BM Genel Kurulu'nun 67'nci dönem toplantıları çerçevesinde New York'ta bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türk basın mensuplarına yönelik basın toplantısı düzenledi. ''İnsanlık trajedisine bir son verilmeli'' ''Teröre karşı mücadelemiz Suriye'deki konjonktürden bağımsız olarak sürer'' Üç kıtadan üç yumuşak güç
Esas itibariyle Suriye konusunun başta BM olmak üzere uluslararası sistem için sınav olduğunu kaydeden Davutoğlu, ''Gerçek bir sınavdır ve bu sınav kaybedilmek üzeredir'' ifadesini kullandı.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dün özel Ortadoğu oturumunda yaptığım konuşmada da vurguladım. 1990'lı yıllarda Bosna konusunda uluslararası toplumun gösterdiği atalet, yüz binlerce insanın ölümüne, yüz binlerce hanımın tecavüze uğramasına, yüz binlerce çocuğun ölmesine ya da yetim kalmasına sebep oldu. Şimdi aynı ataleti görmek New York'ta, BM koridorlarında herkesin birbirine dönüp 'Ne yapalım?' diye sorup, aynı ataleti gözlüyor olmak bana büyük bir ızdırap verdi. Bosna savaşında bu ataleti bir akademisyen olarak takip etmiş ve uluslararası sistemin bu ataletinden açıkçası utanç duymuştum. Şimdi bir Dışişleri Bakanı olarak BM koridorlarında dolaşırken herkes dönüp Türkiye'ye, 'ne yapmalıyız, ne yapabiliriz' sorularını yöneltirken, aslında biz tabii bunun için gereken şeylerin ne olduğunu en başından itibaren hem Suriye yönetimine söyledik, daha sonra bölgesel örgütlere söyledik, BM zemininde söyledik ama esas itibariyle BM'nin bugünkü yapısıyla 5 daimi üye arasında, insan canı 5 daimi üye arasında müzakere konusu olmamalı. Binlerce insan ölmüşse 30 bini aşkın insan ölmüşse 50 bini aşkın insan kayıpsa 2 milyonu aşkın insan yerinden edilmişse 500 bini aşkın insan mülteci olmuşsa ve hala BM Güvenlik Konseyi bu konuda bağlayıcı tek bir bağlayıcı nitelikli karar çıkaramamışsa o zaman ne zaman ihtiyacımız var BM'ye? Yani, dünya istikrardayken zaten BM'ye ihtiyaç yok ki herkes normal faaliyetini yürütür, BM bugünler için var.''
Davutoğlu, ''Önemli olan şu anda herkesin zihnindeki düşünceleri veya hesapları bir kenara bırakıp, Halep'teki, Deyrüzzor'daki, Şam'daki, Hama'daki, Humus'taki bu insanlık trajedisine bir son vermesi, dur demesi'' dedi.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
''Bütün bu bölgesel konjonktürü biz yakından değerlendiriyoruz ama teröre karşı mücadelemiz dediğim gibi Suriye'den ya da bölgedeki diğer gelişmelerden bağımsız olarak sürecektir. Bu mücadelenin hem güvenlik ayağı vardır, ülkemizin her bir santimetrekaresinde güvenliğin sağlanmasını temin edecek güvenlik tedbirleriyle ilgili ayağı vardır hem de sosyal barışı temin edecek olan, siyasal reformlarla ilgili ayağı vardır. Bir taraftan da tabii ekonomik kalkınma ayağı vardır. Bütün bu unsurlarıyla terörün etkisini yok etmek ve terörün arkasındaki unsurları ve altyapısını yok etmek bizim her zaman temel politikamız olmuştur. Bu bölgesel konjonktürden bağımsız olarak da süregiden bir mücadeledir.''
Davutoğlu, ''Ban Ki-mun ile Suriye ve bağlamında atılacak adımları konuştuk. Kendisi, Türkiye'nin uluslararası alanda güçlenen pozisyonundan memnuniyetle bahsetti'' dedi.
Bakan Davutoğlu, İslam dünyasını harekete geçiren İslam dini ve peygamberine hakaret içeren film başta olmak üzere, kutsal değerlere karşı yapılan bu tarz saldırıları önlemeye yönelik Brezilya ve İsveç'in de içinde bulunduğu ''Üç kıtadan üç yumuşak güç'' adı altında bir inisiyatifi harekete geçirdiklerini ve bu konuda BM nezdinde bir doküman yayını üzerinde çalıştıklarını kaydetti.