|
|
Özgürgün, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Meclis Başkanı Yanakis Omiru’nun hafta içi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 28. kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı kınama içerikli açıklamaya karşılık yazılı açıklamada bulundu.
Hüseyin Özgürgün, “Omiru’nun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 28. kuruluş yıldönümü nedeniyle sarf etmiş olduğu sözler Rum seçilmişlerin Kıbrıs’taki gerçekleri hiç anlamadıklarını ve kapsamlı bir anlaşma için gerekli olan yerleşmiş BM parametrelerini halen daha idrak edememiş olduklarını açıkça göstermektedir” dedi.
Omiru’nun yaptığı açıklamada Kıbrıs sorununun tarihi ve hukuki gerçeklerini olabildiğince çarpıttığını ve Kıbrıs sorununun çıkmasında ve devamında esas sorumlu olan Rum tarafını mağdur taraf olarak göstermeye çalıştığını kaydeden Özgürgün, bazı gerçeklerin bir kez daha vurgulanmasını gerektiğini söyledi.
Adadaki sahte devletin, 1960 ortaklık cumhuriyetinin 1963 yılında fiilen ve hukuken yıkılarak tamamen Rumlardan oluşan bir yapıya dönüşen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğunu belirten Özgürgün, “Uluslararası camiada söz sahibi bazı büyük güçlerin kendi siyasi çıkarları doğrultusunda Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınıyor olması, bu Rum devletinin hukuken ve fiilen Kıbrıslı Türkleri ve tüm adayı temsil etmediği gerçeğini değiştirmemektedir” dedi.
“ULUSLARARASI HUKUK KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN TÜM ADAYI TEMSİL ETMEDİĞİNİN TESLİMİYLE MÜMKÜN”
Omiru’nun “uluslararası hukukun artık Kıbrıs için de uygulanması ve yasa dışılığın geri alınması” çağrısına atıfta bulunan Özgürgün, “uluslararası hukuk Kıbrıs’ta iki eşit halk olduğunu garanti altına alan uluslararası antlaşmalar çerçevesinde uygulanması ve sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm adayı temsil etmediğinin teslim edilerek bu yasadışılığın geri alınmasıyla mümkün olabilecektir” şeklinde devam etti.
Rum liderliğinin “işgal” edebiyatının hukuki ve tarihi gerçekler ışığında sadece dünyayı kandırmaya yönelik ucuz bir propaganda malzemesi olduğunu kaydeden Özgürgün, “28. kuruluş yıldönümünü kutladığımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk halkının ada üzerindeki meşru hak ve çıkarlarının en büyük garantisidir. Rum tarafı, tüm Kıbrıs’ı temsil ettiği rüyasından uyandığı gün adada adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmak mümkün olabilecektir” dedi.