Geçen yıl 17 Ağustos'ta 27 yaşındaki İsa Naz'ın deniz kıyısında ölü bulunması üzerine, bir gece önce birlikte denize girerken görüldükleri Rus 27 yaşındaki Maria Sautova ve eşi 25 yaşındaki Daniel Sautov ile tatilde tanıştıkları 23 yaşındaki Irına Drobysheva gözaltına alındı. Mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Rus turistlere, Adli Tıp Kurumu'ndan ölüm nedeniyle ilgili kesin rapor gelinceye kadar yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Kalacak yerleri ve paraları olmayan turistler önce bir pansiyonda, daha sonra ise konsolosluk yardımıyla Antalya'da yerleşik yaşayan bir Rusun evinde kaldı.
RAPOR 'BOĞULMA' DEDİ, 3 RUS ÜLKELERİNE DÖNDÜ
11 ay sonra gelen raporda Naz'ın 'boğulma sonucu öldüğü' belirtildi. Bunun üzerine 'takipsizlik' kararı veren savcılık, Maria Sautova, eşi Daniel Sautov ve Irına Drabysheva'nın yurtdışına çıkış yasağını kaldırdı. 3 Rus ülkelerine döndü.
Güvenlik görevlisi Maria Sautova ve bilgisayar uzmanı eşi Daniel Sautov ile uçakta tanıştıkları ve Kemer'de aynı otelde kaldıkları Irına Drobysheva, olay günü güneşin doğuşunu izlemek için geldikleri sahilde yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Yanımıza gelip bira istedi. Sonra çırılçıplak suya girdi. Bunun üzerine biz denizden çıktık. O ise denizde kaldı yüzmeye devam etti. Kaldığımız otele dönüp, adamın bizi tacizde bulunduğunu anlattık. Ertesi gün o adamın öldüğünü öğrendik."
ANNE İTİRAZ ETTİ, DAVA AÇILDI
İlçede bir marangozhanede çalışan İsa Naz'ın annesi Fadime Naz'ın Manavgat Cumhuriyet Savcılığı'na yaptığı itirazın kabul edilmesi üzerine Kemer Cumhuriyet Savcılığı, Rus turistler hakkında 'Taksirle ölüme neden olmak' suçlamasıyla 3'er yıldan 6'şar yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Dava, Kemer Asliye Ceza Mahkemesi'nde önümüzdeki günlerde görülmeye başlanacak.
'OĞLUM İYİ YÜZERDİ'
Ölen İsa Naz'ın annesi Fadime Naz, oğlunun iyi yüzme bildiğini, boğularak öldüğüne inanmadığını belirterek şunları söyledi:
"Başında kanama oluşmuş, çenesinde yara vardı. Vücudundaki ağır darp izleri de gözönünde bulundurulduğunda, oğlumun şüpheliler tarafından zorla suyun altına itildiği açıktır. Şüphelilerin denizden çıktıklarında, oğlumun halen sağ olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. Bu konuda yeterli tanık beyanı yoktur. Şüphelilerin üzerinde tırnak diplerinde ve bütün dış beden yüzeylerinde boğuşma izleri ya da oğluma ait DNA örnekleri bulunup bulunmadığı dahi araştırılmamıştır."
'AYLARCA SÜRÜNDÜLER'
İddianamenin kabulünün ardından turistlerin avukatı Şebnem Ülk ise müvekkillerinin hem tacize uğradıklarını, hem de haksız yere 11 ay boyunca zorunlu Antalya ikameti yaptıklarını kaydederek şöyle dedi:
"Haklarında hiçbir delil bulunmadan aylarca burada süründüler. Çenesindeki tırnak ucu kadar çiziği büyük bir yara olmuş gibi lanse ettiler. Ölen kişinin müvekkillerimin yanına gelmeden önce kavga etmediğini kim bilebilir? Müvekkillerimin olaydan hemen sonra otelin lobisine geldikleri, resepsiyon görevlisi ile konuştukları gibi bir çok detay kamera görüntülerinde mevcut."