Ünlü moda markalarına ait kıyafetler üzerinde sağlığa zararlı kimyasalları mercek altına alan Greenpeace çarpıcı sonuçlar elde etti. Alışveriş birçokları için artık ihtiyaç gidermek amacıyla yapılmıyor, boş vakit geçirilen bir uğraşa dönüşmüş durumda. Bundan en çok fayda sağlayanlar da büyük moda zincirleri. “Hızlı moda” anlayışı ile piyasaya sürekli yeni ürünler sunan ünlü markalar, moda tutkunu gençlerin mağazaları tıklım tıklım doldurmasını sağlıyor. Sadece İspanyol moda zinciri Zara’nın yılda piyasaya sürdüğü kıyafet sayısı 850 milyon. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Uluslararası çevre örgütü Greenpeace, geçtiğimiz günlerde Almanya'nın birçok kentinde Zara mağazalarının karşına birer dev afiş astı. Afişin üzerinde “Zara’nın kirli sırlarını biliyor musunuz?” yazıyordu. Yeni bir aydınlatma kampanyası başlatan Greenpeace bu eylemle hazırladığı araştırmanın sonuçlarına dikkat çekmek istiyor. Zara, Benetton, Tommy Hilfinger, GAP, C&A ve H&M gibi ünlü moda markalarına ait 141 kıyafet üzerinde sağlığa zararlı kimyasalları mercek altına alan örgütün elde ettiği sonuçlar çarpıcı. Greenpeace’in kimya uzmanı Christiane Huxdorff, Deutsche Welle'ye, “NPEs olarak adlandırılan deterjan kalıntılarına rastladık. Bu madde insanda hormonal etkilere yol açabiliyor. Kıyafetler üzerinde ayrıca akışkanlaştırıcıların kalıntılarını da bulduk. Bunların da hormonal etkileri var ve kısırlığa yol açmasından da kuşku duyuluyor. Ayrıca kanserojen maddeler içeren azo boyaların da karıştırılmış olduğunu tespit ettik” açıklamasını yapıyor. Greenpeace uzmanı Christiane Huxdorff “Firmalar, sadece ucuz olduğu için değil, Avrupa'daki sıkı çevre düzenlemeleri nedeniyle de Asya ülkelerinde üretim yapıyor. Bu nedenle de firmaların ürünlerinde Avrupa'da üretilen ürünlerden daha fazla kimyasal bulunuyor”şeklinde konuşuyor. Huxdorff, öte yandan bu kıyafetlerin giyilmesinin insan sağlığına doğrudan etkisi olduğu yönünde ellerinde bir veri bulunmadığını da sözlerine ekliyor. Ancak dolaylı etkisi olabileceği uyarısında bulunan Huxdorff, bu kıyafetlerin yıkanması yoluyla suya karışan zehirli maddelerin kanalizasyon ve nehir sularına karışabileceğine işaret ediyor. Greenpeace uzmanı, bu suların geçtiği bölgelerde oturanların ya da balıkların sağlığa zararlı maddelerin tehdidi altında kalabileceğini söylüyor.