Davutoğlu Fransa Meclisi’ne Seslendi

29 Aralık 2011 Perşembe  22:33

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Fransa Meclisi’ne "Başkalarının acıları üstüne emperyalist planlar kurmayın" diye seslenerek, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy ile Mustafa Kemal Atatürk arasındaki liderlik farkına dikkati çekti.

Davutoğlu, "4. Büyükelçiler Konferansı" çerçevesinde Trakya Üniversitesinde "Balkan Savaşı’ndan Balkan Barışı’na: 100. Yılında Türk Dış Politikası" konulu konferansa katılarak konuşma yaptı.

Soğuk Savaş sonrası devletler arası ilişkilerin hala normalleşemediğini, normalleşme gerektiğini söyleyen Davutoğlu, ne acılar yaşarsa yaşasın Türkiye’nin politikasının bütün halklarla kaynaşmak olduğunu bildirdi.

Balkan savaşlarındaki 5 ay 5 gün süren Edirne müdafaasına ilişkin konuşan Davutoğlu, bu savaşlar bu acılar yaşandıktan sonra, Balkanlar’dan kopup gelen, her Rumeli türküsü ile gözleri dolan Mustafa Kemal Atatürk’ün Balkan Paktı’na öncülük ettiğine dikkati çekti.

Davutoğlu şunları kaydetti:

"Her millet kendi acısını tek acı sanır, ama biz bütün milletlerin acısını anlarız. Çünkü en büyük acıyı biz çektik. Şimdi biz dönüp bu anlayışı Fransız Meclisi’ne söylüyoruz: Başkalarının acıları üstüne emperyalist planlar kurmayın. 1915’te sizler acı çekmediniz. Gelibolu’da 250 bin şehit verenler acı çekti. Maraş’ta, Urfa’da acı çekildi.

İşte iki lider arasındaki fark da burada. Mustafa Kemal ile Sarkozy
arasındaki fark burada. Birisi doğduğu yeri terk eder, her Rumeli türküsünde
gözleri dolar. Yeni bir ulus devletin kurucusu olarak milletini tahrik edebilir,
’Yunanlılar sizi işgal etti’ diyerek acılarını her gün hatırlatabilirdi. Ama öyle
demedi aksine Venizelos’a elini uzattı, çünkü Atatürk gibi bir lider yaklaşık 10
asırlık bir harmanın ürünüdür. O liderler Selimiye’ye bakarak gücü gördüler.

Oysa sadece Sarkozy için demiyorum, Fransız liderler hiçbir acı çekmeden
başka milletlere acı çektirerek bugünlere geldiler. Şimdi de başkalarının acıları
üstüne yeni bir tarih inşa etmeye çalışıyorlar. Ve dönüp diyorlar ki şu milletin
acısı acı değildir, bilinmese de olur, çünkü o başka. Ama bir başka halkın acısı
doğuştan suçlu görünen millete hatırlatılması gereken bir acıdır."

Davutoğlu, Ermenistan ile protokollerin imza töreninde Zürih’te yapması
öngörülen, ancak yapmadığı açıklamayı hatırlatarak, konuşmasını yapmış olsaydı
orada "Sizi adil bir hafızaya çağırıyorum, tek taraflı bir hafızaya değil. Bütün
hafızaların birleştirilip kolektif bir vicdanın ortaya çıkması demek" diyeceğini
kaydetti.

-Edirne-

Türk milletinin ruhunun bazı şehirlerde tecessüm ettiğini, bazı
şehirlerin merkez ve başşehir olduğunu belirten Davutoğlu, Edirne’nin de böyle
bir başşehir olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, "Başşehirler baş eğmezler, teslim olmazlar, herkes onu terk
etse, o şehrin ahalisi o şehirle birlikte o imtihanı verir. Edirne bu imtihanı
vermiş büyük bir şehirdir. Onun için büyükelçilerimizle, temsil ettiğimiz bu
büyük milletin, bu büyük devletin, bu büyük ülkenin ruhunu keşfetmek için de
Edirne’deyiz. Tekrar tekrar anlamak için Edirne’deyiz" diye konuştu.

Kendisinin Konya’da doğduğunu ve Konya’nın büyük Anadolu harmanlanmasının
başşehri olduğunu anımsatan Davutoğlu, bu başşehrin bütün manevi birikimini
yansıtanın ve sembolünün de Hazreti Mevlana ve Mesnevi olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "Mevlana’yı çekin alın, Konya’nın o büyük başşehir kimliğini alın
Konya geriye kalmaz" dedi.

Bursa’nın da Büyük Selçuklu birikiminin, Bizans ile daha doğrudan temasa
geçerek, estetiğinin taşındığı bir şehir olduğunu dile getiren Davutoğlu,
Bursa’nın daha sonra kendi siluetini pek çok Balkan şehrinde yansıtarak bir
prototip olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, "Tabiri caizse 1071 Malazgirt’ten 1400’lere kadar, üçyüz
yıllık, Türk’ün o Anadolu’daki büyük harmanlanmasının nihai kemal şehri
Bursa’dır. Bu kemalin Rumeli’ye taşındığı, Rumeli’de taşa, mimariye, estetiğe,
yazıya büründüğü ve yeni Rumeli başşehri de Edirne’dir" diye konuştu.

Bu üç şehrin birbirini takip eden bir silsile halinde İstanbul’un
taşlarını döşediğini vurgulayan Davutoğlu, "İstanbul, o muhteşem medeniyet şehri
olarak doğarken, Konya’dan, Bursa’dan, Rumeli’nin merkezi olan Edirne’den
hazırlanan o büyük birikimin üzerinde, dünyanın belki de medeniyet sahnesi
anlamında en muhteşem şehrini oluşturmuştur. Edirne, daha sonra Balkanlara nüfuz
edecek harmanlanmanın odaklandığı, kimlik ve nüfuz bulduğu bir şehir. Onun için
Edirneli olmak bir ayrıcalıktır" dedi.

Hayatının bazı dönemlerinde bazı şehirlerde yaşamayı özlemle istediğini
ve bu şehirlerden birinin de Edirne olduğunu belirten Davutoğlu, akademik hayata
dönmesi halinde Trakya Üniversitesi’nde "Edirne’nin ruhu" üzerine bir ders yapmak
arzusunda olduğunu ifade etti.

İstanbul’dan önce Edirne için de "der saadet" unvanının kullanıldığını
hatırlatan Davutoğlu, Mevlana ile Konya’nın birleşmesi gibi Selimiye ile de
Edirne’nin birleştiğini söyledi. Davutoğlu, "Selimiye bizi anlatır" dedi.

Bazı yapıları gördüğünde, başından ayrılamadığı dünyada dört eser
bulunduğunu belirten Davutoğlu, bu eserler her seyredişinde yeni şeyler
keşfedildiğini ve insanlığın anonim kültürünün, estetiğinin ve zevkinin
yakalandığını kaydetti.

Bunların, Zeytin Dağı’ndan Mescid-i Aksa’ya bakıldığında Kudüs’ün
görünüşü, Gırnata’dan El Hamra’nın görünüşü, Tac Mahal ve Selimiye olduğunu
belirten Davutoğlu, "Selimiye’ye bakmak, ahengin, derinliğin, oranın, hem teknik
anlamda oranın hem de ruh ile madde arasındaki o büyük uyumun anlamını
kavramaktır" dedi.

Öğrencilere de dinlenmek için ve derslerden sıkıldıklarında Selimiye’yi
seyretmelerini öneren Davutoğlu, "Selimiye Edirne gibi bir hocadır, çünkü büyük
bir üstadın elinden çıkmıştır" diye konuştu.

Edirne kuşatması sırasında şehrin ruhunun, şehri teslim etmemek için
savaşan Türklere güç verdiğini ifade eden Davutoğlu, "Edirne’nin onuru,
Selimiye’nin onuru kıyamete kadar yaşayacaktır" ifadelerini kullandı.



Sayfa Adresi: http://byturco.com/haber/-Davutoglu-Fransa-Meclisi-ne-Seslendi/364002