesi'nde istihdamın teşvik edilmesi ve sosyal güvenlik tabanının genişletilmesiyle ilgili konuları da ele aldık. Küresel ekonominin çeşitli sınamalardan geçtiği bir dönemde Cannes Zirvesi'nde sergilenen siyasi kararlılığın, ekonomik ve finansal sistemde istikrarın sağlanması ve büyümeyi destekleyecek cesur adımların atılması bakımından da önemli olduğuna inanıyorum. Küresel ekonomik istikrarın sağlanması ülkemiz açısından da vazgeçilmezidir. Tabii ki gerek istikrar, gerek güven noktasında, mali disiplin noktasında işin başından itibaren kararalı duruşumuz, bize bugünkü durumu sağlamıştır, getirmiştir. Eğer biz diğer ülkeler gibi bu konuda taviz verseydik, eğer mali disiplini bir kenara koysaydık, herhalde bu tür akıbetler bizi de bekleyebilirdi. Gerek 90'lı yıllarda, gerek 2000'li yılların başında olduğu gibi bu tür krizlerin içerisinde Türkiye de olabilirdi.''
''G-20 ZİRVESİ 2015'TE TÜRKİYE'DE YAPILACAK''
Başbakan Erdoğan, yoğun gayretleri neticesinde G-20'nin 2015 Zirvesi'nin Türkiye'de yapılmasına karar verildiğini dile getirerek, ''2012 Meksika'da, 2013 Rusya'da, 2014 Avustralya'da, 2015'te de Türkiye'de yapılması kararı verildi ve bu zirvenin de ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Tabii bunun hangi ayda yapılacağı, ülkelerin vermeleri gereken bir karar durumunda. Bunu da zamanı geldiğinde, bir önceki zirvede belirleme şansınız olabiliyor'' diye konuştu.