|
|
Açıklamanın tam metni şöyle:
Değerli basın yayın mensupları basın toplantımıza hoş geldiniz...
Ulusal birlik partisi 19’ncu kurultayı dün gerçekleştirilmiştir.
Öncelikle kurultayımıza katılan, bize oy veren ya da vermeyen herkese teşekkürlerimizi ifade etmek istiyorum.
Aylardır yapılan baskılara, tehditlere, şantajlara, dıştan müdahale davetlerine ve uygulamalarına rağmen ortaya çıkan sonuç ulusal birlik partililerin verdiği, üzerinde mutlaka durulması gereken hassas ve önemli bir mesajdır.
Ulusal birlik partisi’nin çok büyük çoğunluğu bizi desteklemektedir.
Aynı şekilde halk’ın sempati ve desteğinin de bizden yana olduğu nettir.
Ubp tabanı sayın küçük’ü istemiyor.
Halk küçük’ü istemiyor.
Sokağa çıkınız, çarşıyı, pazarı , marketi dolaşınız çoğu insan size irsen beyin istenmediğini, benimsenmediğini açıkça söylüyor.
3 ay önceki ramazan ayında başlayan ve ardı arkası kesilmeden kurultay’in bir gün öncesine kadar devam eden yemeklerle delegeyi etkileme çabalarına rağmen başaramadılar.
Brt ve parti gazetesi güneş dahil ellerinde tuttukları gazetelerde bize karşı yürüttüleri anti demokratik düşmanca kampanyaya rağmen bur aldıkları netice hüsran anlamındadır.
Düşünebilir misiniz; dün seçim vardı ve aylardır beni yok sayan partinin yayın organı güneş gazetesi bir gün bile bize tahammül gösteremedi ve benim tek bir resmim olmadan, sanki sayın küçük tek başına adaymış gibi yayın yaptı.
Düşünebilir misiniz; son dakikaya kadar gelenler-gidenler oldu ve sanki bizim istenmediğimiz, irsen beyin muteber sayıldığı imajı verilerek delegemiz etkilenmeye çalışıldı.
Değerli arkadaşlarım ulusal birlik partisi tüzüğünün “ genel başkan’ın seçimi ve görev süresi” yan başlıklı 28’nci maddesi gayet açık bir şekilde “ parti genel başkanı, kurultayca, gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile seçilir” demektedir.
Dünkü kurultay’a 1427 delege ile gittik.
Bu da bir adayın seçilebilmesi için 714 oy olması gerektiği anlamına geliyordu.
Seçim sonucuna göre sayın küçük 704 ben 69o oy aldım. 8 oy da geçersiz sayıldı. Toplamda 1402 oy kullanıldı.
Tüzüğümüze göre bu seçim bir hafta sonra tekrarlanmlı idi.
Divan net bir şekilde ortada olan bu durumu değerlendirmeli ve kardeşi kardeşle kavga ettirmek, sıkıntı yaratmak yerine gelecek hafta genel başkanlık seçiminin yineleneceğini açıklamalıydı.
Ancak seçimle değil daha önce kendi aramızda vardığımız centilmenlik anlaşması ile genel kurul’un onayına sunularak göreve başlayan divan’ın başkanı bakan arkadaşımız tüzüğe göre değil başbakanı’na göre bir karar açıkladı.
Oysa divan’da bulunan iki üye tüzük gereği seçimin bir hafta sonra yapılması gerektiğini kendisine belirtmişlerdi.
Biz de aynı şekilde sayım soncu belli olur olmaz gerekli itirazımızı yapmıştık.
Televizyon ekranlarından gelişmeleri izleyen partililerimizin ifadelerine göre sayın divan başkanı da önce seçimin gelecek haftaya kalacağına ilişkin ifadeler kullandı ama sonra başbakan baskı yapınca kararını onun istediği şekilde değiştirilmiş oldu.
Sayın divan başkanı bizim hukukçularımızdan birine de aynı yönde ifadeler kullandı; o da bize gelecek hafta yeniden seçim yapılacağını söyledi ama demek ki sayın başbakan’ın baskıları divan başkanı üzerinde etkili oldu.
Bazı arkadaşlar bilerek , kasti olarak,işlerine öyle geldiği için tüzüğümüzü yanlış yorumluyorlar ve yanlış örnekler veriyorlar.
Tüzüğümüz ikiden fazla adaylı yarışlarda bir adayın ilk haftadan kazanması için delege sayısının salt çoğunluğunun aşılmasını düzenliyorsa, neden iki aday olduğunda bu kural uygulanmaz deniliyor anlamak mümkün değildir.
Tüzüğümüzün 28’nci
Belli ki tüzüğümüz seçime iki aday da katılsa bunların arasındaki oy farkı dünkü gibi çok azsa ve katılmayan sayısı salt çoğunluk sağlanması oranını yükseltiyorsa delegeye bir hafta sonra oyunu tekrar kullanma ve parti genel başkanını tartışmasız olarak belirleme, güçlü bir şekilde o makama taşıma şansını tanıyor.
Ama eğer delege bir hafta düşündükten sonra bile az farkla herhangi bir aday leyhine tercih yaıyorsa o zaman kazanan genel başkanlığı üstlenir.
Dikkatinizi çekmek istiyorum, dünkü anti demokratik seçimde aradaki o farkı 14 oldu. Katılmayan üye sayısı ise 25 idi. Yani katılmayanlar kurultay sonucunu etkileyebilecek sayıdadır.
Değerli medya mensupları dün oy kullanan parti delegesinin %50’siyiz.
Biz parti tabanı ve halk’ın en az yüzde %80’yiz.
Bu konuyu kendi keyfimiz öyle istedi diye değil bu halka, ubp tabanına karşı sorumluluğumuz gereği buradayız.
Ve net bir şekilde vurguluyoruz;
-tüzüğümüz ihlal edildiğinden dolayı sayın irsen küçük’ün genel başkanlığı’nı onaylamıyoruz.
-gelecek pazar günü yeniden seçim yapılmasını talep ediyoruz.
-gereken düzen alınsın 12.00-17.SAATLERİ Arasında oy kullanılsın ve hemen ardından oy sayımı yapılarak netice halkımıza açıklansın.
-eğer huzur içinde, birlik-beraberliğin sağlandığı bir ubp isteniyorsa yapılması gereken budur.
-biz “hodri meydan” diyoruz.
- delegemize gidelim, sonucu kesin bir şekilde belirleyip sıkıntılardan kurtulalım.
-neden kaçıyorlar?
-bir korkusumu var sayın küçük’ün
-yoksa yarattıkları “biz %70’le kazanacağız, bize boyun eğiniz yoksa işten atılırsınız, işe almazyız, borcunuzu silmeyiz, kredi vermeyiz, şu bizi ister onları istemez, şu biz seçilmezsek ubp’yi cezalandıracak” havasının dağılmasından ve seçimi kaybetmekten mi korkuyorlar?
-eğer koltuk değil parti önemli ise seçimden kaçmanın bir anlamı yok..
-biz kararlıyız: siyasi mücadelemizi ubp’den kopmadan halkın,ubp tabanının istemi yerine gelene kadar devam ettireceğiz.
- hukukçularımız gereken itirazları divana yaptı. Bunun neticesinin 48 saat içinde bize bildirileceği ifade edildi. Ancak biz baskılar sonucu divan’in tüzüğü yanlış yorumlamaya devam edebileceği endişesi ile konuyu yargıya taşıma kararını almış durumdayız.
-hukukçularımız gereken çalışmaları başlatmışlardır ve bizlere “ tüzük nettir. Gelecek hafta seçim yapılmalıdır, aksi takdirde genel başkanlık seçiminin açıklanan sonucu yargı tarafında geçerisiz ilan edilir” diyorlar.
-biz yargımıza güveniyoruz ve hukuk sürecini devam ettireceğiz.
-bunu durdurmanın yolu az önce ifade ettiğimiz şekilde, gelecek hafta pazar günü yeniden genel başkanlık seçimi yapılmasıdır..
Değerli medya mensupları, yaşananlar, yaşatılanlar ubp’de parti içi demokrasinin kalmadığını,anavatan türkiye makamlarını kendi çıkarları uğruna pervasızca kullanmaya kalkışan,o makamları istismar eden, baskı, tehdit, santaja başvuran, tüm kaynakları kullanarak kendi partilisini bile sindirmeye çalışan faşizan anlayışın partide hegemonya kurmaya çalıştığını göstermektedir.
Dün gece kardeş kardeşle kavga ettirilmiştir.
Bu parti tarihimizde bir ilktir.
Yaşananlar bizi derinden üzmüştür.
Tüm ubp’li kardeşlerime sakin olmaları, hangi nedenle olursa olsun sevgiden, saygıdan, hoşgörüden uzaklaşmamaları, bayram’a düşmanlık değil kardeşlik duyguları ile girmemiz için üzerlerine düşeni yapmaları çağrısında bulunuyorum
Bunun tek sorumlusu ise aşırı iktidar hırsı ön plana çıkan, dostluk, arkadaşlık, sevgi, saygı, vefa gibi kavramlardan uzaklaşan sayın küçük’tür.
Biz başta da belirttiğimiz gibi ubp’de sevgiyi saygıyı hakim kılmak için yola çıktık.
Adaletten, haktan, hukuktan yanayız.
Tüm insanlarımıza, ubp’li olsun olmasın aynı anlayışla yaklaşacağız.
Biz değil, ubp kazanmalı, halk kazanmalı, hak eden kazanmalı.
Ubp tabanının , halkın gönlünün genel başkanlığı’nı biz kazandık...
Bu çok önemlidir.
Sayın küçük bilmeli ki zorla güzellik olmaz...
Zor oyunu bozar...
Ubp küçülmemeli.
Haydi tekrar seçime...
Biz hazırız...
Ubp bu sıkıntı ile yoluna devam edemez.
Eğer hatada ısrar edilirse halk ubp’ye çok ağır bir bedel ödetebilir.
Bizler asla efendilikten, yasalardan, tüzüklerden, efendilikten, demokratik siyasi ve hukuksal mücadelden ayrılmayacağız
Ne yapacaksak halkımıza, tabanımıza, kulak vererek yapacağız...
Hangi kararı alacaksak halkımıza, tabanımıza kulak vererek alacağız..
Bir kez daha herkese, kurultaya katılan tüm delegelerimize, ve özllikle bizlere destek vererek iradesine, ülkesine, partisine, onuruna sahip çıktığını cesurca ortaya koyan yol arkadaşlarımıza teşekkür ederim.