Geçen yıllarda ABD’nin ülke içinde ve dışında, sıkı çalışmanın karşılığını verdiği, sorumluluğun ödüllendirildiği ülke olarak bilindiğini anlatan Başkan Obama, şöyle devam etti:
"Kim olduğuna, nereden geldiği, nerede, nasıl başladığı hiç önemli olmaksızın, çalışan herkes, en azından orta sınıfa girebilecek durumdaydı. Böylelikle de dünyanın en güçlü ekonomisini yaratma fırsatımız oldu. Her Amerikalı bunun gururunu ve başarısını paylaştı, en tepedekilerden, orta yöneticiye, fabrika işçilerine kadar. İnsanların, eve götürecek, çocuklarını büyütüp okula gönderebilecek, sağlık sigortasını ödeyecek, emeklilik zamanı için kenara koyacak kadar geliri vardı."
Birçok Amerikalı için, bu koşulların ekonomik krizden çok önce ortadan kalktığını dile getiren Obama, "Orta sınıf eriyip giderken, tepedekiler, yatırımı ve gelirleri ile giderek zenginleşti. Hiç bir zaman olmadıkları kadar zengin oldular. Onlardan başka herkes sıkıntı yaşamaya başladı, birikim değil geçim derdine düştü. Bu durum ülkede, ’çay partisi’ yada, ’Wall Street’i işgal et’ gibi protestolara yol açtı. Gelir dağılımındaki adaletsizlik orta sınıf için ’olmak ya da olmamak’ sorunu haline geldi" diye devam etti.
2012 seçimleri için bir ay içinde başkan adaylarını belirleyecek Cumhuriyetçi Parti’ye de sert eleştiri yönelten Obama, "Onların felsefesi çok basit; ’Eğer herkes kollarsa ve belli kurallara göre davranırsa, kazanırız’ diyorlar. Ama ben onların yanlış düşündüklerini söylemek için buradayım. Biz birlikte oldukça, birbirimizi korudukça ve herkes aynı kurallara uydukça bu ülke büyük ülke olur. Bunlar demokrat yada cumhuriyetçi değerleri değil, yüzde birin yada yüzde doksan dokuzun değerleri değil, Amerikanın değerleri ve bunlara yeniden sahip çıkmalıyız" diye konuştu.
Konuşmasında, ’tekel’, ’sömürü’, ’kötü, sağlıksız, çalışma koşulları’ ’ayrıcalıklı azınlık’ gibi terimleri kullanmasıyla da dikkat çeken Barack Obama, 1910 yılında Osawatomie kasabasında ’Yeni Ulusalcılık’ başlıklı ünlü konuşmasında orta sınıfın korunmasının önemine dikkat çeken ABD eski başkanlarından Theodore Roosevelt’e de gönderme yaptı. Obama, "Roosevelt de, bugün bizim inandığımız gibi, serbest piyasa ekonomisin insanların refahını artıracak en iyi sistem olduğunu biliyordu. Ama şunu da çok iyi biliyordu: Serbest piyasa, istediğinden istediğin kadar alabilmek yetkisi değil" dedi.
Obama, ABD medyası tarafından bugüne kadar yaptığı en önemli ekonomik konuşma olarak değerlendirilen açıklamalarında ABD’de gelir adaletsizliğinin yanı sıra işsizlik konusunun da üstünde durdu. Ülkenin önde gelen şirketlerinin, daha az maliyetli üretim için emeğin ucuz olduğu ülkelere kaçtığını, teknolojinin gelişimiyle 1000 kişinin yapacağı işi 100 kişinin yapar duruma geldiğini, bu yüzden de işten çıkarmaların kronik bir soruna dönüştüğünü anlatan Obama, "Zenginler için vergi muafiyeti getirirsek, piyasa kendini yola sokar diyorlar. Ama bu sistem yıllardır çalışmadı, çalışmıyor" diye konuştu. 2001 ve 2003 yıllarında ABD kongresinin, üst düzey gelirliler için büyük oranlarda vergi muafiyeti yaptığına da değinen Obama, "Zenginler için tarihte yapılan en büyük vergi indirimleriydi. Peki bize getirisi ne oldu? 50 yıl boyunca sürekli azalan istihdam ve giderek küçülen, temel gereksinimlerini, sağlık güvencesini karşılayamayan bir orta sınıf. Biz orta sınıfı yeniden yaratma düşüncesindeyiz ve bunda da ciddiyiz" dedi.
Konuşmasında istatistik verilerinden de yararlanan Barack Obama, ABD’de son bir kaç on yıl içinde, en üst dilim gelir grubunu oluşturan yüzde 1’lik nüfusun gelirinin 250 kat arttığını, her yıl 1.2 milyon gelir elde ettiklerini bildirdi. Yüzde 1’lik gurubun en tepesindeki 100 kişinin yıllık gelirinin de 27 milyon olduğunu açıklayan Barack Obama, "Tipik bir CEO, kendi çalışanından 30 kat fazla kazanırdı genel olarak. Bir çok Amerikalının geliri yüzde 6 gerilemişken, CEO’lar şimdi çalışanlarından 110 kat kazanıyor. Böyle bir gelir adaletsizliği hepimizin canını yakıyor" dedi.