İstanbul Esenyurt'taki yangınla ilgili konuşan Erdoğan, "Milyarlarca lira kâr elde edenlerin alın teriyle geçinen işçilerin hayatını hiçe saymasını, onların hayatını bu kadar ucuz görmesini asla kabul etmeyiz. Esenyurt'taki acı hadisenin aydınlığa kavuşturulmasının yakın takipçisiyiz. Olay yerinde ilk incelemeler yapıldı. Sorumluluğu bulunanlar en kısa sürede adalete teslim edilecekler. Bunun tekrar etmemesi, başka işçilerin hayatını kaybetmemesi için tedbirleri daha da sıkılaştıracağız. Gerekli talimatları verdim. İş kazalarını ve meslek hastalıklarını minimuma indirmek için çok daha kararlı tedbirleri hayata geçireceğiz" dedi.
Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı hakkında şunları söyledi: "Son beş gündür şu ana kadar 23 Gazzeli kardeşimiz hayatını kaybetti. Hayat hakkı elinden alınan nice insanın kendi vatanında bir mezar hakkı dahi bulunmuyor. Filistin'de 20. yüzyılın başından itibaren yavaş ama sistematik bir katliam yürütülüyor. Filistin'de, Suriye'de insanlık hakkı ayaklar altına alınıyor. Uluslararası örgütlerin harekete geçmesi gerektiğini, samimi adımlar atılması gerektiğini ifade ettik. Bütün uyarılarımıza rağmen Ortadoğu'da kan akmaya, çocuklar katledilmeye devam ediyor. Bu katliamın durması için gerçekleri dillendirmeye devam edeceğiz. İsrail halkına soykırım mağduru bir millet olan İsrail vatandaşlarına Filistin'e yönelik soykırım girişimine dur demeleri çağrısında bulunuyorum. Devlet terörüne dur demeleri çağrısında bulunuyorum. Bazı medya gruplarının Gazzeli direnişçileri militan olarak takdim etmelerini anlamakta zorlanıyorum. Gazze'deki direnişçiler asla terörist değildir. Onlar topraklarının korunması mücadelesi veren direnişçilerdir."
SARKOZY'NİN TAVRI TEHLİKELİ
Erdoğan konuşmasında Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye de mesaj verdi. Erdoğan, "Bu hassas süreçte bazı ülke devlet başkanlarının da son derece sorumsuz, tehlikeli tutum takındıklarını görüyoruz. Sarkozy 1915 olaylarını seçim malzemesi olarak gündeme getirdiğinde bunun ayrımcı bir girişim olduğunu ifade etmiştik. Sarkozy daha tehlikeli bir tavır izlemeye başladı. Fransa'da devlet başkanlığı seçimleri öncesinde bizzat devlet başkanlığı tarafından yabancı düşmanlığı pervasızca tahrik ediliyor. Ülkesindeki yabancılara yönelik tehdiktar açıklamaları, AB'nin evrensel değerlerini hedef alan son derece tehlikeli açıklamalardır. Fransa'da yabancı düşmanlığının sergilenmesi insanlık adına utanç verici bir gelişmedir. Seçim kazanmak uğruna yabancı düşmanlığını, islamafobiayı körüklemek çok büyük sorumsuzluktur" diye konuştu.
'CHP 1940'TAN BUGÜNE GELEMEDİ'
Erdoğan, Meclis'te kavgalı geçen 4+4+4 yasa teklifiyle ilgili olarak şunları kaydetti: "Maruz kaldıkları saldırılardan dolayı vekillere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. CHP'nin şiddete dayalı tahrikkar ve zorbalık üzerine kurulu muhalefetine değinmeden önce eğitime ilişkin birkaç hususu paylaşmak istiyorum. Dikta rejimleri tarih boyunca eğitimi, okulları kendileri için bir kaynak olarak gördüler. Diktatörler için farklılık her zaman tehlikeli olmuştur. Okulları bir formatlama merkezi olarak görmüştür. 1940'lı yıllarda okulların kışla mantığıyla nasıl dizayn edildiğini, nasıl tek tip çocuk yetiştirme faaliyetinin yürütüldüğünü bu millet iliklerine kadar yaşadı. CHP bu ülkede Kur'an kurslarını kapattı. CHP bu ülkede camileri kapattı. Hayır desinler, belgeleri var. CHP milletin dinini öğrenmek için okuduğu en temel eserleri, Elif Ba cüzlerini yasakladı, toplattırdı. Bırakınız camileri evlerde dahi çocukların din eğitimi almalarının önüne geçildi. Evlerden toplanan kitaplar yakıldı. CHP kendi ideolojisi dışındaki her bilgiye engel koydu. Ezanı Türkçe okutma yarışına giren bu CHP zihniyeti değil mi? Ezanı farklı yapıya kaydırmak isteyen CHP zihniyeti değil mi?
CHP Genel Başkanı ciddi gel-gitler yaşıyor. Buna bizde şöyle denir, Elma şekeri politikası. Partisi içindeki statükoculara da değişimcilere de elma şekeri dağıtmaya çalışıyor. Kendi partisinin genel kurulundaki dosyayı almayıp, tekme tokat ağzına burnuna vurarak dışarı atıyorlar. Dersim katliamıyla da gurur duyuyor musun? Yasakladığınız kitaplardan dolayı gurur duyuyor musun? Bu ülkenin kanaat önderlerini ipe çektiğiniz için gurur duyuyor musun? Sayın Kılıçdaroğlu başörtüsü yasağından dolayı gurur duyuyor musun? Şu anda partisinde bulunan malum vekil diyor ki, ben ikna odalarında sadece o başörtülü kızlara yanlışlık yapmasınlar, başını açarken psikolojik baskı olmasın diye merdiven altında açsınlar dedim diyor. Biraz ince at da güvercinler yesin. Sizler elele kolkola AK Parti'nin kapatılması için cumhuriyet yürüyüşlerini yapmadınız mı? Bu yavruların ortaöğretimde de çektikleri çileler var. Tüm bunlara rağmen farklı bir süreci yaşıyoruz. Avukatlığını yaptığınız çetelerden, vesayet sisteminden de gurur duyuyor musunuz? O çeteleri biz temizledik, hâlâ temizliyoruz. CHP'nin geçmişi diye bir şey yoktur. CHP bugüne gelemeyen geçmişte yaşayan bir partidir. Çünkü CHP 1940'tan bugüne gelemedi, hâlâ oradadır. Sen bir yandan değişim diyeceksin, öte yandan çıkıp 28 Şubat darbesinin en ağır uygulamasına kesintisiz eğitime kol kanat gereceksin. Yüz nakliyle işte bu kadar olur. CHP'ye doku nakli gerekiyor.
Yemin etmeyiz dediler. Tıpış tıpış geldiler mi, geldiler. Yeminlerini ettiler mi, ettiler. Bunun ezikliği içindeler. Tükürdüklerini yalamanın verdiği eziklikle TBMM'yi terörize etmenin gayreti içindeler. Meclis'i çalıştırmayarak milli iradeye engel olacaklarını zannediyorlar. Komisyonları basalar milli iradeyi durduracaklarını sanıyorlar. Bunlar her 10 yılda bir müdahaleye ve müdahalenin cansuyu verdiği CHP'ye alışmışlar. Bugün karşılarında bir yerlerden telefon gelip, talimatla adım atan hükümet yok. CHP bunun şaşkınlığını yaşıyor. İsteseler de istemeseler de alışacaklar. Milli iradeye, demokrasiye alışacaklar. Ne diyor? Tanklarıyla, toplarıyla gelsinler diyor. Kim diyor? Kılıçdaroğlu. Bu ülkede tankla topla ancak siz gelirsiniz. Siz bugune kadar hep tankla topla geldiniz, o olmadığı zaman gelemediniz. AK Parti ise millet iradesiyle gelmiştir. CHP mecliste olsun ya da olmasın, herhangi bir düzenlemeye karşı çıktılarsa onu engellediler. "