''Endişeyle takip ediyoruz ki 'Arap Baharı' diye takdim ve servisi yapılan kaos ve isyan dalgasının boyu ve çapı gittikçe genişlemektedir'' diyen Bahçeli, on yıllarca uzaktan kumandayla idare edilen diktatörlerin, emperyalizmin yeni konsept ve politikası doğrultusunda koltuklarından savrulduklarını ileri sürdü.

Bahçeli, ''İçinden geçtiğimiz bugünkü süreçte, Ortadoğu ve Kuzey Afrika sanal ve sahte bahar pompalanmasıyla uyutulmakta ve küresel hesaplara malzeme yapılmaktadır. Doymak, dinmek ve durmak bilmeyen küresel emperyal mide önüne geleni yutmakta, önüne geleni eritmektedir. Şu sıralar Suriye, aynı makus talihin yolcusu olarak kendisini tümüyle göstermektedir'' dedi.

Şam'ın istikrar ve emniyetinin en başta Ankara jeopolitiğini temelden ilgilendirdiğini ve yönünü çizdiğini vurgulayan Bahçeli, ''Menşei muğlak fikir ve görüşlere itibar etmeksizin diyebiliriz ki, Suriye'den atılan taşın genişleyen dairesel döngüsü eninde sonunda ülkemizin sınırlarına intikal edecektir'' diye konuştu.

Mülteci kampında Türk bayrağının indirilmesine sert tepki gösteren Bahçeli, konteyner kette polislere yönelik müdahalelere sessiz kalındığını öne sürdü.

Şam'da 18 Temmuz'da Ulusal Güvenlik Binası'na yapılan saldırının terörist bir faaliyetten başka tanım ve adlandırmasının asla olamayacağını dile getiren Bahçeli, ''Kimden ve nasıl gelirse gelsin, bu suikastın uluslararası çevrelerce kınanmaması ikiyüzlülüğün aldığı mesafeyi göstermesi bakımından dikkate değerdir. Türkiye'nin terörle boğuştuğu bir ortamda, AKP'nin bu saldırıya insani olarak bile tepki göstermekten kaçınması anlaşılır gibi değildir'' dedi.

Türkiye'nin dört bir taraftan kuşatmaya alındığını iddia eden Devlet Bahçeli, ''Suriye'nin kuzeyindeki peşmerge oluşumuyla ilgili AKP hükümetine daha önceden bir bilgi verilmiştir de ardından bunun zamana yayılması mı temenni edilmiştir'' değerlendirmesinde bulundu.

Bahçeli, şöyle devam etti:

''Bize göre Kürdistan'ın kurulması konusunda AKP ya ikna olmuştur ya da Suriye'ye girmek için önceden tezgahlanmış bir tertibin ana aktörü haline gelmiştir. Başbakan Erdoğan'ın Suriye'ye yönelik sıcak takipten bahsetmesi, sınırlarımızdaki PKK varlığına 'eyvallah etmeyiz' sözleri tam olmasa da bunlara delil teşkil etmektedir. Dikkat ediniz, Başbakan Kürdistan'a değil, PKK'nın faaliyetlerine tepkilidir. Şam'dan sonra sıranın Türkiye'ye geleceği, içimizdeki bölücülerin komşu coğrafyalardaki hadiseleri emsal alacağı neredeyse kesine yakındır.

Suriye'nin kuzeyinde hiçbir şart altında özerk, federasyon ve bağımsız bir Kürdistan kurulmasına fırsat verilmemeli, caydırıcılık ve milli güç unsurları seferber edilmelidir.

Irak’taki gaflet ve bu ülkede delinen ve aşılan kırmızı çizgiler Suriye’de tekrarlanmamalıdır. Bilinmelidir ki Şam düşer ve Suriye bölünürse bu Türkiye ve bölge ülkeleri için bir felakete dönüşecektir.''

'BAYRAM NAMAZINI KERKÜK'TE KILACAĞIM'
Gazetecilerin soruları üzerine Suriye sınırındaki kapıların kapatmasını ''İsabetli bir karar'' olarak niteledi.

Bahçeli, bayram namazını Kerkük'te kılacağına ilişkin haberlerin sorulması üzerine, ''Allah nasip ederse hazırlıklarımız o yöndedir. Kerkük'te bir bayram namazı kılmayı düşünüyoruz. Ülkemiz açısından hayırlı olacağı inancındayız'' dedi.