Levent AYDIN / MOSKOVA
Amasya’da 1965 yılında doğan Özarslan, henüz çocuk yaştayken ailesinin aldığı karar üzerine 1970 yılında ailesiyle birlikte Ankara’ya taşınır. Burada ilk orta ve lise eğitimini tamamlayan Özarslan, sonrasında eğitimini Gazi Üniversitesi İstatistik Bölümü bitirerek tamamlar. İleri de “iş hayatına engel olmasın” diye zaman kaybetmeden askere giden Özarslan, 1989 yılında askerlik sonrası Vakıflar Bankası’nın bir iştirakinde mali işler bölümünde işe girer. Burada iki yıl kadar çalışıp müdürlüğe kadar yükselen Özarslan daha sonraki günlerini ise şöyle anlatıyor: “1991 yılında bizi yetiştirenlerin tavsiyesiyle izolasyon malzemesi üzerine faaliyet gösteren CANPA adında bir firmayla, özel sektörde yoluma devam ettim. Burada yaklaşık iki sene kadar çalıştıktan sonra ERN Group adında bir firmaya finans ve mali işler müdürü olarak geçtim. 1996 yılına geldiğimizde daha önceki çalıştığım firmam CANPA’dan Rusya’da bir iş için teklif alınca, yurt dışında deneyim kazanmanın doğru olacağını düşünerek kabul ettim.
İLK ÖNCE BAŞKIRDİSTAN
Böylece Rusya maceram ilk kez 1996’da geldiğim, Başkırdistan ile başlamış oldu. Orada Başkredit Bank’ın genel müdürlük binasının inşaatını almıştık ve ben oraya genel müdür yardımcısı olarak geldim. Burada işimiz iki yıl kadar sürdü ve meşhur 1998 krizi başlamadan işi bitirip geri döndük. Tabi krizin etkisi iyice hissedilmeye başlayınca 2001 yılına kadar işlerde bir durgunluk söz konusu oldu. Bende CANPA için sürekli yurt içinde ihalelere girip teklifler veriyordum. Ancak istediğimizi alamıyorduk. Bu da beni başka arayışlara itti ve 2001 yılında başka bir inşaat firması ile Kazakistan’a gittim. Edindiğim izlenimler orada bir potansiyelin varlığı şeklindeydi ve bu fikrimi artık çok samimi hale geldiğimiz CANPA’nın sahipleri ile paylaştım. O zaman Astana yeni başkent olmuş ve inanılmaz bir konut açığı vardı. Bende orada büyük bir konut projesi için CANPA ile görüşmelere başladım ve burada iş yapmanın doğru olacağını söyledim. Onlarda çok memnun oldular ve 2002 yılında Astana’da temsilcilik ofisimizi açtık. Konut projesi için araziyi tahsis ettirdik ve projeyi iyice olgunlaştırdık ve projenin bir kısmı için banka kredisi gerektiğini gördük.
“KAZAKİSTAN TECRÜBEM BANA TEKRAR RUSYA YOLUNU AÇTI”
Görüştüğümüz uluslararası bankaların Kazakistan’ın riskli bir ülke olduğunu belirterek kredilendirmemesi üzerine projeyi başlatamadan geri dönmek zorunda kaldık. Tabi dönüşte ben ne yapabilirim diye düşünürken, Kazakistan’da yatırım kararı alan Adopen firması, benimle iletişime geçti. Ben izlenimlerimi aktarıp dikkatli olmaları gerektiğini söylemem sonrası, yaptıkları yeni fizibilite çalışması ile onlar da yatırımı askıya almayı doğru buldular. Bu Adopen ile ilk tanışmam oldu ve 2004 yılı başında Adopen Antalya merkezinde işe başladım. Önce bir oryantasyon eğitiminden geçtik. Kısa bir süre sonra şirket tarafından Rusya yatırımı söz konusu oldu ve burada benim 1996 yılında Başkırdistan ve sonrasında Kazakistan deneyimlerimden dolayı bölgeyi iyi tanıdığımı belirterek bu görev için beni düşündüklerini söylediler. Görevi kabul ettim ve 2004 yılında Moskova’ya geldim.”
“RUSYA’NIN SUYUNU İÇEN GERİ DÖNÜYOR”
İlk olarak Moskova bölgesinde yatırım yapacakları arazinin tespiti için doğudan-batıya, güneyden-kuzeye her tarafı araştırdıklarını ve en sonunda şimdi ki yer olan Serpuhov’da karar kıldıklarını ifade eden Mehmet Ali Özarslan, çeşitli bürokratik işlemlerden sonra ilk kazmayı ancak mayıs ayında vurduklarını söylüyor. Fabrikanın kaba inşaatının 2005 sonunda bittiğinde özel sebeplerden dolayı ayrılmak zorunda kalan ve Türkiye’ye dönen Özarslan, o günleri ise şöyle anlatıyor:
“Türkiye’ye dönmüştüm ancak hani derler ya ‘Rusya’nın ekmeğini yiyip suyunu içen mutlaka tekrar döner’ benimde hikâyem öyle oldu ve bu sefer de Kale Group benimle temasa geçti ve Rusya’da yatırım yapmak fabrika açmak istediklerini belirtip tecrübelerimden faydalanmak istediklerini söylediler. Çünkü Adopen ile yola çıktığımızda arazi seçimi, izinleri, projesi, inşaatı ve daha birçok konuyu çözdüğümden deneyim sahibi olmuştum. Ayrıca Serpuhov bölgesini de çok iyi biliyordum. Hiç düşünmeden Kale Group’a da ‘fabrikayı burada kuralım dedim’ ve Adopen fabrikasının yaklaşık bir kilometre mesafesinde yapı kimyasalları fabrikasını kurduk. Genel müdür yardımcısı olarak görev yaptığım fabrikayı 2008 yılında üretime geçirdik. Ancak 2008 yılında Adopen Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sak Bey tekrar dönmemi isteyince, bu sefer yuvaya başkan yardımcısı olarak geri döndüm. Burada hala aynı görevimi sürdürüyorum.”
“HAYALİMİZİ GERÇEKLEŞTİRDİK, ŞİMDİ GELİŞTİRİYORUZ”
Rusya’da Adopen olarak kapı ve pencerelerin PVC profillerini ürettiklerini, 4 yıl içinde Wintech Rusya olarak sektörün ilk 10 firması arasında 8’nci sıraya yükselerek rüştünü ispat ettiklerini de anlatan Özarslan, 2009 yılında yaşanan krize rağmen o yıl %40, sonraki yıl %30 ve bu yıl yine aynı oranda büyüme ile sektör de dikkatleri çektiklerini söylüyor. Özarslan, “ Şimdi ise fabrikamızın kapasitesini artırmak için gerekli girişimlere başladık ve 2012 yılında inşaatına başlayıp ikinci etap yatırımımızı da 2013 yılında üretime geçirmek istiyoruz. 2004 yılında biz buraya ilk geldiğimizde 30 bin ton üretim kapasitesi için fabrika kuracağımızı söylediğimizde bize ‘bu çılgın Türkler, hayal kuruyorlar’ demişlerdi ama biz o hayali gerçekleştirdik ve şimdi de kapasite artırımına gidiyoruz. Hedefimiz 2015 yılında Rusya’da sektörümüzde ilk 3 firma arasına girmek” diyor.
“ÇOK GURURLULAR VE GÜVENMEK İSTİYORLAR”
1996 yılında ilk Rusya’ya geldiğinde insanların gözlerinde bir ışık gördüğünü anlatan Özarslan, “ Bu onların içini yansıtıyordu ve ben insanların ne düşündüklerini gördüğümü düşünüyordum. Üstelik o kadar sıkıntılı bir süreçten geçmelerine rağmen o ışık vardı yüzlerinde. Bu ışığı gördüğüm insanlara hep güvendim ve pek yanılmadım. Bu, o zaman benim çok dikkatimi çekmişti. Ruslar çok gururlular ve iş yaparken güven görmek istiyorlar. Bunu görünce de sizi asla bırakmıyorlar” diyor.
Mehmet Ali Özarslan, işlerin şirketler arasında yapılıyor olarak gözükmesine karşın aslında çözümün kişiler arasındaki ikili ilişkiler ile sağlandığını ve Rusya’da işlerin bu ikili ilişkilerle yürüdüğünün altını çiziyor.
Rusya’da iş ve üretim yaparken mutlaka yerellerin içinde olduğu bir ekip kurulması gerektiği uyarısında da bulunan Özarslan, “Doğru seçeceğiniz insanlarla yaratacağınız ekip ruhu sizi yukarıya taşıyacak en önemli etken olacaktır. Ayrıca bu ekip içerisinde zamanla sizin işlerinizi veya başka bir yatırımınızı da yönetebilecek birilerini mutlaka yetiştirmelisiniz” diyerek tecrübelerini aktarıyor.
“YATIRIMCILAR GEÇ KALMAKTAN KORKSUNLAR”
Rusya’da sektörlerinde önemli isme sahip iki fabrikanın arazisinin tespitinden, üretime geçen süreye kadarki bütün etaplarını yaşayarak tecrübelenen ve yatırım konusunda çok deneyimli donanıma sahip Özarslan, yeni gelecek yatırımcılara yönelik tavsiyelerini ise şöyle sıralıyor:
“Moskova ve Moskova bölgesinde yatırım iyice zorlaştı ve bürokratik işlemler çoğaldı. Dolayısıyla yatırım yapmak için Moskova ve Moskova bölgesi dışındaki coğrafyalar seçilmeli. Ama benim yatırımcılara tavsiyem, şimdi fabrikalar için enerji tahsisat maliyetleri çok yüksek olduğu için, dolayısıyla sıfırdan fabrika kurmaktansa önceden kurulmuş fakat çalışmayan düzgün temiz fabrikaları Rusya’nın diğer bölgelerinde bulup onun üzerinden ilerlemeleri. Ama sıfırdan yatırım zaruri ise o zamanda Moskova dışında yapsınlar.
Rusya konumu itibari ile bize çok yakın büyük bir coğrafya ve göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir pazar. Bütün sektörler için Rusya'da ihracatla başlayan serüvenlerin, ülkede yatırım ile devam edeceğini veya etmesi gerektiğini düşünüyorum. Burada önemli olan pazarda var olmak için lokal üretim desteğinin kaçınılmaz bir unsur olduğudur. Aksi halde, rekabetin mümkün olmadığı veya olamayacağı açıktır.
Türk üreticilerinin hızlı karar verme yetenekleri var ve bu özellik burada çok faydalı olur. Ancak Rusya’yı bilmedikleri için endişeleniyorlar. Oysa endişelenmelerine gerek yok. Rusya pazarından korkmaktansa buraya girmeye geç kalmaktan korksunlar.
Ayrıca buraya öyle gözü kapalı gelmesinler burada bilgi alabilecekleri birçok platform var. Onları mutlaka değerlendirsinler.”