Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'a, bedelli askerlik ve vicdani ret soruları yöneltildi.
Bedelli askerlikte paranın peşin yatırılması durumunda herhengi bir indirim olmayacağını söyleyen Yılmaz, çürüğe ayrılanların bedelli beklentisine yönelik bir çalışma yapıldığını söyledi.
Yılmaz, vicdani ret konusunda AİHM'in isteğinin de, sadece cezanın teke düşürülmesi olduğunu söyledi.
AK Parti Şarkışla İlçe Teşkilatı Kongresi'nde bir konuşma yapan Bakan Yılmaz, ilçede basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Yılmaz, bedelli askerlik konusunda peşin para yatırıldığı takdirde indirim ve yaş konusunda değişiklik olup olmayacağına yönelik soru üzerine, böyle bir şeyin olmadığını söyleyerek, ''...Komisyondan geçtiği şekilde biz onun arkasında olacağız'' dedi.
Basın mensubunun, ''Herhangi bir indirim yok o zaman'' ifadesi üzerine Yılmaz, ''Yok, kesinlikle yok'' dedi.
'ÇÜRÜĞE' BEDELİ ÇALIŞMASI
Basında yer alan çürüğe ayrılanların bedelli beklentisine yönelik soru üzerine de Bakan Yılmaz, şunları kaydetti:
''...Arkadaşlara dedim ki, bizim dediğimiz husus neydi, şuydu: Şimdi kişi askere gitmeyecek şekilde özürlü, dolayısıyla sakat olmuş, sakat raporu var, askere elverişli değil.
Bu insan askere gitmiyor, fakat toplum içinde soruyorlar 'askere gittin mi?' 'Yok, gitmedim', 'Niye gitmedin?' 'Özürlüyüm, engelliyim' dediğinde toplumda pek iyi bakılmıyor, öyle diyelim. Yani bu da askeriyeye yönelik bir değer yargısının sonucu. Dolayısıyla kişi diyor ki, böyle bir bildiğim var da ondan, talep geldi yani. Ben zaten sakatım, yani askerliğe elverişli değilim, gitmiyorum. Ama sağdan soldan oğlum dahi bana sorduğunda 'sakatım gitmiyorum' demektense 'bana da bu imkanı verin, ben de parayı ödeyeyim, dolayısıyla devletin çıkarmış olduğu bu bedelli yasasından faydalanayım' diyor.
Bundan diyelim ki, 'Mehmet Yoldagezer yararlansın' diye bir yasa çıkmaz. Genel bir ibare koymak lazım. O genel ibarenin içerisine dahil olanlar bunları mı kapsar acaba, böyle bir düzenleme yaptığında hiç arzu etmediğimiz bir başkaları da bu yasa kapsamına girer mi? diye. Arkadaşlara dedim ki, bir çalışma yapın, bir sakıncası var mı, yok mu diye?
Taş atan çocuklarla ilgili bir yasa çıkarttık. Ogün Samast da oldu, Hrant Dink'i vuran da oldu. Ama ifade edilen o değildi. Fakat ayrım yapabilmek mümkün değil. Şimdi bu da böyle. Arkadaşlar bir çalışma yapacaklar. Bizim ifade etmek istediğimizi tam dökebilirlerse bir teklif getirecekler.
Daha henüz böyle bir teklif olmadı. Ama 'efendim biz bunu koyduğumuzda böyle de sakıncası olabilir' diye görüş gelirse bakacağız. Eğer gerçekten öyle bir sakıncaları varsa o da artık ne diyelim, o derece bir hafif biraz şey de katlansın diyeceğiz. Ama genel intiba komisyondan geçtiği şekilde genel kuruldan geçeceği şeklindedir.''
VİCDANİ RET KONUSU
''AB'nin vicdani ret konusunda neden bu kadar ısrarcı olduğunun'' sorulması üzerine de Bakan Yılmaz, şunları kaydetti:
''Avrupa Birliği'nin bir ısrarı yok. Bir yorum farklılığıyla o noktaya varırsınız. Bizden istenen vicdani rete verilen cezayı bir seferle sınırlamamız. Bizim çalışmamız ona yönelik. Yoksa vicdani reti, 'ben getirdim, sen de getir' diye bir çalışma yok...
Taraf olduğunuz bir mahkemenin kararına uymak gerekir, doğru mudur? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taraf mıyız? tarafız. Bizim aleyhimize bir karar vermiş mi? Vermiş. O kararı yerine getirmek lazım. İstenilen husus cezanın teke düşürülmesi, bu kadar.''
İRAN'A YANIT İÇİN BEKLENİYOR
Öte yandan, bir basın mensubunun, ''İran'da bir askeri yetkilinin yaptığı öne sürülen açıklamayla ilgili'' (İran'dan gelen açıklama) görüşlerini sorması üzerine Yılmaz şöyle konuştu:
''Hiçbir şey söylemiyoruz. Onların siyasi temsilcileri, yetkilileri, bir bu ibare doğru mu, yanlış mı teyit etsinler, onun üzerine bir değerlendirme yaparız.
Basından duydunuz bunu. Şimdi basından duyup da biz onun üzerine bir beyanda bulunursak bu sefer de onlar aynen diyecekler ki, Türkiye milli savunma bakanı böyle bir cevap verdi, ne diyecek, onun milli savunma bakanının tekrar bize dönmesi gerekir. Bakanının tekrar bize dönmesi gerekir. Böyle basın üzerinden konuşmak doğru değil. Önce siyasi olarak böyle bir mesaj doğru mudur, değil midir, söylenmiş midir, söylenmemiş midir, bunun teyidini bir alalım, ondan sonra gereken cevap verilir.''