Parlamenterler Birliği, son Greentree zirvesinde de Rum tarafı ile bir çözüme ulaşılamayacağının ortaya çıktığını, bu nedenle Türk tarafının Temmuz ayından sonra yeni ve kalıcı bir siyaset belirleyip dünyaya ilan edilmesini isteyerek, “Bize göre müzakerelere artık son verip, devletimizin tanınması için girişimler başlatmamız kaçınılmazdır” dedi.
Vedat Çelik başkanlığındaki KKTC Parlamenterler Birliği, bu sabah Meclis Mavi Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, Greentree zirvesini değerlendirerek bundan sonra atılmasını arzuladıkları adımları açıkladı.
KKTC Parlamenterler Birliği Başkanı Vedat Çelik yaptığı konuşmada, Greentree zirvesinde beklenildiği gibi, Rum tarafının, Türk tarafı ile ortaklığa hazır olmadığı için bir sonuca ulaşılamadığını söyledi.
Rum tarafının, görüşmeleri sabote edip 2013’e kadar uzatma arzusunda olduğunu, bu düşüncede zirveye gittikleri için herhangi bir öneri yapmadıkları gibi, Türk tarafının kırmızı çizgilerini pazarlığa açarak 6 başlıkta yaptığı tüm açılımları ellerinin tersiyle bir tarafa ittiğini kaydeden Vedat Çelik, buna rağmen Rum muhalefet partilerinin Hristyofyas’ı görüşmecilikten alma yönünde girişim başlattığını söyledi.
Bu durumun bir taktik olacağı gibi, tarafların uzlaşmadan ne kadar uzak olduklarının açık göstergesi olduğunu anlatan Çelik, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’a yapılan saldırıların da bir parçası olabileceğine dikkat çekti.
Greentree’de hiçbir konuda gerileme göstermeyen Rum tarafının federal devleti görüşür gibi görünmesine karşın, üniter devlette ısrar etmekte olduğunu kaydeden Çelik, tek halk tek devleti öngören bu yaklaşımı kabul etmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Bu gelişmeler ışığında Mart sonuna kadar sürdürülecek müzakerelerden bir gelişme beklemediklerini, Mart ayından sonra Genel Sekreter’in genişletilmiş konferans çağırıp çağırmayacağının, çağırsa bile konferanstan olumlu sonuç çıkıp çıkmayacağının şüpheli olduğu görüşünü dile getiren Vedat Çelik, genişletilmiş konferansın oluşumu hem de gündemi hakkında da taraflar arasında ciddi görüş farklılıkları bulunduğuna işaret etti.
Rum tarafının, genişletilmiş konferansa Avrupa Birliği ve Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin katılmasında ve gündeminin garantilerin ortadan kaldırılması ve Türkiye kökenli vatandaşların adadan ayrılması ile sınırlı kalmasında ısrar ettiğini ifade eden KKTC Parlamenterler Birliği Başkanı Vedat Çelik, “Bu şartlar altında süreçte sona doğru gidilmekte olduğu açıkça bellidir. Belli olmayan ondan sonra ne yapılacağıdır. Daha açıkçası Türk tarafının ne yapacağıdır” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türk tarafı, Annan Planı referandumundan sonra yaptığı hatayı bu defa kesinlikli tekrarlamamalıdır. Referandumdan sonra müzakerelere ara verip, Rumlar’ın bize yaklaşımlarını beklemek yerine, ısrarla ve iki adım önde giderek görüşmelere devam etmeyi tercih ettik ve sonuçta içi boşaltılmış Annan Planı ile karşı karşıya kaldık.
Parlamenterler Birliği, Temmuz’dan sora, hatta durum açıklık kazanırsa, Mart ayından sonra Türk tarafının yeni kalıcı bir siyaset tespit edip açıklaması, federal zeminde çözüm arama sürecinin tüketildiğini belirtmesi, Rumların Temmuz’dan sonra bizi bıraktıkları noktada bulamayacaklarını, bundan böyle kendileri ile ancak iki ayrı egemen devlet zemininde iyi komşuluk ilişkileri ile tazminatlar konusunu görüşebileceğimizi dosta düşmana duyurmamız gerektiği görüşündedir.
Bugünkü belirsizlik devam edemez, etmemeli. Halk önünü görebilmeli, uzun vadeli programları yapabilmelidir. Dış güçlerin amacı; Kıbrıs Türk halkını belirsizlik içinde bırakmak, Rum’la anlaşmaya zorlamaktır. Gerçek amaç; çözüm değil, çözülmemizi sağlamaktır. Buna müsaade etmeyeceğiz.”
Devamla, artık müzakerelere son verip KKTC’nin tanınması için çalışmalar yapılmasının kaçınılmaz olduğunu yineleyen Vedat Çelik, birlik olarak KKTC’nin dünya devletleri arasında çoktan hak ettiği yeri alması çalışmalarını zaman kaybetmeden başlatma kararı aldıklarını ve bunun için “Sonsuza dek KKTC” sloganını belirlediklerini vurguladı.
“Esasen, bütün kurum - kuruluşları ile 29 yıldan beri var olan ve en az GKRY kadar meşru olan KKTC’nin bugünkü haksız statüsünden kurtarılması geç bile kalmıştır. Tüm halkımızın siyasal partileri ve kurum, kuruluşları ile bu yola baş koymaları zamanı gelmiştir. Her birimiz bize düşen görevi yapmalı, mukavemetçi Kıbrıs Türk halkına yakışır biçimde yeni bir ulusal mücadele başlatmalıyız” diyen Çelik şöyle konuştu:
“KKTC Parlamenterler Birliği, hiçbir koşul ve şart altında, bu ada üzerinde Kıbrıs Türk halkının Rum tahakkümü altına girmesine veya Rumların baskın egemenliğinin yer alacağı bir yönetimin kurulmasına evet demeyecektir.
Halkımızın hür iradesinin ve kendi geleceğini belirleme hakkının doğal bir göstergesi olan can ve kan pahasına kazanılmış KKTC’nin yaşatılması en mukaddes görevimizdir. Bu emanete asla ihanet etmeyecek, bu yolda gerekirse her fedakarlığı yapacağız.”
Bazı çevrelerin çözümsüzlüğe yol açan BM Güvenlik Konseyi kararlarının ortadan kaldırılmasının imkansız olduğunu iddia etmesine karşın bunun örneklerinin var olduğuna da işaret eden Çelik, Kosova için de aynı şey söylenmesine karşım alınan kararların 1 - 2 yıl sonra ortadan kaldırıldığını anımsattı.
ÖTÜKEN
KKTC Parlamenterler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Ötüken de yaptığı konuşmada, Rum Ulusal Konseyi’nin aldığı kararlar, varılacak bir anlaşmanın halkın referandumuna sunulmadan Rum Meclisi’nin onayından geçmesine ilişkin karar ve Downer’a karşı Rum tarafının takındığı tutumun, müzakerelerin BM zemininde bile sürdürülmesine imkan bırakmadığını söyledi.
Bundan sonra KKTC’nin tanınması için çalışma yapılması konusunda Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve müzakere heyetine açık çağrı yapmakta olduklarını belirten Ötüken, dünyanın hiçbir yerinde devlet ilan edilen bir halka “Gelin devletinizden vazgeçin ve uzlaşmaya varın” denmediğine dikkati çekti.
Bugünden itibaren KKTC Hükümeti, Meclisi, Türkiye’nin bütün kurumları nezdinde ve Türkiye Parlamenterler Birliği aracılığıyla Türki Cumhuriyetlere ulaşarak, tanınma yönündeki çalışmalarını başlatacaklarını ifade eden Ötüken “Artık tanınma yönünde bir seferberlik başlatmak zorundayız. Çağrımız budur” dedi.
Son 20 yılda dünyada 33 devletin kurulduğunu ve bunların çoğunun BM tarafından tanındığını da anımsatan Ötüken, kurulan bu devletlerin hiçbirinin federasyon olmadığına dikkat çekti.