Her ne kadar NASA gezegenin Dünya'ya çarpmayacağını açıklasa da, insanların 'kıyamet' beklentisi sürüyor. Türkiye'de de Facebook gruplarında örgütlenen, her şeyi geride bırakıp kırlara göç eden insanlar var.
Bundan tam 28 yıl önce ABD’nin California eyaletinde konuşlu bulunan IRAS uydusu anlaşılamayan bir şey görüntüledi. İlk başlarda ne olduğuna karar verilemeyen ve bilim insanları arasında çeşitli tartışmalara konu olan bu cismin bir galaksi sistemi olduğu sonra anlaşıldı ama Amerikan basını çoktan bu cismi yeni bir gezegen olarak kamuoyuna tanıtmıştı bile.
Büyük "yok oluş" senaryosu
Bu haberle birlikte neredeyse her 10 yılda bir patlak veren kıyamet söylentileri yeni baştan yazıldı, çizildi. Efsaneye göre her 3 bin 661 yılda bir Güneş’in yörüngesine girerek Dünya’nın yakınından geçen Marduk, namı diğer Nibiru 21 Aralık 2012’de gezegenimize çarpacak ve ‘beklenen sonu’ getirerek insanlığa dair tüm izleri yok edecekti. IRAS uydusunun o gün keşfettiği şey ise bütün bu kaçınılmazın müsebbibi Marduk’tu.
Teorinin ortaya atıldığı vakitlerde ayyuka çıkan bu felaket söylentileri belirli bir kesim dışında pek ilgi görmedi ama söz konusu efsane mitolojik kaynaklarla güçlendirilince kıyamet senaryoları kamuoyunun gündemine bir anda oturuverdi. Bu kaynaklara göre 12. gezegen olarak nitelendirilen Marduk, en son milattan önce 1649 yılında Dünya’ya çok yakın geçmiş ve neden olduğu sel felaketleri, volkanik patlamalar ve büyük depremler nice uygarlığı tarihe gömmüştü.
Büyük güne bir yıl kaldı
Dün, kıyametin kopacağı iddia edilen 21 Aralık 2012 tarihine bir yıllık geri sayımın başladığı gün. Kimisi felaketlere karşı önlemini alıyor, kimisi olacakların kaçınılmaz olduğunu söyleyerek kendini hayatın güzelliklerine adıyor, kimisi de Marduk’un hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini söyleyerek ortada dolaşan söylentilere kulak asmıyor. Ancak bu belirsizliğin içinde bazı sorular merak uyandırıyor. Marduk nedir, ne değildir? 21 Aralık tarihinde Dünya’ya bir cisim çarpacak mı?
Özünde eski Mezopotamya tanrılarından biri olan Marduk, bu coğrafyadan günümüze ulaşmış birçok yazıtta adı geçen bir simge. Hatta Babil yaratılış destanı Enûma Eliş’e göre şehrin baştanrısı, Eski Mısırlılara göre ‘milyonlarca yılın gezegeni,’ Mayalara göre ise Beşinci Güneş çağının bitiş sebebi… Tüm bu tarihsel bulguları ele aldığımızda Dünya’nın sonu yaklaşıyor gibi gözüküyor, üzerine yüzlerce kitap yazılıyor.
2012’de Dünya’nın yok olacağına inanan on binlerce insan konuyla NASA’yı e-mail bombardımanına tutunca, kurum resmi bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Açıklamada 2012 yılında gezegenimize hiçbir şeyin çarpmayacağı söylendiyse de insanların içi pek rahatlamadı. Açıklamanın kamuoyunu paniğe sevk etmemek için CIA tarafından yapıldığını dile getiren geniş bir kesim hâlâ 21 Aralık 2012’de gezegenin daha önce hiç görmediği bir felaketle karşı karşıya kalacağına inanıyor.
Teori yalanlandı ama...
Dünya’ya herhangi bir cismin çarpmayacağının açıklanmasının ardından bu kez ortaya atılan teoriler değişti. Son düzenlemelerle birlikte Marduk’un Dünya’ya çok yakın geçeceği ve oluşan manyetik kuvvetle bir dizi astronomik olayın yaşanacağı iddia edildi. Mesela bunların en çok bilineni, 21 Aralık 2012 tarihinde Marduk’un ikinci bir Güneş gibi tepede yer alacağı ve Ay ile neredeyse aynı büyüklükte gözükeceği. Buna göre gezegen iki kere Dünyamıza yakınlaşacak ve ilki 7 Eylül’de gerçekleşecek bu yakınlaşma sırasında ortaya çıkan manyetik kuvvetle eşi benzeri görülmemiş depremler, seller ve fırtınalar yaşanacak. Yüz milyonlarca insan hayatını kaybederken, hayatta kalanlar ise açlık ve susuzluğun neden olduğu savaşlarda safını belirleyecek. Ama en sonunda gün gelecek, devran dönecek ve Marduk, Güneş Sistemi’ni 1 Temmuz 2014’te terk ederek manyetik etkinin azalmasını sağlayacak.
Ortaya atılan ikinci iddianın nispeten daha korkunç olmasından dolayı başta ABD’de olmak üzere dünyanın pek çok yerinde insanlar önlem alıyor. Mesela New Hampshire eyaletindeki Matrix Enstitüsü’ne üye binlerce kişi felaketlere karşı hazırlıklar yapmaya başladı bile. Hazırlıkların temelini ise Amerikalı kâhin Gordon Michael Scallion’un çizdiği ‘Yeni Dünya Haritası’ oluşturuyor.
Haritaya göre Avrupa kıtası takımadalara ayrılarak tamamen yok olurken, Anadolu coğrafyası kazadan beladan kurtulmuş bir şekilde varlığına devam ediyor. Amerika bin parçaya ayrılmış, Afrika’nın ortasından iki koca deniz geçiyor, Rusya’nın yerinde ise yeller esiyor. Ayrıca enstitü, üyelerine bu haritanın yanında ‘felakete 72 saatte hazır olma kitleri’ ve ABD’de çok az kişinin bildiği ‘saklanacak sığınakların adreslerini’ satıyor.
Marduk’cular internette örgütleniyor
Dünyada bunlar olup biterken Türk halkı Marduk efsanesiyle biraz olsun geç tanıştı. 2003 yılında yazar Burak Eldem tarafından kaleme alınan ‘2012: Marduk’la Randevu’ kitabı malum felaketi haber veriyordu. Burak Eldem, konuya bir de politik perspektif getirip, ‘Yeni Dünya Düzeni’ egemenlerince uygulanan siyasi manevraların bu döneme hazırlık olduğunu savunuyordu. Kitap büyük ilgi gördü ve dokuzdan fazla baskı yaptı.
Geri sayım başlamışken ülkemizde de Marduk mevzuu ciddi ciddi tartışılıyor. İnternet üzerinden örgütlenen pek çok kişi, sosyal paylaşım sitelerinde kurduğu gruplarda ‘kaçınılmaz sonun’ ne zaman geleceğinin münakaşasını yapıyor ve bu sona karşı ne gibi önlemler alınabileceğini konuşuyor. Marduk’tan kaçış planı yapan kişilerin gruplar oluşturduğu ve felaketten önce sığınakların nereye yapılacağı, erzakların nasıl saklanacağı gibi konular belirlenmiş. Konya, Nevşehir, Kırşehir, Antalya gibi yerlerde sığınak yapılmaya başlandığı ise yine bu grup içinde yazılanlar.
Sinema bu fikri çok sevdi
Kıyametin yakın zamanda kopacağını sık sık dile getiren yönetmen Roland Emmerich de Maya takvimi doğrultusunda yaşanması beklenen kıyameti 2012 adıyla beyaz- perdeye aktarmıştı. ‘2012: Doomsday’ isimli film ise aynı senaryodan ekmek yiyen bir başka kıyamet tellalı. Robert Silverberg’in yönetmen koltuğuna oturduğu ‘The Second Trip’... ‘2012: Supernova’ ve ‘I Spit On Your Rave’ ise 2012 öncesi ve sonrası yaşanacakları çok önceden haber veren felaket filmlerinden sadece birkaçı.
Kıyamet 2000’de de kopacaktı!
Ünlü kâhin Nostradamus’un kehanetlerine dayanarak 2000 yılında Dünya’nın yok olacağı iddia edilmişti. Hatta dijital kıyametin yaşanması ve insanlığın kaosa sürüklenmesi bekleniyordu. Neyse ki Dünya milenyuma sağ salim girdi. Kırlara, bayırlara göç edip felaketi bekleyen pek çok insan da rahata erdi. Arjantinli kaleci Carlos Roa da kıyamet kopacak diye kariyerinin zirvesinde futbolu bırakıp ibadete başlamıştı ama bir şey olmayınca o da eski takımı Mallorca’ya geri döndü.
Rusya’da ise bir papaz kutsal kitaptaki matematiksel şifrelerden yola çıkarak 21 Mayıs 2011 tarihinde Tanrı’nın yeryüzüne geleceğini ilan etti. 20 Mayıs gecesi kiliseleri dolduran ve dualar eşliğinde sabahlayan halk, kıyamet kopmayınca derin bir nefes aldı.
‘Artık paramı har vurup harman savuruyorum’
Genellikle Facebook odaklı süregelen tartışmalarda hararetli savunmalardan birini yapan Bulut Yıldırım, Marduk’un 2012 yılında dünyaya çarpmayacağını ama etkisiyle bir dizi felaketlere neden olacağını söyleyenlerden. Sonun engellenemeyeceğini ve felaketten hiçbir şekilde kaçılamayacağını belirten 27 yaşındaki Yıldırım, hayat felsefesinin de buna göre değiştiğini söylüyor. Eskiden sahip olduğu ticari kuruluştan kazandığı parayı tasarruflu kullanan Bulut, artık ‘Carpe Diem’ (Anı Yaşa) felsefesini güttüğünü, hatta sırf bu yüzden ev almaktan vazgeçip hayatı doya doya yaşadığını söylüyor. Geçen sene hesabındaki bir yıllık faizi bozup bütün nakiti bankadan çekmesinin sebebi de bu. “Artık har vurup harman savuruyorum” diyor.
‘Deprem olacak diye evimizi taşıdık’
19 yaşındaki Mehmetcan Yılmaz ise geçmişte yaşadığı olaylardan dolayı tedirgin. “Marduk’la ilgili bildiklerimi okuduğum bir kitaptan öğrendim. Zaten Facebook’ta da bunları tartışıyoruz. Aslında çarpışmanın olmayacağının farkındayım ama gezegen Dünya’ya daha da yakınlaşacak. Bu da yerçekimini etkileyecek. Tıpkı Ay ve Güneş tutulmalarının yerçekimini etkilediği gibi. Mesela 17 Ağustos depreminden önce güneş tutulması olmuştu. Biz üç sene önce Sakarya’da oturuyorduk, evimiz de 12 Kasım depreminde hasar görmüştü. 2012’de deprem olacak diye şimdi Balıkesir’e taşındık. Babam oradaki dükkânını risk almaya değmez diye sattı, işini Gönen’de kurdu. Şimdi ölümden kaçış olmaz, ne yazarsa o ama enkaz altında kalmak daha mı iyi?” diyor.