Üniversiteler günlerdir “boş kontenjan” ve “baraj puanları” tartışıyor. Tartışmayı başlatan da Vakıf Üniversiteleri Birliği’nin gazetelere verdiği ilan oldu. İlanın bu kadar tepki çekme nedeni ÖSYM’nin puan hesaplamalarıyla ilgili hata yaptığı iddialarını tartışmak yerine üniversitelerin boş kalacağının gündeme getirilmesini ve LYS barajının düşürülmesini istemesi oldu.
Tartışma yaratan ilanın kendi fikri olduğunu ve yönetim kurulunun da onayladığını söyleyen Vakıf Üniversileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Sarıcaoğlu “Çok hızlı hareket etmemiz gerekiyordu, üyelerin tümünden onay almadık” diyor. İlanda yerleştirmelerin ardından oluşacak boş kontenjanlara dikkat çekmek istediklerini ancak “Puanlarda yapılan hesap hatalarını “Boşverin’ mesajı vermeyi istemediklerini söylüyor. Üniversitelere girişte bir baraj uygulanıp uygulanmaması konusuna gelince; öğrenci kabulünde hiçbir kriterin olmadığı bir uygulama yok.
Her ülke ya lise bitirme sınavlarını, ya SAT, IELTS, TOEFL gibi sınav skorlarını, öğrenci projelerini ya da üniversiteye giriş sınavlarının sonuçlarını dikkate alıyor. Türkiye’de de YGS’de 140, LYS’de ise 180 barajı öğrencilerin önlisans mı yoksa lisans programı mı okuyacaklarını belirliyor. Bu da bir şekilde öğrenci kalitesini akredite eden bir sistem. Vakıfların “barajsız” devletin “barajlı” öğrenci alacağı sistemi istemek Türkiye’de yükseköğretimi bölmeyecek mi? Bunun bedelini vakıf üniversiteleri çok yakın bir gelecekte “kalite”yle ilgili sınıflandırıldıklarında ödemeyecek mi? Vakıf üniversitelerinin “Öğrenci kabulünde başarı sırasını ne kadar genişleteceğimize biz karar verelim” talepleri gelecekte “başarısı düşük üniversiteler” kategorisi oluşturulmasına ve içlerinde de kendilerinin yer almasına yol açabilir. Bu nedenle talep ederken, bugünü değil, geleceği de görebilmek gerekiyor.
‘Barajı üniversiteler belirlesin’
Vakıf Üniversiteleri Birliği’nin Lisans Yerleştirme Sınavları’nda (LYS) bu yıl barajı aşan öğrenci sayısının az olmasının üniversitelerde kontenjanların boş kalmasına yol açacağını belirterek, “üniversiteye giriş için baraj puanlarının düşürülmesi ya da kaldırılması” önerisi tartışma yarattı.
Üniversite yöneticileri bu öneriyi “Biz otel miyiz? Sırf bu nedenle puanlar düşürülür mü?” diye eleştirirken, rektörler boş kontenjan kalacağı gerekçesiyle puan düşürülmesine karşılar. Ancak önerileri de var: “Barajı üniversiteler kendileri ayarlasın. Hangi dilimden öğrenci alacağına üniversiteler karar versin.”
‘ÜNİVERSİTELERİN KENDİ KALİTESİ ÇIKSIN’
Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Rifat Sarıcaoğlu: Barajın düşürülmesiyle de kalitesizliği savunuyor değilim. 180 puanı başarı olarak kabul etmiyorum. 32 net yapan başarılı da 30 yapan başarısız mı? Baraj puanının düşürülmesine karşı çıkanlar Türkiye’nin en üst sıralarındaki, en iyi öğrencilerini alıyor. Ayrıca üniversite kontenjanlarının sayılarının da artması devletin yükseköğretimde daha fazla öğrenci istediğini gösterir. ‘Üniversitelerin tatil köyü ya da otel olmadığını savunanlar’ dönüp etraflarına baksın. Bize gelmesin de dershaneye mi gitsin? İki önerimiz var. Devlet ve vakıflarda burslu öğrenciler merkezi sınavla alınsın. Puanlamada hata yapılan bu sene için de başarı sırasına göre öğrenci alınmasına izin verilsin. İsteyen 8 bininciyi ,isteyen 600 bininciyi alsın.
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer: Üniversiteye girişlerin nasıl olması gerektiği tartışılabilir ancak şu anda geçerli olan bir sistem var ve bu sistemin de koşulları var. Bu sistemi işimize geldiği zaman değiştirme talebinde bulunamayız.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz: Barajla ilgili kararı YÖK söyledi zaten. Baraj zorunluluktan var. Ama vakıf üniversiteleri kendi değerlendirmelerini yapabilir. Tüm üniversitelere öğrencilerini kendilerinin seçecekleri bir sistem getirilebilir.
Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Erkut: Kontenjan boş kalacak diye baraj düşürülmemeli. Mutlaka bir baraj olmalı. Fakat bu barajın merkezi bir merci tarafından her üniversitenin her programında eşit şekilde uygulanıyor olmasında sorun görüyorum. Önerim, her üniversitenin her programı için kendi barajını belirlemesi. Örneğin daha iddialı bir vakıf üniversitesi mühendislik için ilk 50 bin işletme için ise ilk 100 bin barajı koyabilmeli. En iddiasız olanı da belki hiç baraj koymayacaktır. Böylece üniversitelerin hangi seviyede öğrenciyi hedefledikleri, kendilerini nasıl değerlendirdikleri ve nerede gördükleri ortaya çıkacaktır.
FMV Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Nafiye Güneç Kıyak: Üniversite giriş sınavı bir sıralamadır, bir yeterlilik sınavı değildir. ABD’de uygulanan SAT gibi, yılın değişik zamanlarında internet üzerinden yapılan sınavlar türünde bir düzenlemeyle üniversitelerin öğrencilerini bu sınav puanlarına göre kendilerinin seçmesi en olası çözüm. Puan dilimini kendisi ayarlayarak kalite sorununu doğrudan üniversite halledebilir.
TED Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Öktem Vardar: Sıralama amacıyla yapılan sınava baraj koymak yanlış bir uygulama, bir taşla iki kuş vurma gayreti. Şimdiye kadar mani olmayan baraj ‘Bin yaşasın’ mantığıyla yapıldı ve ‘Baraj olmasın’ görüşü şimdi ciddiye alınmıyor.
Yeditepe Üniversitesi Rektörü Nurcan Baç: Üniversitelerin tek dertlerinin kontenjan doldurmak olmadığının altını çizmek isterim. Yalnızca kontenjan doldurmak amacıyla üniversiteye giriş baraj puanlarının aşağıya çekilmesine ve yükseköğretimde öğrenci niteliğinin göz ardı edilmesine karşıyız. Bu nedenle barajların kalması gerektiğini savunuyoruz.
Oyuncu posterleriyle tercih
Üniversiteler artık kampuslarında çekilen televizyon dizilerini de “tercih edilebilirlik” açısından kullanmaya başladı. Beykent Üniversitesi “Adını Feriha Koydum” dizisinin oyuncuları Hazal Kaya ve Çağatay Ulusoy’un posterleriyle aday öğrencilerin dikkatini çekmek istedi.