|
|
CTP'den verilen bilgiye göre, Pankart açan eylemciler, yoldan geçenlere bildiri dağıtarak UBP’nin kirli yatırımlarına karşı birlik çağrısı yaptı. Halkın ilgilisinin yoğun olduğu eylemde arabalarından inen vatandaşlar gençlerin yanına giderek, “Ölmek var dönmek yok, hep birlikte bu tesisin yapılmasına karşı çıkacağız” dedi.
Bölge halkını tedirgin eden ve turizm adası olan ülkemize hiçbir faydası olmayacağı çeşitli örgütlerin raporlarına da yansıyan tesis hakkında konuşma yapan Gençlik Kolları Başkanı Ürün Solyalı, hükümetin ekolojik dengeye, insana ve geleceğe saygı duymayan tutumunu eleştirdi. Solyalı, “Petrol dolum tesisinin önce Gemikonağı, sonra Yedikonuk’a yapılması kararını toplumun tüm karşı duruşlarına, haykırışlarına karşı direten ve ardından vazgeçtiğini söyleyen UBP Hükümeti, bizlere söyledikleri diğer yalanlar gibi bu kirli senaryodan da vazgeçmemiş ve şimdi de bunu Kalecik ve Karpaz halkına dayatmıştır” dedi.
"UBP ISRARININ NEDENİNİ AÇIKLASIN!"
Başbakan İrsen Küçük’ün topluma karşı açıkça hodri meydan çektiğini belirten Gençlik Kolları Başkanı Solyalı, “Bizler, bu tehlikeli oyuna karşı Gemikonağı’ndaydık, Büyükkonukta’ydık, Başbakanlık önündeydik, Tepebaşı’ndaydık ve toplumun bu olaya ses verdiği her yerdeydik. Bugün de Kalecik ve Karpaz halkının yanındayız ve kararlıyız. UBP’nin küçük, çirkin oyunlarına ve yalanlarına ne Karpaz halkını ne de Kıbrıs halkını oyuncak ettirmeyeceğiz” dedi.
Zaten var olan iki adet petrol depolama tesisinin denetimsizlikler nedeniyle bölgede tehlike arz ettiğini belirten Solyalı, UBP Hükümeti’nin aldığı bu kararda ısrar ederek ülkeye hiçbir faydası olmayacak kirli yatırımla halka savaş açtığını savundu. Solyalı, “UBP, toplumda yükselen seslere rağmen bu tesisin yapılması için neden bu kadar ısrar ettiğini derhal açıklamalıdır” dedi.
Kurulması planlanan sıvı yakıt ve petrol dolum tesisinin ülke için gerekli bir yatırım olmadığını ve bölgede mevcut olan kirli sanayinin yarattığı tahribatı gidermek için hiçbir alt yapı çalışması yapılmadığını vurgulayan Solyalı, UBP Hükümeti’ni, ekolojik dengeyi bozmakla, denizlerimize, topraklarımıza, emeklerimize ve hayatlarımıza tecavüz etmekle suçladı.