Ankara Başbakan Erdoğan, dün, Arena Spor Salonu’nda, Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi 1. Etap konutlarının hak sahipleri kura çekimi törenine katıldı. 5 gün boyunca yapılacak kura çekimleri ile yaşayacakları evleri belirlenecek hak sahiplerini tebrik eden Erdoğan, gündemde tartışılan konuları değerlendirdi. Erdoğan, özetle şöyle konuştu:
LANETLİYORUM...
Bu adeta bir ihanettir. Bu saldırı terör örgütünün nasıl bir gözü dönmüşlük içinde olduğunu, masum sivil vatandaşları, gençleri, çocukları, kadınları nasıl insafsızca katledildiğini gözler önüne serdi. Alçakça zihniyeti bir kez daha lanetliyorum.
ESKİ TÜRKİYE DEĞİL
Ne Uludere’deki 34 vatandaşımızın, ne de İstanbul’da, sokak ortasında hunharca katledilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Hrant Dink’in davası, hiç kimsenin endişesi olmasın, geçmişte olduğu gibi, Ankara’nın derin dehlizlerinde kaybolmaz, kaybolamaz. Türkiye artık eski Türkiye değil. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz. Hiçbir tezgah, hiçbir komplo, hiçbir provokasyon gizli kalamaz.
FAİLİ MEÇHUL OLMADI
6 farklı dilde, aynı ezgiyle, aynı duyguyla söylenen Sarı Gelin türküsünü, Şişli’de sıkılan bir kurşun susturamaz. Hükümet olarak yürütme olarak bugüne kadar bizim sorumluluğumuz neyse, biz onu hakkıyla yerine getirmenin gayreti içinde olduk. Bundan sonra da aynı samimi gayreti göstereceğiz. Olay olmuş, 32 saatte faili yakalanmıştır. Bu, yürütmenin bu konu üzerinde ne kadar hassas olduğunu, ne kadar bu işte işi sıkı tuttuğunun bir ifadesidir. Şu anda sağda solda köşelerinde yazı yazanlar yürütmeye konuşurken, hükümetimize konuşurken önce kendilerine bir çeki düzen versinler, ondan sonra konuşsunlar. Bu bir faili meçhul olmamıştır.
FATURA BİZE KESİLEMEZ
Yargı yürütmeye neyi bu noktada isterse, yürütmeden isterse yürütme onu yapar. Yapmıyorsa o zaman bütün bu sorumluluğun altına bizzat imzamızı atarak biz gireriz ama bu ülkenin bir yasama yürütme, yargı erki olduğun da herkesin bilmesi lazım. Yeri geldiği zaman ’diktatörlük’, yeri geldiği zaman ’demokrasi’ diyeceksin. O zaman demokraside biz bileceğiz ki kuvvetler ayrılığı prensibi var. Bunun gereği neyse onu yapacağız. İşte biz, bunu yapıyoruz ve yaptık. Hiç kimse ama hiç kimse sanki hükümet yargılama yapıyormuş gibi faturayı hükümete kesme yanlışına düşmemelidir. Yargılama süreçlerini hükümetten bilenler de hata yaparlar. Hükümetin süreçlere müdahale etmesini isteyenler de yanlış yaparlar. AK Parti’nin aklığına temizliğine kimse leke süremez. Dink davasında dosya kapanmamış süreç tamamlanmamıştır. Temyiz aşamasında umuyorum ki yargı şüpheleri giderecek kamu vicdanını rahatlatacak adımları atacaktır.
KOL KANAT GERİYORLAR...
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum öncesinde CHP, MHP ve BDP, koro halinde “Bunlar 12 Eylül müdahalesinden hesap soramaz, yalanların en büyüğü...” dedi... Şu anda yargı 12 Eylül müdahalesinin hesabını soruyor. Bugün utanmasalar, neredeyse 12 Eylül’e, onun faillerine sahip çıkacak, kol kanat gerecekler.
HAZMEDEMİYORLAR
PKK ve onun uzantısı olan BDP, her hadisede, her fırsatta hükümeti ve partimizi itham ediyor. Aynı şekilde MHP, hemen her olayda faturayı hükümete kesiyor. CHP, parmağına kıymık batsa hükümeti sorumlu tutuyor. Medyaya bakıyorsunuz, aynı tavır. Bunlar, en başta kendileri demokrasiyi özümseyemediler. Yargı kararıyla operasyon yapılır, hükümet eleştirilir. Tutuklama kararı verilir, hükümet eleştirilir. Bununla ilgili yasal düzenlemeler AK Parti döneminde mi yapıldı? Bizim hükümetimize kadar, yargı birilerinin arka bahçesi olmuş. İşte 12 Eylül’de millet buna son verdi, bunu hazmedemiyorlar.
ADETA MALKOÇOĞLU OLDU
Gerek CHP Genel Başkanı, gerek CHP grubu, fezlekeden bir kahraman çıkarmak için kumpanya düzenlediler. Silivri’ye tiyatro diyorlar. Tiyatro Silivri’de değil, tiyatro CHP grubunda. Bu son fezlekeden Kılıçdaroğlu’nun adeta Malkoçoğlu olup yeri göğü inletmeye çalıştığı fezlekeden önce tam 13 fezleke hazırlanmış... Bu son hazırlanan fezlekedeki suç isnatlarının benzerinden daha önce 4 tane hazırlanmış. Sayın Kılıçdaroğlu, bu fezlekelerden haberiniz yok muydu? O zaman neden kahraman kesilmediniz? Kılıçdaroğlu, bir fezlekeden yola çıkıp, ta darağacına kadar gidiyor. Böyle engin bir hayal dünyası... Bu ülkede CHP darağacına sadece ve sadece bir nedenden dolayı çıkmıştır; yağlı ipi masum insanların boynuna geçirmek için. Geçmişiniz bu. İstiklal mahkemelerine bakın, Üç Aliler Divanı’na bakın, Yassıada’ya bakın. Otomobil farıyla aydınlatılan sokak mahkemesinde idama mahkum edilen Seyit Rıza’ya bakın. Eğer taraflı yargı görmek istiyorsanız, CHP tarihinde bunu ziyadesiyle görürsünüz. Bütün grup hurra TBMM’ye yürüyor. Bunlar hukuk da bilmiyor. Hakkında fezleke olmadan dokunulmazlık kalkmaz ki. Açık hava tiyatrosu...
19 Mayıs’ın eserlerine neden sahip çıkmadınız?
KOŞUYORUZ: Bazıları Ankara’yı, belli yıl dönümlerinde hatırlarken; bazıları marşlara, sloganlara hapsederken, biz Ankara’yı, bir dünya başkenti haline getiriyoruz. On yıllar boyunca bunlar ne dediler? ’Ankara’nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak’... Bırakın bunları... Gazi Mustafa Kemal, Gazi Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı, Anadolu’yu örgütledi. 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi, meclisi açtı, Kurtuluş Savaşı’na başkumandanlık yaptı. 13 Ekim 1923’te Ankara’nın, meclis iradesiyle bu ülkenin başkenti olmasını sağladı. Peki siz bunun üzerine ne kattınız? Atatürk’ün Ankara’sına ne kazandırdınız, nerede bir eseriniz var, Allah aşkına gösterin... Şimdi çıkmışlar, bize 19 Mayıs törenleriyle ilgili ağız dolusu hakaretlerle yükleniyorlar. Kusura bakmayın beyler... 19 Mayıs’la, milli bayramlarla ilgili düzenlemeyi bizden önce yapmışlar. Biz yönergenin aslına uygun bir şekilde sadece uygulanmasını istedik. Bunu farklı yerlere çekmenin hiç anlamı yok. Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Bahçeli... Siz 19 Mayıs törenlerini bu kadar severdiniz de, ya neden o Samsun’daki hatıralara bugüne kadar bir el atmadınız? Samsun’da 1989-1999 arasında CHP 10 yıl belediyeyi elinde tuttu. Neden oradaki eserleri onarmadınız, neden 19 Mayıs’ın izlerine sahip çıkmadınız? Sayın Bahçeli, bu ülkede başbakan yardımcılığı yaptınız, Samsun’da, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, Sakarya’da milli mücadelenin hatıralarını, şehitliklerimizi neden öyle metruk, öyle mahzun halde, kendi kaderlerine terk ettiniz?Biz Gazi Kemal’in işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine doğru yürümüyor, koşuyoruz. Ankara’dan Türkiye’ye artık yüksek hızlı trenlerle, saatte 250 kilometreyle adeta uçuyoruz.
Ha Perry ha Kılıçdaroğlu
NASIL GENEL BAŞKAN BU?: Böyle anamuhalefet partisi genel başkanı olur mu, nasıl genel başkan bu? Kendi ülkesinin, bu milletin çıkarlarını gözetmeyen, yurt dışında kendi ülkesini şikayet eden, ekonomiyi kötüleyen, karalayan bir anamuhalefet partisi genel başkanı olabilir mi? Maalesef Türkiye’de var... Brüksel’de, Avrupa Sosyalist Partiler Kongresi’nin panelinde konuşuyor ve aynen şu ifadeleri kullanıyor; ’Dünyada cari açıkta bir numarayız’. Doğruyu söylemediği gibi, bunu Brüksel’de yabancılara ifade ediyor. ’Hapisteki gazeteci sayımız Çin’den fazla, medya özgürlüğü yok’ diyor. Allah aşkına, Türkiye ile ilgili cahilce açıklamalar yapan, ABD Cumhuriyetçi başkan aday adayı Rick Perry ile bizim anamuhalefet partisi genel başkanı arasında ne fark var? Fark şu; birisi Teksas’ta yaşıyor, diğeri Ankara’da. Birisi Teksas’tan Türkiye’ye Fransız, diğeri Ankara’dan Türkiye’ye Fransız.