|
|
Eroğlu, “Benden önceki Cumhurbaşkanı da uzlaşma istiyordu. Ben de istiyorum. Sadece istiyorum demekle olmuyor. Karşı tarafın da aynı iyi niyeti, anlaşma niyetini taşıması gerekir ki, bir anlaşma imkanı yaratabilelim. Rum tarafında bu niyet yok. Kesinlikle yok. Onlar Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin devamından yanadır” dedi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu bugün Muhtarlar Birliği’ni kabul etti. Eroğlu, Kıbrıs müzakerelerinde kendisine destek veren muhtarlara teşekkür ettiği konuşmasında, müzakereleri sürdürürken arkasında halk desteği bulunmasının önemine vurgu yaparak, halkın seçtiği muhtarların desteğinin kendisine daha da güç verdiğini söyledi.
Eroğlu, Cumhurbaşkanı seçilmesi ve müzakere masasında bulunma amacının, Kıbrıs Türkü’nün haklı davasında, haklığını tescil ettirmek ve alması gereken haklarını anlaşmayla almasını sağlamak olduğunu belirtti.
Rumların sadece alma niyetine bir kez daha vurgu yapan Eroğlu, “Halbuki müzakereler al-ver olduğu sürece yürütülür. Karşılıklı al-ver olduğu sürece anlaşma ihtimali ortaya çıkar” dedi.
“HRİSTOFYAS’IN KİTABINDA SADECE ALMAK VAR”
Kitabında sadece almak olan Rum lider Dimitris Hristofyas ile anlaşmanın mümkün olmadığını ifade eden Eroğlu, iki yıldır müzakerelerde bulunduğu Hristofyas ile birbirlerini iyi tanımaya başladıklarını ancak bunun yeterli olmadığını kaydetti. Eroğlu, sorunu bilip, iki tarafın da haklarını gözönünde bulunduracak çözümü sağlamanın önemli olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Hristofyas’ın “federasyonu kabul ederek, gerekli tavizi verdiği” inancıyla hareket ettiğine işaret ederek, “Biz de devletimiz varken federasyonu görüşüyoruz. Rumlarınki tavizse, biz de aynı tavizi veriyoruz” dedi.
Hristofyas’ın, Rumların 1974 mağduru gördüğünü ve kaybettiklerini geri almaktan başka bir şey düşünmediğini ifade eden Eroğlu, “Oysa, 1974 Mutlu Barış Harekatı’na davetiye onlar çıkardı. Eğer, Cumhuriyetten dışlanmasaydık ve 15 Temmuz darbesi olmasaydı, bugün 20 Temmuz da olmazdı. 20 Temmuz, Yunanistan’a demokrasi getirirken, Güney Kıbrıs’ta da on binlerce insanın canını kurtardı. En önemlisi bizim canımızı kurtardı. Bugün özgürlüğümüze kavuşmuş, bu topraklarda devlet kurmuş pozisyondayız” diye konuştu.
“KENDİ KENDİMİZİ SUÇLAMANIN ANLAMI YOK"
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Hristofyas’ın sözlerine inanarak Kıbrıs Türkü’nün kendi kendini suçlamasının anlamı olmadığını belirtti.
Eroğlu “Maalesef bazı çevreler, kendi kendimizi suçlayarak işi götürmeye çalışıyor. Ya da siyasi mazlemesi sadece Kıbrıs sorunudur düşüncesi içinde, kendi kendimizi suçlayarak, halk arasında yer etmeye çalışanlar olabilir” dedi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, şöyle devam etti:
“Gerçek, Rumların bizimle uzlaşma istememesidir. Benden önceki Cumhurbaşkanı da uzlaşma istiyordu. Ben de istiyorum. Sadece istiyorum demekle olmuyor. Karşı tarafın da aynı iyi niyeti, anlaşma niyetini taşıması gerekr ki, bir anlaşma ki imkanı yaratabilelim. Rum tarafında bu niyet yok. Kesinlikle yok. Onlar Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin devamından yanadır. Bundan başka da alternatif görmüyorlar. Annan Planı referandumundan 2 gün önce Papadopulos’un ağlayarak ‘devlet aldım, toplum olarak iade etmem’ deyişi, Hristofyas’ın Annan Planı’na karşı çıkışı, bunlar hep Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin devamından yana olduklarını gösteren kaynaklardır. Bizi ise bu cumhuriyetin tebası olarak görmekten başka düşünceleri yok”
MUHTARLARIN SORUNLARI
Eroğlu, Türk tarafının müzakerelerde doğru yolda olduğunu, muhtarların da desteğinin bunu gösterdiğini söyledi.
Muhtarların sorunlarının kısmen de olsa çözüldüğünü görmekten mutlu olduğunu belirten Eroğlu, “Gönül arzu ederdi ki, 21 TL’lik ödeneğin daha değişik olmasıydı. Ama, naylon faturalarla muhtarları yalancılığa itecek bir davranışın doğru olmadığını tekrarlamak istiyorum. Muhtarlar, halkı temsil ediyor. Halka hizmet ederken, naylon fatura düzenlemek iyi örnek olmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, gerekmesi halinde hükümetle muhtarların sorunlarını yeniden görüşebileceklerini söyledi.
BARBET
Muhtarlar Birliği Başkanı Hüseyin Barbet, sorunlarını dile getirdiği konuşmasında, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na müzakere sürecinde desteklerinin tam olduğunu söyledi.
Barbet, hükümetten talep ettikleri ödeneğin başladığını ancak günlüğü 21 TL olan ödenekle yapılan harcamaların faturalandırılmasının istenmesinden dolayı bazı sıkıntılar yaşadıklarını belirtti. Barbet, geriye dönük faturalandırma talebinin dahi geldiğini ve kendilerinden naylon fatura istendiğini savundu.
Ödenekle ilgili bürokratik işlemlerin fazlalığından şikayet eden Barbet, özellikle kaymakamlıkların, muhtarlara karşı tacize varan uygulamalarının söz konusu olduğunu iddia etti.
Barbet, Başbakan İrsen Küçük’ten konunun düzeleceğine dair söz aldıklarına işaret ederek, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’ndan konunun takipçisi olmasını istedi.